Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

:: Archive for Mayıs, 2008

 

Bir kamu kurumunun kendi görevi veya misyonunu unutup bu misyonunun tam tersi arayışlara girmesini düşünebiliyor musunuz. Buna basit tabirle, kişinin veya kurumun kendi kendini reddi denir. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Kentleşme, insan sayısı arttıkça, kırsal kesim artan insan sayısını beslemekte yetersiz kaldıkça, kentin yaşam standartlarının, özgürlük ortamının, geniş eğitim sağlık ve iş fırsatları doğurmasıyla birbirini sürekli artan oranda Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Dünya üzerinde bağımsız olan ve bayrakları uluslararası arenada tanınan devlet sayısı 222‘dir. Herhangi bir yeni baskı dünya atlasında dünya ülkeleri sayısı ve bayraklarından bunu görebiliriz. Ancak bu sayı aşağıda açıklayacağım nedenlerden dolayı net değildir. Akılda kalması açısandan Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Türk insanı dört temel karaktere sahiptir.
Seyretme,
Bakma,
Bahane bulma
Veee erteleme.
Trafik deyince hemen aklınıza bir yığın arabanın yollarda salkım saçak hareket etmeye çalıştıklarını görürsünüz. Bu bilinç altıdır. Kentte yaşayan insanların yüzde sekseninin bilinç altında bu imaj vardır. Geri kalan yüzde yirmisi ve taşrada yaşayan insanların yüzde Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Ben geç sürücü oldum. Sanırım ilk direksiyona oturduğumda 1989 yılıydı. O zamandan bu zaman hep gözlem yaptım. Çoğu zaman yaya olarak.

Türkiye’de Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğünün sanırım son yirmi otuz yıl vizyon ve estetik vedahi mantık yanlarından geçmemiş. Trafikte yol geometrisi, yol ergonomisi, yol kültürü, yol felsefesi, yol psikolojisi vs. bir çok yola dair gerçekler vardır. Gerek yolun altyapı olarak inşa edilmesi, gerekse bu yolda yatay veya düşey işaretlemeler insan ergonomisine ters gelen ne varsa ircaa edilmiş uygulanmıştır.

Dünya’da ve Fizik biliminde merkezkaç kuvvet diye bir şey vardır. Virajlarda araçlar savrulmasın diye yol düzlemi virajın içine doğru merkez noktasından kodu düşürülür. Böylece aracın aerodinamiği ve ivmesi bozulmaz. Türkiye’de buna hiç uyulmaz veya tam tersi uygulanır.

Trafik işaretleri ise tam trajik durum. Bir yönlendirme tabelası vardır, yönlenirsiniz nereye gidecekseniz, sonra gideceğiniz yere kadar en az on yerde yol ayrımı çıkar. Ve bu ayrımlarda sağa mı sola mı gideceğiniz yazmaz, en iyisi ortada durursunuz, sağdan soldan hızla geçen araçlar, kollarını sallayarak ve kornalarını öttürerek yanınızdan sesli görüntülü efekt vererek size giydirir.

Yol psikolojisi ve altyapısında düşey işaretlemelerin inanılmaz önemi vardır. Düşey işaretlemeler hem kazaları önler, hem yakıt tasarrufunu hem de zaman tasarrufunu sağlar. Yatay işaretlemeler de tam bir komedi. Bu ülkenin boyası yok sanırım. Ya da yol şeridi çizmek için aracı yok. Yollarımızın çoğunda şerit çizgisi ya silik ya da hiç yoktur. Otobanlar istisna. Otobanlarda da zaten standart gereği vardır. Olmazsa otoban olmaz. Gerçi Türk otobanlarında bazı yerlerde yol çizgisiz yerler de var ama az diyelim.

Bir de otoban güvenliği hak getire. 140 la giderken, pekala önünüze asfaltın ortasında bir eşek çıkabilir, veya büyük cüsseli bir köpek ölüsü. Veya en çok ihtimalle yine yol ortasında kocaman bir kamyon lastiği. Bu nedenle siz siz olun, zorda kalmadığınız sürece Türk otobanlarında da yüzü geçmeyin.

Ya işaretçilere ne demeli, bu konuda çok komik resimler var arşivimde ama buraya resim ekleme imkanımız olmadığı için yazarak açıklayayım. Yolun kenarında bir engel var, engelden kurtulduğu için adamcağız (yol şeridi işaretçisi) yol dış çizgisini engelin hizasından yola doğru girinti yaparak çizmiş. O engeli kaldırıp çizgiyi düz çizmek yok. Olay olur, çizgileme aracından inip durumu düzeltmesi. Ne çok tembeliz ya rabbim.

Yol kenarlarındaki düşey işaretlemelerden reflektörler vardır bir de. Halk tabiriyle kedi gözleri. Size gece yol boyunca kılavuzluk ederler. Yahu bu o kadar pahalı bişey değil ki, zaten yol şeridi yok, reflektör de yoksa bir de farlarınızın ışığı zayıf yanıyorsa, işte bu durumda elliden yüksek bir hızla aracı sürmeniz gerçek bir ölüm nedenidir.

Eyy Karayolları Genel Müdürlüğü yetkilileri yöneticileri, bu reflektörleri tamamlayın artık. Para yoksa bütçenizde camilerden yardım toplayın kardeşim. Can bizim canımız. Bari görevinizi tam yapın. Konudan çıkmadan bir noktayı daha belirteyim. Önemli olduğu için büyük harfle yazacağım. Dikkat çeksin.

