Geçen hafta Yavuz Bülent Bakiler'in bir sohbetine tanık oldum. Kendisi Sivas'ın bağrından yetişmiş sayısı binlere varan Sivas'lı ünlü şairlerdendir. Sivas ise eğer konuşulan, akla ilk gelen Sivas'ın şairidir. Neyse…
Babasından gün görmemiş değerli üstadımız. Çocukluğunu yaşayamamış. Terbiyesi bozulmasın diye yüzüne bile bakmamış doğru dürüst babası. Çoğu Anadolu evladının yaşayamadığı gibi. Babasından gün görememesi, sevgi görememesi karşısında o çocuklarına tam tersine yumuşak davranmış.
İşte buydu. Jenerasyonlar arasındaki bozulma sürecinin hatası ortaya çıkmıştı.
Peki yıllara göre baba – anne kısaca ebeveyn rolleri nasıl değişime uğramıştı. Sosyolojik olarak aşağıdaki gibi kabaca bir saptamada bulunabiliriz.
YILLAR: EBEVEYN TÜRÜ VE ROLÜ
1900-1950 li Yıllar: Her Şeyi Kontrol Eden Yasakçı, Otoriter Ceberrut Baba/Anne (Ebeveyn) Dönemi
1960-1990 lı Yıllar: Ilımlı, Özgürlükçü, Paylaşımcı İnsancıl Baba/Anne (Ebeveyn) Dönemi
1990-2012 li Yıllar: Ilımlı, Özgürlükçü, Paylaşımcı Ne Yaptığını Bildiğini Zanneden Ama Kontrolü Kaybetmiş Şaşkın Baba/Anne (Ebeveyn) Dönemi
Bu çizelgede görüleceği gibi ebeveynler 1900 lü yıllardan 1950 li yıllara kadar gördükleri ebeveyn rolünden çok çekmişler, sıkıntı duymuşlar ve bu çektiklerini 1960-1990 lı yıllar arasında ben çektim çocuklarım çekmesin düşüncesiyle tam tersi bir ebeveyn rolü oynamışlardır. Buraya kadar son derece mantıklı.
Ne var ki, bu dönemin eskiye göre her şeyin kıymetini bilen zorluklarını gören ebeveynleri, kendi çocukluk döneminde yaşadıkları sıkıntıyı hatırlayarak kendi çocuklarının kendi sundukları hak ve imkanların kıymetini bilmesini istemekte. Ne var ki, artık yıl 1900 lü yıllara dayanmış ve 1950-60 lı yılların ebeveynlerinin torunları, eskiyi görmediklerinden ve de o dönemin ebeveynleri olarak kendi çocuklarına çektirdiklerini unuturcasına torunlarının yaptıklarını ya da yapmadıklarını görmezden gelmekteler.
İşte bu nedenle zamanımızın çocuklarının tatminsiz, vefasız ve şımarık olmasının en önemli nedeni, Dedeler ve Ninelerdir.
Bu öylesine bir iddia değildir. Zira bu durumdaki sorumluluğun dede veya ninelerde olmasının iki büyük sebebi vardır.
1. 1940-50 li yılların babaları sırf şımarmasın, terbiyesi bozulmasın diye çocuklarına karşı ceberrut davranmışlardır. Bu ceberrut davranış paketinde neler vardı.
– Çocuklarla muhatap olmama, konuşmama. (Çocukla ancak anneleri aracılığıyla muhatap olma)
– Öpüp okşamama, (Çocuk ancak uyurken öpüp okşanır.)
– Sevmeme (Çocuğa sevgi gösterilmemesi varsayılan bir ayardır. Ancak içten sevilir. Sevginin ortaya çıkarılması racona aykırıdır.
– Ödüllendirmeme (Çocuğun ödüllendirilmesi başlı başına bir terbiye zaafiyetidir. Ödüllendirme gerekse bile bu hissettirilmemelidir.((
– İstediğinin Alınmaması (Çocukların istediği olmaz, olAmaz. Olsa bile bu sadece ve sadece dinlenilip sonunda azarlanmak için bir araçtır.
