Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

:: Archive for Aralık, 2007

 

Aralık 9th, 2007 | in Yaşam | Yorum Yapin

Bu bir feryattır aslında. Bir günlük hafta sonu tatili insan metabolizmasının dinlenmesi için yetmemekte. Üstelik günümüz teknolojik gelişmesi içinde esnek çalışma imkanlarını da düşünürsek bunun ne kadar kolay uygulanabileceğini söyleyebiliriz.Cumartesi gününün kanuni zorunlu tatil olması özellikle çalışan bayanlar için hayati derecede önemlidir. Çünkü çalışan bayanlar Pazar günü çok daha fazla yorulmaktalar. Bu düzenlemeyle dinlenmek için asla zaman bulamamaktadırlar. Oysa ki Cumartesi günü de tatil olmuş olsa bir gün dinlenir ikinci gün, yani Pazar günü gelecek haftaya hazırlık yaparlar. O hazırlıkların neler olduğunu hatırlatmak bile insanı yormakta. Devamını Okuyun

Etiketler:

Aralık 8th, 2007 | in Anı & Günce, Pazar Yazıları, Toplum, Yaşam | 1 yorum

Eğer bu gün neşeniz yerindeyse onu rahatsız edin. İçinizde tutmayın, coşkunuzu dostlarınızla paylaşın. Sabah sizinle birlikte kalkan sevgi kırıntılarını insanlara armağan edin, gördüğünüz insanlara selam verin, merhaba deyin, gülümseyin. Teşekkür edin, Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Aralık 7th, 2007 | in Siyaset/Politika | Yorum Yapin

Üst düzey bürokrasi de 1990 lı yılları hatırlıyorum da bu günlerde…
Özal’ın muhteşem saltanatı git gide yerleşmekteydi. Bir taraftan da Semra Hanım Papatya sevenler derneğiyle meşguldü. Bir taraftan da üst düzey bürokraside ağırdan ağırdan renk değişimi sürmekteydi. Neydi bu makamlar sıralayalım isterseniz:

Danışta, Sayıştay, Yargıtay, YÖK Başkanlığı, Genelkurumay Başkanlığı, MGK Genel Sekreterliği, Üniversite Rektörleri, Kuvvet Komutanları, Valiler vb. kurum ve kuruluşların temsilcileri T.C. devletinin merkezcil ve bağlı kuruluşlarının özerk kuruluşlarının hizmet yerinden yönetim kuruluşlarının temsilcilerinin beyin yapıları hemen hemen istediği renge bürünmekteydi ki, bir rivayete göre suikastle bir rivayete göre kendiliğinden sona erince, (Allah Rahmet Etsin) Özal’ın beynindeki devlet haritasını oluşturacak yapbozun parçalırının birleştirilmesi yarım kalmıştı.
Bu süreç 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile buzdolabına kondu ve 10. Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer ile hızlı bir şekilde geri dönderildi. Devamını Okuyun

Etiketler: ,

Aralık 6th, 2007 | in Yaşam | Yorum Yapin

Bundan önceki yazımda, bireyin çevresindeki olay, olgu ve değişiklikler karşısında olumlu veya olumsuz subjektif bir tepki vermesinin doğallığından bahsetmiştim. Buradaki tepkinin toplumdaki makro değerler ile barışıklığı veya bağdaşıklığı ile kişinin “çıkıntı” olup olmadığının göstergesi veya test alanı olacaktır demiştik. Kısaca kişi toplumda “batan” tiplerden mi, “uyumlu” tiplerden mi?
Bazı psikolojik tipler var dır ki her ne olursa olsun, olumlu olumsuz iyi kötü mutlak ama mutlak bir alternatif bakış, eleştiri, küçümseme vb. davranış içine girerler. Bu onların aslında zekalarının bir sonucudur fakat bu zeka haliyle doru yerde kullanılmış olmamaktadır. Zira Büyük bilgenin güzel bir sözü vardır, “Her söylediğin doğru olmalı fakat her doğruyu her yerde söyleme.” Bu çoğu zaman “çıkıntı tipin” öncelikle kendilerine sonra da, derece derece yakınlarına ve çevrelerine olmaktadır. Hatta bazen bu kişilerin eksi dışsallıkları bütün bir kente ülkeye mal olmakta, hatta bazen de ülkelerin savaşmalarına bile neden olmaktadır. Devamını Okuyun

Etiketler:

Aralık 5th, 2007 | in Yaşam | Yorum Yapin

Her şeyin bir orta yolu olduğu gibi acaba bilinçlenmenin sonu veya sınır noktası var mıdır? Bu kentbilim literatüründe “en uygun kent büyüklüğü” nün olup olmaması tartışması kadar basit bir olgu mudur? Bilinçlenmenin son noktası neresidir? Muasır medeniyetler seviyesinin en üstü ne menem bir şeydir? Muasır medeniyet seviyesinin ölçüsü nedir? … soru ve soru işaretlerini artırabiliriz. Devamını Okuyun

Etiketler:

Aralık 4th, 2007 | in Yaşam | Yorum Yapin

Kağıdın Ölümü!

Yazının başlangıcı insanın dünyada varolduğu/gönderildiği ilk zamana kadar dayandırılabilir. İlkin taşa, ahşaba, toprağa, kile, kerpiçe yazılan bu yazılar zamanla deri ve kağıda yazılmaya başlanmıştır. O günden bu güne, yazı için kağıt temel teşkil etmiştir.

Sanayi devriminden hemen sonra mekanizasyon sonrası otomasyonla ortaya çıkan dijital devrim, 1950 lerde hızlı bir gelişme sürecine girmiş ve 1990 yılından itibaren de bütün dünyada önce bütün işyerlerine, sonra da bütün evlere girmiştir.

Dijitalin ortaya çıkmasıyla, multimedya teknolojisi doludizgin geometrik hızda ilerlerken, asırların kağıdı da kurum ve tozuyla önce kütüphane ve dolapların en sabit yerlerine yerleştirirken, daha sonra arşivlere veya tavan aralarına veya bodrumlara depolanmaya başlanmıştır. Devamını Okuyun

Etiketler: