Kötülüğü İzlemek, Güzelliği İzlemekten Daha Cazip!
Daha önce bu konuya değinmiştim "Acı Biberin Tadı" başlığı ile ama bu sefer konunun başka sâiklerini ele alacağım.
Kavramın adı bile batıcı ve elem verici… "Mazoşizm"deki acı ve ızdırap, sözcüğün başından sonuna kadarki harflerindenbile dökülüyor. "M" harfi, "Z" harfi, "Ş" harfi, sanki itina ile bir araya ge(tiri)lmiş. Harflerin şekilleri, kıvrımları, akustiği (ses tınısı) zor, zahmetli, ve acı verici. Gerek 'm' nin gerek 'z' nin gerekse 's' nin kıvrımları zorluğun ve acının birer göstergesi. Yetmiyormuş gibi, "ş" nin bir de çengellinoktası var ki başlı başına o sakin "s" harfinin sukunetini ve esnekliğini yıkıp dökmüş.
Toplumun Kötülüğe Karşı Akılalmaz Salyası:
Sadece bireyler değil, bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu kalabalık ta yine acıyı mutluluğa tercih etmekte. İnsanlar gerek ekranlardan, gerekse gazetelerden facia haberlerini, felaket haberlerini izlemek, dinlemek veya okumak için yarışıyorlar adeta. Mutluluk başarı, iyilik haberleri haber sıralamasında en sonlara atılmakta, bunların izlenmesi veya okunmasına sıra geldiğinde ise, ya zapping yapılarak ya da başka felaket veya kötülük haberlerine gözler kaydırılmakta.
Birlikteliklerdense ayrılık, aşktansa intikam, mutluluktansa acı cezbetmekte insanları. Tıpkı yine insanların bardağın dolu tarafındansa boş tarafını görmeye eğilimli oldukları gibi.
Acının ve kötülüğün bu akılalmaz cazibesi, insanoğlunun 'kıskançlık' genomu ile birleşince genel anlamda bütün dünyadaki kötülüğün iyilikten daha güçlü olması gerçeğini doğurmakta. Bu gerçek iyiliğin, erdemin ve/veya ahlağın zor, zahmetli ve hatta diğerkamca bir davranış olmasıyla da birleşince, daha da belirginleşmekte.
İnsanların kötülüğe karşı mücadele etmemesi/edememesi, kötülüğün zaferi için gereken en önemli şarttır. Kötülük karşısındaki sessizlik ise, toplumun varsayılan ayarıdır. Zaten hemen hemen bütün korku filmlerinin sonunun kötülüğün bâkî kaldığı gerçeğini tescil etmekte.
Lafa gelince ise, herkes erdemli, herkes barışsever, herkes hakyemez, herkes cici. Kakalar da var ulan bu dünyada hem de …. gibi. Bu lafı ederken de Türkiye'nin çılgın, bir o kadar da derinliği olduğunu düşündüğüm sanatçısı sevgili Yonca EVCİMİK in "Yaşasın Kötülük parçasını anımsıyorum ve bu şarkı sözünü de bu vesile ile paylaşmak istiyorum.
Siz hiç barış olmasın diyen duydunuz mu?
Sevgiden söz etmeyeni buldunuz mu?
Bu kelimeler ne güzel, ne tatlı şeyler,
Siz kalben dezenfekte oldunuz mu?
Yemezler, yemezler, ona öyle demezler,
Daha bu bir şey değil, bunlar iyi günler
Bal gibide yürür lafla peynir gemisi,
Yürümeyeni öpe öpe yürütürler.
Ağzıma acı biber sürün benim,
Sürmezseniz daha söylerim;
Çatlarım söylemezsem,
Vakitsiz ölürüm.
Tersini söylersek belki de olur yüzü,
Biz dağıtmazsak dağıtacaklar sürümüzü
Dizildik sıra sıra, uygun adım bölük bölük
Sıkıldık iyilikten YAŞASIN KÖTÜLÜK!
Bu son dörtlüğü de parantez içinde ünlem koymadan aktardım. Bunları söylerken ben aynaya baktım. Sıra sizde. Bakın bakalım aynaya, özeleştirinizle ÖZ (ünüze ne kadar) ELLEŞTİREBİLECEKSİNİZ!
Zerdüşt Tanrı Öldü, yaşasın KÖTÜLÜK demiş ve kendisi ölmüştür. Ölen Zerdüştle birlikte kötülüklerin de ölmesi TEMENNİSİYLE mutlu pazarlar efendim.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, https://www.bilgievreni.com, https://www.gazetecanik.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.net, https://www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: acı, elem, insan, işkence, keder, mazoşizm, mutluluk, pazar yazısı, Psikoloji, Toplum, toplumsal tercih, Yaşam