Sevgili oğlum Enesh, Furkhan ve Rose,
Bu mektubu 2007 dünya miladi takviminin Mart ayının onuncu günü İstanbul-Bandırma yolculuğu esnasında feribotta yazıyorum. Şu an inanın çok heyecanlıyım. Çünkü eminim ki bulunduğum ortam ve kullanmakta olduğum teknoloji başta belirttiğim tarihin en ileri imkan ve teknolojileri. Zira uçak konforunda bir yolculuk yaparken, parmaklarım da önümdeki dizüstü bilgisayarının tuşlarına dokunmakta.
Evet ne kadar gülünç değil mi? Bu tarihte yere bağımlı bir yolculuk yapıyoruz ve ben aklımdan geçenleri yazıya dökmek için hala klavye tuşlarını kullanıyorum. Ve bu tarihte sizlere kavuşmanın heyecanını yaşıyorum. Bu heyecan öyle bir heyecan ki sırf sizleri on saniyelik koklamak için bile çok daha uzun ve çok daha meşakkatli bir yolculuğu ömrüm boyunca yapabileceğimi biliyorum.
Sevgili yavrularım;
Kimbilir hanginiz nerede hangi imkan ve ortamlarda bu mektubu okuyor olacaksınız ama inanın bütün samimiyetimle şu an yaşadığınız ne varsa canlandırabiliyorum. Bu da bana bütün duygularımla inandığım yüce Allah tarafından verilmiş bir özellik olsa gerek.
Hatırlarsınız, bu tarihte ben bir akademisyen ve bilim emekçisiydim. Öğrencilerime de hep sizin şu an yaşadığınız zamanları anlatırdım. Keşke öğrencilerim de benim hissettiklerimi hissedebilip şu an sizin yaşadığınızı bu günden görebilselerdi.
Bu zamandan o zamana matematiksel olarak sadece ve sadece kırküç yıl geçmiştir. Bu zaman içinde dünya üzerindeki değişmeler, dünyanın yaradılışından 2007 yılına kadarki değişmelerden çok daha büyük olduğunu görmektesiniz.
Sevgili Enesh,
Ben adını şu an sizin kullandığınız dil yapısıyla yazdım. Bütün saybersapiens (cybersapience) türünün aynı dili konuşuyor olması ne güzel bir şey olsa gerek.(!)Küçüklüğünden beri hep dostluk, yardımseverlik ve efendiliğin ön plandaydı. İçindeki sıcaklık ve insanlık duygusunu devam ettirmekte ne kadar direnç gösterdiğini çok merak ediyorum. Çünkü dünya makrokozmozuna göre senin mikrokozmozun, kulağının arkasında taşıdığın biyonik çip, DNA yapın ile uyumlaştırılmıştır. Yani senin orijinal DNA yapın senin zamanına uyum sağlamakta hayli zorlanmıştır. Diğer kardeşlerinin DNA sının buna o kadar zorlanacağını sanmıyorum. Ama biliyor musun, ben orijinal karakterini özlüyorum, benim Enesimi. Oysa ki sen şu anda yardımlaşma ve insanlık duygularını hissedecek bir formatta değilsin. Küreselleşen dünya insan türü arasında hormonlu saybersapienssin. Allahtan eşyalarınızı ışınlayabiliyorsunuz artık, yoksa birlikte olduğumuz zamanlardaki yardımseverlik duygularınla eşya taşımaktan ne çok hoşlanırdın.
Sen küçükken saçlarını tararken yatırmak ve şekle sokmak için ne kadar uğraşırdık annenle. Şimdi sen o günleri beynindeki çipin G sektöründeki backup dosyaları arasında bulabilirsin. Ama çok üzülüyorum biliyor musun. Bu zamanın dünyası ilkeldi belki ama ne kadar doğal ve nefes alınabilmekteydi. Şimdi sen oksijen takviye kabininden çıktığında olmayan saçlarını ellerini gezdirerek hissedebilirsin. Ama diyemezsin ki keşke saçsız olmasaydım da o ilkel dünyada yaşasaydım. Çünkü beynindeki sürdürülebilir yaşam programı buna izin vermeyecektir. Yine beynindeki çipin G sektöründe kayıtlı olan gün batımıyla kızaran deniz üzerindeki yakamozu seyrettiğin günleri anımsadıkça devrelerinin ısındığını hissediyorum.
