Ateş Düştüğü Yeri Yakmaz!

Çalışkan insanlar vardır. Bütün bir dünyanın yükünü sırtlanırlar.

Kim nerede ne yapmış ve ne demiş onları hiç ilgilendirmez. Onlar kendilerine göre çizmiş oldukları veya planladıkları iş dizinininkurulmuş birer misyoneridirler.

Onlar çalışırken yorulurlar ve dinlenirken yine çalışırlar. Neredeyse istisnasız her biri, yorgunluklarında onları dinlendirecek yeni başka bir iş bulmakta hiç zorlanmazlar. Adeta İŞ onlara yapışık kalır. Öyle ki, başkalarının az ya da çok tembelliği onları daha da fazla kamçılar. Eğlenceyi gezip tozmayı pek sevmezler diyemeyeceğim,severler ancak, “çalışmak” onlar için daima bütün bunlardan daha zevkli meşgaledir.

Çalışkan insanlara “ateş insanlar” derim hep. Ateş insanlar adeta dünyaya ateş almaya gelmişlerdir ve onların zamanı çok kıymetlidir. Onlar için dünyaya geldikleri ve kendi (kişilğini) bildikleri andan itibaren dünya bir nefesliktir ve bu ortalama 80 yıllık nefes, göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçecektir. Bunu bilirler ve buna göre işleri peş peşe eklemezler adeta üst üste götürürler. Yani iki hatta bazen üç işi birden yapmaya çalışırlar.

Bir koltukta iki karpuz taşınmaz” sözü onlar için en abuk bir sözdür. Çünkü onlar bir koltukta iki karpuzu taşımakla kalmayıp üçüncü hatta dördüncü karpuzu nasıl taşırım”ın derdindedirler.

Ateş insanlar (sözde) kötü insanlardır yaşadıkları süre boyunca. Çünkü onlar sukunete, tembelliğe, ertelemeye, bahane bulmaya, üşenmeye, vazgeçmeye, pes etmeye savaş açmışlardır. Bu halleriyle çevrelerince en itici tiplerdir. Keyifli isnalar olsa bile dinlenirken veya eğlenirken bile onların bir şekilde boş durmayıp çalıştıklarını gören yakınları ateş insanlara karşı sinir küpü olup patlarlar. Onların hayattayken yakın çevrelerince (malesef) sevilmemesi geçicidir. Zira, onların bu çileşekş ömrü, son nefeslerini verdikleri anda görülmeye başlanır. Yaşarken itici bulunan bu hizmet sevdalıları, öldükten sonra yürekleri yakarlar.

Ateş insanlar son nefeslerini verdiklerinde SAHİDEN DE KÖR OLSALAR DA BADEM GÖZLÜ OLURLAR. Çünkü onların badem gözleri, kendi yokluklarında gün geçtikçe daha da iyi anlaşılır. Onların ürünleri veya eserleri kullanıldıkça onların manevi şahsiyetleri adeta ŞÂD olur. İşte bu nedenle ateş düştüğü yeri yakmaz.

Ateş (insanlar) düştümmü kalkarlar asıl. Onların bedeni düşerken, ruhları yükselir dalga dalga, ardından dualarla…

Onların bedenlerinin düşüşü, dalga dalga çevrelerinde yangın tufanları oluşturur. Ateş insanları ben daima parmak izine veya sol anahtarına benzetirim. Onların çoğu yerde parmaklarının izinin nakşedildiği günbegün ortaya çıkar. Onların şu fani dünyada bıraktıkları hoş seda, ayak bastıkları her yerdeki sol anahtarlarıdır adeta. İşte bu nedenle Bilgi Ağı siteler topluluğu’muzun logosunu hem parmak izine hem de sol anahtarının izine ayna yaptık.

Ateş insanlar yazım olmayacaktı belki. Bandırmalı, Taksici Sezgin olmasaydı. “Sen yerinde rahat uyu ‘sezgin âbî’ ruhun şâd, Mekanın Cennet Olsun! Mehmet Burhan SEZGİN ismi bütünüyle bilinmez ama Bandırma’da çeyrek yüzyıldan fazla bir zamanda herkes taksici sezgin’i bilirler.

Çoğu zaman ateş düştüğü yeri yakmaz, izinin değdiği her yeri yakar. Bazen de Yanan bir ailenin yangısı olmaz, bin yüreğin yangısı oluverir.

Mekanın cennet, toprağın bol olsun Sezgin Baba!

Not:

Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, https://www.bilgievreni.com, www.ahmetfidan.com sitelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Paylaş

Etiketler: , , , , , , , , ,