YOL DÜŞEY İŞARETLERİNDEN VİRAJ TABELALARI, KESKİN VİRAJ TABELALARI DÜNYA ÖLÇÜSÜNDE STANDARTTIR. YANİ BU VİRAJLARDA KAÇ ÇİZGİ VARSA ONA GÖRE AZ KESKİN, KESKİN, ÇOK KESKİN VE ÇOK ÇOK KESKİN VİRAJ DİYE ALGILARSINIZ. TÜRKİYE’DE ÖYLE YERLER VAR Kİ, ÇOK ÇOK KESKİN VİRAJLARDA TEK ÇİZGİLİ OLANDAN, ÇOK ÇOK AZ VİRAJLARDA DA ÇOK KESKİN VİRAJ TABELASI KONULMUŞTUR. BU İSTİKRARSIZLIK TABELA VEYA İŞARETLERİN İNANDIRICILIĞINI KARİZMATİKLİĞİ ÇİZMEKTEDİR. LÜTFEN TABELALANDIRMAYI GEREKTİĞİ YERDE GEREKTİĞİ İŞARETLİ OLACAK ŞEKİLDE YAPIN. İnsanları hasta etmeyin. Canımızı tehlikeye atmayın.

Kalın sağlıcakla. Karayolları personeli ve yöneticileri lütfen ama lütfen bu yazımı dikkate alın. Not: Trajik Trafik sürücülerini de sonraki yazımıza bırakalım.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

 

Etiketler: , , , ,

 

Geçen iki üç yıl önce buna benzer bir başlık kullanmıştım. 19 Mayıs Gençlik ve Galataspor Bayramı diye. 19 Mayıs tarihinde Galatasaray güzel bir galibiyet elde etmişti. Sanırım yabancı bir takımla oynamıştı. Milliyetçi damarımız kabarıp böyle bir başlık atmıştık.

Bu gün (dün) bir mayısı yaşadık. Evimizde çayımızı yudumlarken emekçilerin ve emekçi sömürücülerinin alanlarda polisle amansız çatışma ve/veya mücadelesini izledik ana haberlerde. Bir sendika binası kuşatıldı, taksim polisler tarafından fethedildi, bir başka açılardan işgal edildi. Sanki haberleri izlerken, Filistin’de Gazze Şeridini, Bağdat’ı İslamabad’ı Tutsilerle Hutuları, Musul sokaklarını görür gibiydim.

Maşallah ne büyük bir zafer kazanıldı. Hah haaaaaaaaaa! Koskocaman PİRUS ZAFERİ.

Türkiye’de yaşıyor olmaktan neredeyse utanacaktım. Bir taraf devletin güvenlik gücüne karşı intifada türü mücadele verirken, bir taraftan da kolluk güçleri sanki bu kişiler uzaydan gelmiş gibi, sorgusuz sualsiz hatta yer yer pervazsızca saldırdı. Saldırdı kelimesini özellikle kullandım, haberlerde hastaneye de girildiğini görünce. Bu kadar da olmazdı.

Her neyse bir bir mayıs daha tarihe KÖTÜ bir şekilde kaydedildi. Heybetine diyeceğimizin olmadığı Celaleddin CERRAH’ın vur emrini emniyet güçlerimiz sanırım öldürün olarak algılamışlar. Eeeee, bürokrasi böyledir. Vur deyince…..

Şimdi bir kanlı olmasa da sulu ve gazlı bir mayısın hikayesini yazmak nağmesini okumak ta bizlere düştü. EN KÖTÜSÜ DE, SENDİKALAR HÜKÜMETE KARŞI ÇOK BÜYÜK ÖDÜNLER PEŞİNDE OLMAKTANSA TAKSİMDE PİRUS ZAFERİNİ KAZANMANIN KOMİKLİĞİNİ YAŞADILAR. Şimdi sendika ve bir kısım siyasal parti temsilcileri madalya taksınlar kendi kendilerine. Çünkü onlar devletin güvenlik güçlerine karşı İNTİFADA ZAFERİ kazanılmıştır.

Sayın CERRAH ‘ın emrindeki sınır tanımaz kolluk güçleri de, kendi vatandaşlarına karşı böylesine püskürtme hareketini, DİSK’i kuşatma hareketi ballandıra ballandıra anlatsınlar yedi cihana. Aman Allah’ım ne boş işlerle uğraştık bu gün. Sözde bayram kutlayacaktık. Sırf inat olsun diye TAKSİM, bize emekçilerin bayramını üzüntüyle yazdırdı. Tarihi bu şekilde yazıyoruz. Bu bir mayıs DEVLET ve SİVİL terör coşkusuyla geçti. Üzgünüm bu satırları yazmakta olduğuma, ama olan oldu. Olmamasını istediğimiz tek şey, tekerrürünün olmaması.

Onbeş gün sonra Gençlik ve Spor bayramını yazacağız. Keşke Başbakanımız işsizliğin yüzde üç olmasa da en az yüzde iki azaltıldığının müjdesini verebilse, keşke, gelirin adil bölüşümü açısından kayda değer gelişmeleri bize ulusa usulca seslenişle seslenseydi.

KEŞKE…..

Bilinçli yarınlar dileklerimle.

PİRUS ZAFERİ: Kazananın da, kaybedenin de olmadığı, ya da hiçbir sonuç çıkmayan zaferlere pirus (pire) zaferi denmektedir yabancı literatürde.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler: , , , ,