Resim: Büyük Patlamadan Büyük Çöküşe, Makromorfoz!

NEDEN HİÇLİK GÜÇLÜLÜK!

Önce karanlık madde ile, karanlık enerjinin aynı şey olmadığını bir kez daha ifade ederek konuya başlayalım.
Düşüncemizin kolay anlaşılması için imgeleme yapacak olursak;
Rus kozmolog, Alexander Friedman’ın 1922 de ortaya koyduğu teoriyi (“Big Bang”) herkes bilir, big bang’ı bilmeyenin, zaten bizi takip etmesinin bir anlamı olamaz. Friedman patlama teorisini, 1926 yılında Edwinh Hubble evrenin genişlemesi ile desteklemişti.
Big Bang’ın ömrünü 100 yıl kabul edersek, bu patlama  ömrünün veriler ışığında bu günkü uzay zamanı itibarıyla 35-40. yaşlarını yaşamakta olduğunu tahmin edebiliriz.
Çünkü, şu an hala, evren, artan hızla genişlemeye devam ediyor ve evrenimiz, 1-2 milyon yıl sonra, olgunluk dönemine doğru ilerleyecektir.
Plank sabitine göre, evrenin en uç noktaları patlamanın itici gücünün enerjisi sona erdiğinde, karanlık enerjiye doğru tekrar geri dönecektir. Tıpkı göğe atılan bir taşın yerküreye geri düşmesi gibi.
Einstein’ın külte çekim kuvveti yasası, elbette ki, patlamadan sonraki aşama için geçerli görülse de, bunu Öklid uzayındaki Big Bang’ın tersilmesi durumunda, yani Türkçeye “büyük çöküş” olarak çevrilen bence “büyük göçüş” olarak çevrilmesi gereken aşama yani, büyük patlamadaki etrafa saçılan galaksi kümeleri ve galaksilerin, karanlık enerjiye doğru yön değiştirmesi.

Kara deliğin, ak deliği doğurması, ak deliğin, karadeliğe evrilmesi, karanlık maddenin patlayıp big banglar oluşturması, big bangların evrenin tekilliğine geri dönecek şekilde, yeni bir büyük büzülme, göçüş / çöküş (Big Crunch) meydana gelmesi irâdî mi spontane mi sorusu konuyu yine teolojik mecraya çekmektedir. Günümüz dünyası teolojiyi, inanılmakta olan mitlere dayalı yapay dinlerin etkisiyle algılamakta olduğu için, hücresel atom altı gerçekliğinin örgüsü ile, galaktik genleşme gerçekliğini böylesi bir makro ve mikro örüntüsünde “irade” kavramını kolaylıkla anlayamayacaktır. Kaldı ki, vücudumuzun üzerinde bulunan korteksin içindeki nöronlarımız henüz o kadar gelişimini tamamlayamamıştır. Bu gelişimin, ilerideki yüzyıllarda hümanoidler ile tamamlanacağını öngörebiliriz.

Bütün bu açıklamaları, uzayın Samanyolu galaksisinde bulunan Güneş Sistemindeki Mavi gezegen üzerindeki algılarımıza göre yapmaktayız. Bu gezegenin bağlı olduğu galaksinin dışına çıkıldığında, başkaca hangi uzamların anlattığımız gerçekler üzerinde etkisi olacağını şu an için bilemiyoruz. Bu hiç bilinmeyecek diye bir durum da yoktur.

YATIK SEKİZİN GERÇEKLİĞİ!
Evreni tek bir terimle tanımla denirse, tanımlanamaz, ama iki kavramla tanımla denirse, yapılacak TEK tanım, DÖNÜŞEN ENERJİ ya da, ENERJİNİN DÖNÜŞÜMÜ olacaktır.

O halde, ilk ve ikinci başlığımızı izah edecek olursak, plank sabiti ve kütle çekim yasasına göre, patlama ve çöküş sürecini bir zincirin halkası olarak düşündüğümüzde, karşımıza başlangıç ve bitişlerin birbirini beslediği DÖNÜŞÜMSEL ENERJİNİN DEVAMLILIĞI çıkacaktır.

