Akademisyenlerin Burnundaki Kılı AR-GE ciler Alamayacak mı?
Türkiye’nin gelişmesinin önündeki engellerden en başat olanlardan biri kurum ve/veya işletmelerin AR-GE birimleriyle üniversiteler, daha özelde akademisyenler arasındaki olmayan ilişkidir.
Üniversitelerin başında YÖK olsa bile, hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşu olmaları dolayısıyla özerk tüzel kişilik olmaları, Türk üniversitelerinin kamu / devlet ağırlıklı üniversiteler olmaları nedeniyle bu trajik kopukluk hiç giderilememiştir.
Proje geliştiren veya ürün / eser ortaya koyan üniversite öğretim elemanlarının döner sermaya katkı paylarındaki haksızlık, öğretim elemanını üretimden veya laboratuvardan çekerek kurulmuş bir robot gibi “DERS VERME MAKİNELERİ” ne dönüştürmektedir. Bu durumda, laboratuvardan kaçan veya laboratuvara pek te eyvallahı olmayan öğretim elemanı sektör içindeki AR-GE cilere karşı son derece kayıtsız kalmaktadır.
Türk Yüksek Öğretim sistemine özel üniversitelerin geç kurulmaya başlaması, hala bütün bir yüksek öğretim sektöründe sahiplik açısından çok çok az yer alması yazı başlığında belirttiğimiz durumun (malesef) daha uzun yıllar devam edeceğini göstermektedir.
Yüksek öğretim sisteminde vakıf veya özel üniversiteleşme hızı son on yılda hayli artmış durumdadır. Özel / Vakıf üniversiteler de en başta devlet üniversitelerinin kopyalanmasıyla ortaya çıktığından dolayı burundan kıl aldırmama olgusu devam etmiştir. Son beş yıldır ülkedeki sektörlerin duayenleri, kendi sektörlerinde AR-GE üniversite kopukluğunu gidermek için, üniversiteleşme sürecine girmişlerdir. Bu durum, hem ar-ge çalışmalarının akademik ayağını sağlamca oluşturmak hem de mezun olacak öğrencilere sektör içinde hızlı bir istihdam sağlanması açısından son derece iyi gelişmelerdir.
Co-Opt Öğrencilik Şiddetle ve İvedilikle Geliştirilmelidir.
Dün ve bu gün en ilkel haliyle adına staj dediğimiz, stajın çok daha geliştirilmiş sistemi olan ve bir açıdan işbaşı eğitim de diyebileceğimiz dönemsel bazda yürütülen stajlar YÖK tarafından tip yönetmeliklerle bütün üniversitelere yaygınlaştırılmalıdır. Zira özel veya kamu sektöründeki AR-GE birimlerine bu yollarla dinamizm kazandırılabilir.
İlkel bazda staj ve bunun dönemsel bazda geliştirilmişi olan Co-Opt akademisyenler ile AR-GE cileri zorunlu olarak bir araya getirecektir. Nasıl ki, Blogna Sistemi bütün olarak ülke üniversitelerine (kim ne derse desin) dinamizm kazandırmıştır, co-opt un genel ve yaygın olarak sistematize edilmesi benzer dinamizmi oluşturacaktır.
Ar-ge için en temel gelşme alanı olan Tekno-park lar yapı ve sistem olarak uygun olsa da, ar-ge de elde edilen bulgu ve / veya çözümlerin teknopaklarda realize edilmesinin ardından, bunların önce duyurulması etkin olarak pazarlanması noktasında ciddi sorunlarımız bulunmaktadır. Bu durum en başta ister inovasyon ile, ister tamamıyla yeni ürünler ile, sonuç ortaya koyan araştırmacıları demotive etmekte, prototip ürünleri ve “know-How” ları ile ortada kalmaktadırlar. Bu nedenle Türkiye’deki teknoparkların altyapı sorunlarının yanında en başta ve esas olarak pazarlama veya tanıtım sorunu bulunmaktadır.
Bütün bunların yanında, gerek TÜBİTAK gerekse Patent Enstitüsünün kozaları ve formaliteleri o kadar fazla ki ve de süreçleri o kadar uzun ki, özgün veya orijinal çalışmalar veya ürünler buralardaki bürokratik mekanizmalarda yorulmakta, sonuç alamayınca da ya yurt dışındaki beyin avcılarına yem olmakta, veya bizzat kendileri yurt dışına kaçarak oralarda ürünün üretim ve tanıtımını yapmaktadırlar.
Genel olarak, özellikle kamu kurumlarının stratejik noktalarına “kazma ruhlu / takoz kafalı” kişiler getirildiğinden kamu yönetiminin en güzide sistemi olan “takdir yetkisi” bu kademelere özellikle yerleştirilen sünepelerin elinde hadım edilmektedir.
Ata et ite ot verilerek, saf ve salak olsun da yeter ki emirden çıkmasın mantığıyla işgal edilen stratejik kadrolar çözüm yerine çözümsüzlük veya sorun üretmeye devam etmektedir. Kamu kurumlarıyla özel sektör kuruluşlarının, üniversitelerle ar-ge birimlerinin geçiş (kıkırdak) noktalarının kireçlenmesine neden olmaktadır.
Kısa Sonuç:
Siyasetçilerin emrimde olsun da yeter ki yerinde saysın mantığıyla stratejik noktalara atama yapmaktan vazgeçmedikleri sürece Türkiye’de üniversiteler ile ar-ge birimleri barışamayaacaktır. Durum YÖK ün müdahale etmesi gereken bir durumdur. Bu konuda üniversitelere sektörel bazda asgari uygulama standartları getirilmelidir.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, https://www.bilgievreni.com, https://www.gazetecanik.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.net, https://www.gercekgazete.web.tr, https://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: ar-ge üniversite ilişkisi, arge, eğtim, idare, Kültür ve Sanat, üniversite, yök, yönetim