Sevgili Enesh, bütün saybersapiens insan ırkı senin yardımsever duygularınla formatlansaydı keşke. Ne güzel bir dünya olurdu kim bililr. Şimdi bile kalbinin güzelliğini görüyorum beyninin G sektöründe.
Sevgili Furkish,
Yaa sonunda sana sıra geldi. Dediğim dedik, astığım astık azman yavrum benim. Biliyor musun şu an yaşadığın zamana en uygun kişiliktin zaten sen. Bu günkü dünya yılında bile sen o zamana hazır gibiydin. Şu anki internet ve sanal alemde neyim varsa sana emanet etmiştim. Sen bu konuda beni haklı çıkardın. Ve şu an başında olduğun bilgi sistemini bütün insanlar kendi retinalarına yansıtarak izliyorlar. Bunda emeğin büyük. Benden aldığın itici güçle bütün insanlığa çığır açtın. Biz bu tarihlerde gözlerimizi kapattığımızda göz kapaklarımızın altında kızıllıklar içinde yüzen tanımsız şekiller görürdük. Sen o şekilleri bir ekrana dönüştürüp bütün dünyanın bu gün için kullandığı interneti sen insanların göz kapaklarının içine soktun. Ama ben sizin zamanınızda yaşasaydım göz kapağımın altındaki ekranı kızıl görmektense yeşil veya mavi görmeyi tercih ederdim. Çünkü iyi ki o zamanları yaşamadım. Bir doğa insanı olarak hayli zorlanırdım doğrusu.
Biz birlikteyken annene Enese kardeşine hatta bana bile emirler yağdırırdın. Umarım şimdi bu konuda bütün egolarını tatmin etmişsindir. Senin kontrolünde onbinlerce saybersapiens görev yapmakta. Onlara sen şimdi yapay da olsa bu günün doğallığıyla davranıyorsundur.
Furkhan, ujuk galaksi yönetimiyle yaptığın bionet sözleşmesine göre bütün galaksi topluluğunun temel etkileşim sisteminde önemli boşluklar bırakmışsın. Oysa ki bu kurduğun sistemin devamlılığında riskler oluşturmaktadır. Buna dikkat etmelisin.
Sevgili Furkan, sana, sözlü emirlerinle her şeyini gerçekleştirebildiğin süper otomasyonik evinde güzel ömürler diliyorum.
Sevgili Rose,
Çılgın, huysuz cinnoş kızım. Ne diyeyim ki sana. Hiç değişmemişsin. Beraberken kimseyle geçinemezdin. Bu bilgi arşivini okurken eminim ki yanında duygusuz bir robot partnerin vardır. Çünkü sana ancak o katlanabilir. Yanındaki robot eğer biyo miroçip taşısaydı onunla da geçinemezdin eminim. Bence sen bioçipindeki A, B, C sektörlerini bir an önce formatlatmalısın. Hatta çipinin yarıdan fazlasını yapaylaştırmalısın. Beni hatırladıkça şimdi eminim devrelerin ısınıyordur. O zamanda bile benimle uğraşıyormuş diye.
Sevgili kızım. Küçükken saçlarını kesip dururdun ya. Şimdi kullanmakta olduğun yapay saçlar da sana yakışıyor. Ama biliyor musun ben küçüklüğündeki kokunu özledim. Senin sorgusuzca kucağıma atlamanı özledim. Bütün hırçınlığına ve huysuzluğuna rağmen ben en çok seni özledim. Furkish buna alınmaz formatı beynine uyum sağlıyor da eminim Enesh in devreleri zorlanıyordur. Bu günün diliyle derin duygularım enesi özlerken, vizyonik duygularım seni düşünüyor. Bu gün itibarıyla hala gelişmedi ama (on sene sonra devreye girecek olan) yapay duygularım da Furkish’i özleyecek.