VAROLAN HER ŞEY ASLINDA YOK!
Var olduğunu düşündüğümüz Dünya gezegeni doğal olarak da Samanyolu ve diğer galaksiler, aslında yoklar. Bu varlıkları büyüttüğümüzde, bu varlıkların yokluğu kaçınılmaz hale gelecektir.
Örneğin, dünyada fiziken en sert madde olan, ELMASı bile büyüttüğümüzde, Türkçe dilinde yer alan ilistir gibi, birbiriyle kol kola girmiş atomların bir araya tutunmasından ibaret olan, süper gelişmiş elektron mikroskoplarıyla büyüterek baktığımızda, bu atomlar arasından iç kısımlara doğru süzüldüğümüzde, çekirdeğe doğru yol alabilmekteyiz. İşte içe doğru yapılan her yolculuk, yolculuk istikametindeki varlığın yokluğuna götürür insanı.

EN ÜNLÜ ATEİSTLER, EN ÜNLÜ DİN ADAMLARI!
İşte bu nedenledir ki, din adamları (insanları) bile dini araştırmak için içine doğru derinlemesine yolculuk yaptıklarında, DİNİN anlam ve önemini kaybettiğini görmüşlerdir. Bu aşamaya geldiklerinde, (nirvanaya ulaştıklarında) Hallac-ı Mansur gibi, Salman-ı Rüştî gibi, Mevlana, Yezhevi, Bektaşi, Yunus Emre gibi, hatta Atatürk gibi, peşinden gidilen kavramın bir enerji gözeneğinden ibaret olduğunu görmüşlerdir. İşte o nedenle ki, Mevlana HİÇLİK FELSEFESİ ni ortaya koymuştur.

EVREN TESBİH TANESİ!

evren bir tesbih tanesi,
zincirin mucizevi halesi,
varlığın, yokluğa açılan 1.0’lar hanesi
yokluğu patlatan enerji pervanesi … (af)

İster makroya ister mikroya baktığımızda, maddenin ve enerjinin birbiriyle gergef gibi geçişim içinde olduğunu görmekteyiz. Devamla, makroya da baksanız, mikroya da baksanız, para, kin, intikam, menfaat gibi İNSANSI duyguların sefaletini bir kez daha görmüş oluyorsunuz. Bu bize şunu da gösteriyor: Dünyayı yöneten RothShiltler ile, içinde yaşadığınız şehrin dilencisinin aynı kimyasal özelliklerden oluştuğunu görüyor ve Mevlana’nın HİÇ lik mertebesindeki yerinizin keyfine varıyorsunuz.
Isaak Elchanan Rothschild te tuvalete gidiyor, mahallenizdeki dilenci Ramadan da tuvalete gidiyor.

IŞIK HIZINDAN HIZLIYSANIZ!

Evreni karanlık olarak düşündüğümüzde, üzerinde olduğumuz aracın ışık hızından daha hızlı olduğunda, bu aracın önünü aydınlatan kendi ışığını hızından dolayı yutacağından dolayı, söz konusu karanlık ortamda yolculuğunu devam ettirmek zorunda kalacaktır.
Maddenin ve enerjinin göreceliliği, ikiz kardeşin dünyada kalanının fiziksel yaşı ile Mars’a veya Jüpiter’e gidip gelenin fiziksel yaşı arasındaki fark gibi.

BİLİNMEYENE DİRENİŞ!
Bizler de, ölümlü Homosapienslerin en zeki ve üretkenlerinden geriye kalan bilimsel örgüleri kullanarak, atıflarımızla yeni hazlar duyarak zihin yolculuğumuzda IŞIĞI arayan, ararken karanlığı bulan, ve karanlıkta yeniden doğup reenkarne olan fizik ve zihin (enerji) seyahatini devam ettiriyoruz.

Not:

Yazımız içeriğinde genel bilimsel teori ve gerçeklerden bahsettiğimizden dolayı, konuya ilişkin daha ayrıntılı her durum, ilgili kavram ve kişiler çerçevesinde google veya google schoolar’dan araştırılabilecektir. Bu nedenle, çalışmamıza, kaynakça ekleme gereği duyulmamıştır. Çalışmamızdaki, büyük patlama büyük çöküş, karanlık madde, ak madde, kara delik ak delik, madde ve enerji döngüselliği gibi zincirleme süreç, tarafımdan ortaya konulmuştur. Literatürde parçalı olarak bu hususlardan bahsedilmiş olsa da, teori veya gerçekliklerin bütünleşik anlamda bu kapsamda döngüselliği, felsefe, din, ezoterizm, biyoloji, kuantum mekaniği verileri süzülerek ortaya konulmamış olma ihtimali yüksektir.

Bilimin aydınlık yolculuğuna devam ediyoruz. Uygarlık yolunda aydınlık yarınlar ile… 10/04/2023

Paylaş