Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

:: Archive for Eylül, 2009

 

Eylül 30th, 2009 | in Bilim & Teknoloji, Eğitim, Felsefe | Yorum Yapin

Epistemoloji / Akla-Vurum Ne Değildir?

Bilgi felsefesi olarak ta adlandırabileceğimiz kavram,  beşeri bilginin yapısını ve geçerliliğini inceler. Nakil bilgisinin yani ilahi bilginin öz anlamında sorgulamasını yapmaz, yapsa yapsa bu bilgiyi orijinalinden tanrısal varsayım olarak kabul edip bu bilginin veya bilgiler bütününün etkisini ve sonuçlarını irdeler.

Epistemoloji ile mantık arasındaki ayrım ise, mantığın, geçerli akla vurmanın biçimsel yapısını incelemesi ve kişisel kaynaklı nesnel ve geçerli süzgüsünün ilkelerini ortaya koyar. Epistemoloji insanoğlunun bilme fiilinin veya ediminin yapısıyla ilgilenir. Yer yer, etik, toplumbilim ve din felsefesi gibi disiplinlere de referans gösterir. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Duyu Bozukluklarına Diyalektik Değinimler (IV)

Bulunulan Ortam:

 [ses/sessizlik, ışık (aydınlık/karanlık) ısı derecesi (sıcak/soğuk)]

İletişim sürecinde iletişim içindeki bireylerin veya birey ile kurumun içinde bulunduğu fiziksel ortamlar iletişimin niteliği, etki alanı ve yönü üzerinde farklı yönlerden etkide bulunur. Bir kere, iletişim sürecinde erkeklerin bayanlara göre fiziksel ortamlardan çok daha fazla etkilendiğini söyleyebiliriz. Bunun yanında aynı şekilde eğitim düzeyi düşük bireyler diğerlerine göre, fiziksel ortamlardan (olumlu veya olmsuz) daha çok etkilenirler. Eğitim düzeyi yükseldikçe algı gücü açısından fiziksel etkenlerin önemi azalmaktadır.

Gelir düzeyi, algı veya duyunun niteliği, etkisi ve yönü açısından fiziksel faktörler olumlu veya olumsuz ektide bulunabilmektedir. Devamını Okuyun

Etiketler: ,

Askıda kimlik!

Kimlik yığını ortalıklar, / Fotokopi tomarları her yerde.

Kişiliksiz ortaklıklar, / Elbise kalabalıkları perde perde.

Mil çekilmiş gözler, / İç çekişleri yortusuna vabeste.

* * * * *

Kişilikler o kadar satılmakta ki, askılıklar kimlik dolmuş boy boy yığın yığın.

Fırına gidiyorum, askıda ekmek ilişiyor gözlerime. Şatafatlı odalara girdiğimde, heybetli ve soğuk duvarların içine gizlenmiş kimliklerin ve kişiliklerin inlemesini duyuyorum. Devamını Okuyun

Etiketler: ,

Kurtlar Vadisi İhtiyarlıyor mu?

Kurtlar Vadisi’nin senaristleri Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan geçenlerdi bir televizyon programına çıktılar. Dizinin gidişatıyla ilgili birkaç tüyo verdiler. Dizinin yeni sezonunun ilk bölümünü izledik koro halinde. Eskiden Kurtlar vadisi biraz daha cesurdu. Gündemi önce kurtlar vadisinden öğrenirdik. Sanırım Ergenekon süreci nedeniyle birileri senaristlere “hoppsss!” dedi. Onlar da biraz daha suya sabuna dokunmayan ama daha fazla küresel takılmaya başladılar.

(Bence) Miadını doldurmuş önemli ölçüde deşifre olmuş örgüt olan Gladio değinimli senaryolar üretmek suya sabuna dokunmamak sayılır zira. Küçüğü eleştirmek tehlikeli, ortayı eleştirmek zor, büyüğü eleştirmek tehlikesiz ve zevklidir. bu da bu günün kapağı olacak sözüm olsun. Gladio devasa küresel bir oluşum olduğu için onu eleştirmek onun geçmişi ve geleceğine ilişkin senaryolar üretmek çok daha kolay veya risksiz. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , , , , ,

Eylül 24th, 2009 | in Dünya, Toplum | Yorum Yapin

2010"lu Yıların Birleş(em)miş Mileleri

Birleşmiş Milletler hangi konuda birleşmişler acaba. 1950 lerden 1980 li yıllara kadar fevkalade önemli bir etkisi olan Birleşmiş Milletler (BM) / United Nations (UN), doğu blokunun yıkılmasıyla birlikte, Birleşik Devletlerin uydusu, arka bahçesi haline gelmiş, gittikçe kadükleşmiştir. Amerika’nın BM ye her dayattığı küresel konu, BM yi bir derece daha hadım etmiştir.

Bu gün için Avrupa Topluluğu ve Kuzey Atlantik Paktı’nın çoğunlukla ekonomik çıkar çatışmaları arasında sıkışmış örgüt Çin Halk Cumhuriyeti’nin ve Türkiye’nin etkili ve güçlü muhalif desteğine ihtiyacı bulunmaktadır. Ancak, Türkiye’nin de örgütte veto hakkı kazanması ülkemiz için öncelikli olmalıdır. Devamını Okuyun

Etiketler: , , ,

Prof.Dr. Nazif KUYUCUKLU’ya Armağan

Prof.Dr. Nazif KUYUCUKLU, kendi döneminin en sessiz, en sakin, en munis öğretim üyelerinden biriydi İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin. Onun dersine ilk girdiğimde, derslerde uyuma konusunda marka olmuş arkadaş, “hıh, tam bana göre bir ders” deyivermişti, daha dün gibi hatırlıyorum.

Nazif Hoca’nın, Çalışma Ekonomisi ve Türkiye Ekonomisi dersinde özellikle de girmiş olduğu İktisadi Olaylar Tarihi kitabından yürüttüğü Sosyal Siyaset dersinde,  aynı ses tonu, aynı konum, aynı kıyafetler eşliğinde deliksiz eksiksiz fazlalıksız dakika şaşmayan derslerinde bir çoğumuz derslerin bitmesi için kıvransa da ben ilgi ve merakla takip ederdim. Devamını Okuyun

Etiketler: , , ,