Rose, ben şu an su üstünde yolculuk yaparken sen kendi kişisel hava ulaşım kabininle Akdeniz’den kuzey kutbuna yolculuk yapıyorsundur. Eminim ki biz uçak hızıyla yolculuk yapmayı hayal ederken siz bu araç neden ışık hızıyla gitmiyor diye çipinizin devreleri ısınıyordur. Küçüklüğünde de hiç sıcağı sevmezdin. Biliyor musun, bizim zamanımızda kuzey kutbunda buzullar vardı. Kimse gitmezdi. Şimdilerde oraların saybersapienslerin tatil alanları olacağını kimse düşünemezdi bile. Doğal oksijen için onca yolu kat etmeye değer mi bilemem tabi.
Sevgili Rose, küçükken hep zamanını, odandaki makyaj malzemeleriyle geçirirdin. Keşke şuan kullanmakta olduğunuz deri altı renklendiricileri bizim zamanımızda olsaydı da makyaj yaparken oranı buranı boyarken kirlettiğin duvarları silmek zorunda kalmasaydık.
Biliyor musun hala gözlük takıyorum. İkide bir sen gözlüğümü camından tutarak bana verdiğin için gözlük camında, bütün parmak izlerini seyrederdim. O minicik ellerini hatırlıyorum da. Şu an muhtemelen titanyumdan, süper elastik, kumandayla renklenen tırnaklar kullanıyorsundur. Küçüklüğünde de çok akıllıydın. Eğer bu kadar akıllı olmasaydın, bu kadar uçuk ve hırçınlığınla sana kimse katlanamazdı. Ve yine, son yirmi yılını çocuk yapıp yapmamaya karar vermeyi düşündüğünü düşündükçe üzülüyorum.
Yavrucuklarım, bizi sorarsanız çok iyiyiz. Annenle senede birkaç defa bir araya gelip hoşça zamanlar geçiriyoruz. Biliyor musunuz anneniz hiç değişmedi. Eminim sizin zamanınızda yaşasaydı beynine yerleştirilen biyoçiple entegre olamayacak tek insan olurdu. Onun saf güçlü ve kararlı davranışlarını gördükçe feyiz alıyorum. Ona imreniyorum. Ama bu duygularım fazla süremiyor her nedense.
Ayrıca, benim bu zamanla da hayli sorunum var. 2030 yılının huysuz ve çılgın ihtiyarı olmak için sabırsızlanıyorum. Hala parayı sevmiyorum. Hala bir birikimim maddi servetim yok. Hala insanlarla bilgi paylaşmak için savaşıyorum.
Maalesef dibimi aydınlatamadım mum ışığı gibi, ama milyonlarca insan bilgi ve fikirlerimden faydalanıyor olması beni ziyadesiyle mutlu etmekte. Sizlerin de bunlardan küçüklüğünüzde faydalanamamanıza çok üzülüyorum. Muhtemelen siz ara ara biyoçipinizin A, B, C, sektörlerinde arama yaparken bilgilerime yer yer atıfta bulunuyorsunuzdur.
2017 yılını çok merak ediyorum. Muhtemelen, dere kenarında, bütün her şeyimi kendimin üreteceği bir barakada olurum. Bu zamanın son güzelliklerini yaşamak için. Duvarlarımın bir cephesi, turkuaz, bir cephesi turuncu, bir cephesi ahşap, bir cephesi de bütünüyle cam olan bir baraka. Suyun ışıkla dansettiği bir göletin içine yaptığım kız kulesi, ve hemen yamaçta her bahar özenle büyüttüğüm kardelenim olacak. Bu çılgın Hercai ihtiyar ona bakıp mutlu olacak.
Çok uzattım gerçekten. Ben bunları yazarken tam iki saatlik su üstü yolculuğunun sonuna geldik.
Yavrucuklarım, biyoçipinizin G sektöründeki bu yazılımı iyi koruyun. Genel çip sistem yazılımcılarını bu konuda uyarın. Beni hatırlayacağınız tek dosya bu dosyadır. Siz hologram görüntülerimizi izledikçe annenizle ben bunu hissediyoruz ve mutlu oluyoruz. Siz bunu anlayamazsınız çünkü mutluluk bizim yaşadığımız zamana özgü bir kavram. Sizi çok seviyoruz. Ve kokluyoruz.
Bütün insanlığa sevgi, mutluluk, özsezi (basiret) ve İNANÇ dileklerimle.
10.03.2007 Miladi Dünya Yılı
Etiketler: 2050 ye mektup, 2050 yılı, fütüroloji, geleceğe mektup