Kurban Allah’a yaklaşmak demektir. Feda etmek vefa ve sadakatin göstergesidir. Sevdiklerinden sevdiğine vermek sevgi ve bağlılığın ifadesidir. Hazreti İbrahim’in verdiği gibi.
Bu açıdan, kültürümüzde üç amaçla kına yakılır. Geline kına yakılır, eşine kurban olsun diye. Askere yakılır, vatana kurban olsun diye. Koça kına yakılır. Allah’a kurban olsun diye. Bu kurban olma sevmenin, bağlılığın, yakınlaşmanın ifadesidir.
Kurban kesmenin bir de psikolojik faydası vardır. İnsan denen varlığın ruhuna DNA sına bütün davranış kalıplarından az veya çok kodlanmıştır yüce yaratıcı tarafından. Bu davranışlardan biri de öç alma, kan akıtma duygusudur. İnsanın hayvanların kanını akıtarak hemcinslerinin kanını akıtmasın diye. Bu nedenle Savaş haricinde İslam hukukuna göre kan akıtmak (insan öldürmek) haram kılınmıştır. Kurban kesmede, insanların bu ilkel duygularının tatmin edilmesi de vardır. Ayrıca, kurban kesen veya yanında bulunan kişi, büyük bir canlının bir gün hatta birkaç dakika içinde var iken yok olduğunu görmesiyle dünya hayatının faniliğini bir kez daha hisseder. Kanın toprağa karıştığı gibi bir gün toprağa karışacağını düşünür. Bu düşünceyle hemcinsleri arasındaki husumetin ne kadar anlamsız olduğunu fark eder. Tabi ki bunun için olaylara ibret gözüyle bakmak gerekir.
Kesilen kurbanın dağıtılması ise, gelir dağılımının sağlanmasıdır. Muhtaç olanların lüks gıda olan etten, senede bir de olsa faydalanmasıdır. Gerçi bu gün kurban bu anlamından sapmış durumdadır. Kurban senede bir ailecek et ziyafeti çekilen, arta kalan kısmının da derin donduruculara depolandığı faaliyet durumuna gelmiştir. Önceden buzdolabı diye bir alet olmadığı için mecburen birkaç günde dağıtılması gerekiyordu. Teknoloji her alanda olduğu gibi kurban bayramı konusunda da sosyal dokuyu zayıflatan yönünü göstermektedir.
Bunlar, son yarım yüzyılın getirdiği eskiye göre olumsuzluk yeniye göre fırsatlarıdır. Erkeklerin küçük oğullarını da yanlarına alarak sabahın imsakıyla birlikte cami yollarına dökülmeleri, çocukların koştura koştura komşu gezmeleri, şeker ve bayram harçlığı için para toplayıp sonra bu para miktarı ve şeker sayılarıyla rekabete tutuşmaları, ailecek bayram gezmeleri, küçük büyük en cicilerin giyilmesi, gelen misafirlere en güzel yemek, tatlı ve pastalardan ikram edilmesi, vb. hala devam etmekte olan adet ve olaylar, her yeni gelen kurban bayramının götüremedikleri olarak hayatımızın içindedir. Umarız ve dileriz ki, bunlar dünyanın sonuna kadar devam etsin.
Nasıl ki, ramazan bayramında tutulan oruçların sevabını almanın sevinci bayram havasında kutlandığı gibi kurban bayramında da Allah’a yakınlık ve bağlılığın gösterilmesi karşısında, en sevdiklerinden ihtiyaç sahiplerine vermenin sevinç ve mutluluğu yine bayram coşkusuyla kutlanmaktadır.
Kurban bayramında yakınlarıyla beraber olmak isteyen insanların dünyalık hırslarını tatmin edemeden yollarda kurban gitmeleri de kurban bayramının diğer bir yönüdür. Bu konuda insanların (şoförlerin) yola koyuldukları andan itibaren, tıpkı kurban için kesilen hayvanların yarın yaşamayacağı düşüncesini taşıyarak araç kullanmaları gerekmektedir. Ayrıca şoför bu ilkel duyguyla tahtalı köye gitmek isteyebilir, ancak yanında başkalarını götürmeye hiç hakkı yoktur.Bu güne kadar, terör kurbanı, trafik kurbanı, geç gelen adalet kurbanı yakınlarının da kurban bayramını tebrik ederim.
ESEN KALIN.
Başarı ve aydınlık yarınlar ülkemizin olsun.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: Yaşam