Yukarıda yaklaşık 5 maddede ortaya koyduğumuz ceberrut davranış paketi, o zamanın çocuklarının bu günün ebeveynlerinin sevgi, ilgi ve mutluluktan yoksun bir çocukluk dönemi geçirmelerine neden olmuştur.
Bu dönemi (1940-50 li yılları) ezik olarak geçiren o zamanın çocukları, bu günlerin baba ve anneleri, çocuklarını yetiştirirken, kendi yaşadıkları tecrübelerden hareketle son derece sevecen, yardımsever, anlayışlı olmaya çalışmışlardır. Dünyanın hızlı değişen yapısına bir de kendi acılarını yaşatmama düşüncesini de eklediğimizde bu jenerasyonun çocukları şımarık, doyumsuz, vefasız bir yaratığa dönüşmüşlerdir.
2. 2000 li yıllardan itibaren ebeveyn-çocuk ilişkisinde neler oluyor?
Her dediği yapılan, her istediği alınan, gözlerinin içine bakılan, en küçük davranışı ödüllendirilen, sevilen değer verilen, öpülen okşanan çocuk, bunları çok kısa bir zaman içinde olması gerekli olgular olarak görmeye başlıyor. Yani bunları birer lütuf olarak değil tam tersine bir zorunluluk veya varsayılan ayar olarak görülmeye başlıyor.
İşte bu anlayış ve algılayış farkı ve dönemi, gençlerdeki kronik ve kronolojik bir olgu halini almıştır. Bu ise, jenerasyonlar arasında algılanamayan toplumsal bozulmanın fay hattını oluşturmaktadır.
SONUÇ/ÇÖZÜM:
Bu dönemin ebeveynleri bir dursunlar. Geriye baksınlar. Babalarının annelerinin yaptıklarını yeniden değerlendirsinler. Onların kendilerine biçtikleri rolü ve çerçeveyi bunun kapsamını takdir etsinler. Ardından kendi çocuklarına biçtikleri değeri rolü ve çerçeveyi ve bunun kapsamını takdir etsinler. Göreceklerdir ki, babaları (bu günün dedeleri) ne kadar dar bir rol ve çerçeve çizmişlerse kendileri de (bu günün babaları) o kadar geniş çerçeve çizmişlerdir.
O halde, 1950 li yılların biçilen rolü ne kadar dar ve can acıtıcı ise, 1990-2000 li yılların biçilen rolü o kadar geniş ve şımartıcıdır. İş yine bu günün ebevenlerine düşmektedir. Zira onlar eskisi kadar dar olmayan ama bu günkü kadar da geniş belirlenmeyen yeni bir rol çerçevesi hazırlamalıdırlar. Eğer bu günün ebevenleri yani bizler eşimizle uzlaşarak bu roldeki değişime yönelik güncellemeyi yapmazsak daha çok diz dövmeye ve sızlanmaya devam edeceğiz.
Bu rol değişim sürecinde kendilerine karşı son derece ceberrut, torunlarına karşı son derece özgürlükçü davranan olaylara çifte standartlı yaklaşan dedelerin/ninelerin kendilerini ve çocuklarını yönlendirme teşebbüslerine (nazikçe) izin vermemelidirler.
Bir sonraki yazımda, "Bu Günün Hem Kel, Hem Fodul Çocukları Yarının Nasıl Bir Ebeveyni Olacaklar!? konusunu işlemek ümidi ile.
Sağlıcakla ve huzurla kalınız efendim.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, https://www.bilgievreni.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.org, https://www.gazetecanik.com, https://www.gercekgazete.web.tr, www.bolgeselhaber.com, www.unyekent.com www.hizmettv.com.tr, www.sinematur.com, www.ahmetfidan.com ile, Gazete Canik, Unye Kent, Gazete Gerçek, vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.