Arasatın Çirkin Yüzü de diyebiliriz ona.
Arada kalır insanlar, bir çok bakımdan bir çok sebeplerle.
Çildi kırıştırır, yaşlandırır, kalbi buruşturur, yüzü düşürür, saçı ağartır, kalbi çıkmazlara sokar.
Arada kalanlar.
Nelerin arada kalmasına merak ederseniz, yüzlerce renk kartelasında renk beğenmek gibi en tatlıcasından…
Partiler arasında arasında arada kalırsınız.
Zorunda olduğunuz için gidersiniz seçim sandığına. Adımlarınız sizi cenazeye gider gibi taşır
Formaliteden işlemleri yaparsınız. Arada kalmışsınız bir kere. Bir yığın düşünce, bir yığın ideoloji
Ve o saklı kabine girdiğinizde boş boş bakarsınız pusulaya, hangisine versem kime versem niye ki dersiniz.
Bir çok bakımdan inanışlarınızı, ideolojilerinizi, beklentilerinizi heveslerinizi kaybetmişsinizdir, şu ya da bu şeklide kaybetirmiştir zaten hayatın devasa çarkları size, iyiye, olumluya, pozitife dair ne varsa bitirip tüketmiştir.
Ve dersiniz, hangisine versem ne fark eder.
Ve sonunda öylesine annenizin deterjanını kullandığınız gibi bilinçsizce eliniz bir partinin üzerine uzanıverir. Kerhen mi dersiniz adına merhen mi bilemem, ama aradasınızdır, kullandığınız oy sizin için hiçbir şey ifade etmez. Bir yığın gibi hissedersiniz kendinizi, kalabalıklar içinde mikrop kadar esamesi okunmayan biREY…
Kalbinizin arasına kalırsınız bazen!
Ne yaptığınızı fark edemezsiniz, nereye gittiğinizi bilmezsiniz, şaşkolozlar gibi dolaşırsınız ortalıklarda. Kafanız karışıktır. Karışık kelimesi bile yetersiz kalır. KARMAKARIŞIK.
Doluya koyarsınız olmaz, boşa koyarsınız dolmaz,
Neye koyacağınızı ve niye koyacağınızı bilmezsiniz kalbinizi biyerlere.
Ne yapacağınızı şaşırırsınız yine. Aradasınızdır.
İki kalp arası, üç kalp belki de beş kalp arası mesafedesiniz ölçemediğiniz mesafeler arasında kıvranırken,
Bitkinliğinizi hissedersiniz can olarak ama sadece birCAN olarak.
Ve Bazen de Yolların Arasında Kalırsınız!
İkili kavşaktaysanız ne ala, dörtlü kavşaklardaysanız da iyi…
Ama bazen yollar beşli, bazen de altılı kavşaklara döner.
Nereye gideceğinizi bilemezsiniz, çünkü karar veremezsiniz, çünkü kararınız bile yoktur.
En kötüsü de nedir bilir misiniz, ikili kavşakta kalakalırsınız, bakakalırsınız.
Öylece durursunuz kavşakta. Yoldan geçenler garip garip bakar size.
Niye bakıyor niye bekliyor, niye duruyor diye.
Siz arada kalmışsınızdır.
Yürüyecekseniz adımlarınız kararsızdır.
Nereye gidecek, kime gidecek ve niye gidecek diye.
Eğer araç kullanıyorsanız, direksiyonun üzerinde elinizi sağdan sola, soldan sağa dolaştırır durursunuz.
Ne tarafa dolaştırırsanız dolaştırın elinizi, kaldığınız yerdesinizdir.
Ve ister sağa eliniz varsın, ister sola eliniz varsın geldiği yer yine aynı noktadır.
Çünkü kalakalmışsınızdır.
Dakikalar, saatler yürüse de zaman durmuştur sizin için.
Ve, AN durmuştur ve zaman içinde kalakalmışsınıdır bin AN.
Allah kolaylık versin dostlar.
Sadece bunlara mı beyninizde sizi linç etmeye karar vermiş başka arada kaldıklarınıza da…
Ben sadece bir kaç tane seçtim bu aralıkların sizinkiler size kalsın.
Ne diyeyim bu durumda, her zamanki gibi belki de en kolayı, CARPE DİEM.
Pazarınız pek mutlu, kahveniz pek köpüklü, siz ve dostlarınız pek mutlu olsun ZAMAN ARALIKLARINDA.
Not: En üst akıllı enerji için elinizi yüzünüzü yıkayın. ayaklarınızı da yıkayın başınızı da ıslatın. Ve onu düşünmek için keyifli bir yere geçin ve hücreden insana, yaşadığınız yerden dünyaya, galaksiden galaksi topluluklarına ve oradan süper nova ve karadelikleri düşünün. Onun yüceliğini ve varlığınızı düşünerek ona iliklerinizden gelene kadar teşekkür edin ve kalp kırmayın.
Niye, çünkü değmez dili))
Etiketler: ahmet fidan, hayat, İş yaşamı, pazar yazıları, pazar yazısı, Psikoloji