Ööööörrrrtmeniiiiiiiiiiim! hitabıyla başlarlar eğitime.
İlk mesaileri şüphesiz kendilerine yapılan hitabı düzeltmekle başlar.
İlk okula adım attığımız okulun basamaklarına ilk çıktığımız günleri hatırlayalım isterseniz.
O günün heyecanı, korkusu, endişesi hala hatıralarımın unutulmazları arasında.
Benim okula başlamam okuma yazmayı öğreneceğimin heyecanından değil sınıfın içine ilk girmemden kaynaklanan bir endişeydi. Zamanla öğrendim, bana emir verme, bağırıp çağırma, çemkirme hakkına sahip bir kişiyle beş yıl boyunca sekiz ay sürekli olarak birlikte olacağımın önemini.
O kadar çok severdim ki okulu, eve gitmek istemezdim adeta.
Hiç tahmin bile edemezdim lise döneminde, fakülte döneminde otcul bir öğrenci olacağımı.
Ahhh, öğretmenim, şimdi seni düşünüyorum. Kim bilir nerelerdesin, şu an ne yapıyorsun. Beni hatırlıyor musun.
30-35 kişilik sınıfımızdan hangileri kaldı sende. Bilmiyorum. Bilemiyorum.
Ben öyle tembel bir öğrenci olmadım. Belki de ömrüm boyunca tembellik nedir hiç yaşamadım, yaşayamadım. ilk günlerde sorumluğumu bilen gariban, fakir bir köylü çocuğuydum. Milyonlarca örneği olduğu gibi belki okumak benim için tek şanstı istikbalim için.
(Ahhh anacığım, hiç unutur muyum seni. Sen de benim ilk öğretmenim sayılırsın.
Anacığım henüz 5 yaşımda okula başlamadan önce bana büyük harfle ve küçük harfle okumayı ve yazmayı öğretmişti. Bu yüzden benim için öğretmen kavramı okumayı öğrenmekten ziyade, paylaşmayı, kuralları, nerede hangi davranışları sergileyeceğimi öğrendiğim annemden babamdan daha çok gördüğüm bir büyüğümdü.)
Öğretmenim,
Sen benim için bir kahraman, çok başarılı bir müzisyen, dahi bir matematikçi, bir kanatları eksik melek, gülümsemesiyle içimi ısıtan ana, yardımseverliğiyle her an hazır ve nazır baba, beni benden daha çok düşünen mürebbiye, disiplin kelimesini öğrendiğim yöneticimdin. Öğretmenim, belki bilemezdin ama sen benim her şeyimdin.
Hiç tahmin edebilir miydin acaba. Şimdi ben de senin o ilköğretimde bıraktığın, okuma yazmayı öğrettiğin, bir çok temel bilgi ve görgüleri öğrettiğin çiçeği burnundan yeni düşmüş gençlerle birlikteyim. Onalara harcadığım her nefes, kurduğum her cümle, yüklediğim her yönde senin izlerin var.
Gerçi ben taaa o zamanlardan bilim adamı, akademisyen olmayı hayal etmiştim. Başaracağımı da biliyordum. Bu yüzden eğitim öğretim hayatımın başından sonuna kadar bütün öğretmen ve hocalarımın her bir hareketini, her bir esprisini, jestlerini ve mimiklerini saniye saniye kaydetmekteydim beynime. İlk okuldan beri hep arkadaşlarım benimle eğlenirlerdi küçümseyen bakışlarıyla. Şimdi bakıyorum, bir onlara ve bir de kendime…
Allahım, sana şükürler olsun. Hayalini kurduğum ve sanat için yapmakta olduğum mesleğimi sürdürdükçe daha da artıyor şükranım.
BİR ŞARKI ALAYIM (ARADAN)
“Öğretmeneeee varaaaamaaadım,
Naylon çorap giyeeemeeeedim,
abum aaaabum gız aaaabum!”
Ne güzel günlerdi Cumhuriyetin ilk yılları öğretmenlerimiz için. Öğretmenlerimiz yaptıkları hizmetin kutsallığına karşın, ekonomik olarak ta mutluydular. 24 Kasımda onları anarken o yıllarda ekonomik olarak ta kasım kasım kasılıyorlardı. Şimdilerde tek mesleğiyle hayatta kalabilecek öğretmen yok gibi neredeyse. Tabi geçinmek hayatta kalabilmek için ikinci işin kaygısında olan öğretmenlerimiz o Cumhuriyetin ilk yıllarındaki katıksız idealist yaklaşımları da kalmadı maalesef. Bilirsiniz, eğitimin bütçeden aldığı pay ortada…
Sevgili öğretmenim, ben seni özledim. Sesini duymak istiyorum. Her şeyimdin sen.
Yolundan gidiyorum emin ol.
Bu ülkenin yeni nesli o zamanlar sizin omuzlarındaydı. Şimdi bizlerin. Biliyorum. Sabır, azim, umut ve iradenin bizleri nerelere taşıyacağını. Sen bir ışık yaktıysan eğer, bil ki o ışık daha da güçlü yanmakta.
İçin rahat olsun canım öğretmenim!
Not: Bu yazımı 2008 24 kasımında yazmıştım. Sadece kişisel web sitemde yayınlamıştım. Aradan geçen 4 yılın ardından durum daha vahim hale gelmiş ve öğretmenlerimiz daha da ezik hale gelmiştir. Gönül isterdi ki bu değerlendirmenin tersini söyleyeydim. Ama üzgünüm.
Aydınlık yarınlar diliyoruz dilemesine ama, bütçeden eğitime ayrılan payın dünya sıralamasına göre komik oranlarda olmasını engelleyemiyorum. Şunu da vurgulamadan geçemeyeceğim ki, ne olursa olsun yine de 2001 yılından cetvel tuttuğumuzda, eğitime GSMH dan ayrılan 2001 yılında ayrılan payın 1.68 den, 2012 yılında 2.74 e çıktığını istatistiklerden görebiliyoruz.
Kaynak:
https://sgb.meb.gov.tr/Str_yon_planlama_V2/MEBStratejikPlan.pdf
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.org, https://www.gercekgazete.web.tr, www.bolgeselhaber.com, www.sinematur.com, www.ahmetfidan.com ile, Kuzey, Gazete Gerçek, vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: 24 kasım, Eğitim, kutlama, öğretmen, öğretmenler günü