28 Şubattan 28 Şubata, Yakın Dönem Türk Siyasal Hayatına Kısa Bir Bakış
Aslında bu değerlendirmeyi dün yani 27 Şubat tarihinde yapacaktım. Ama malesef yoğun iş temposu nedeniyle fırsat bulamadım. Kısmet bu MANİDAR güne veya tarihe denk geldi.
CHP 16. Olağanüstü Kurultayı ve hemen ardından 17. Olağanüstü Kurultayı sona erdi. İstikrarlı bir şekilde sol oylardaki azalma trendi devam ederken, CHP yine politikasını halkı algılama ve kendini tanımlama noktasında revizyona gitmek yerine, kayıkçı kavgası gibi, yine iç hesaplaşmalarla dolu, koltuk mücadeleleriyle dolu bir süreci daha geride bıraktı.
Görünüşe göre, Kılıçdaroğlu biri yapay biri gerçekçi kümülatif ve realistik olarak baktığımızda aslında her ikisi de yapay olan kurultaylar zincirinden başarıyla çıktı. Bu öyle bir başarı ki, bu zafere uluslararası ilişkilerde ve yönetim bilimi literatüründeki tabirle "pirus zaferi" denilmektedir. Kaybeden tarafın kaybettiği gibi kazanan tarafın da pire kadar ancak bir avantaj elde ettiği bir zaferdir pirus zaferi.
Şimdiye kadar belki onlarca makale yazdık. CHP artık bakış açısını, skolastik örgüt yapısını, vizyonunu değiştirmelidir. Bu yönde köklü bir değişim olmadığı sürece CHP patinaj yapmaya devam edecektir. Bu günkü haliyle CHP sektör partisi haline gelmiştir. Yani tok satıcı misali, belli potansiyel bir oy oranına oturup onun üzerinden siyaset yapmakta. Ama CHP bilmiyor ki, üzerinde oturmakta olduğu kronik oy kitlesi kronoljik olarak her bir jenerasyonda yüzde on oranında erimektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana artık bir sonraki jenerasyonda CHP nin oyu tek rakamlı sayılara bile inebilecektir. Felaket tellalı gibi bunları ortaya koymuyorum. Ben sadece her zamanki gibi, fütürist bir yazar kimliğimle 2020-2025 yıllarındaki fotoğrafı okuyorum. Tabi şimdi diyeceklerdir, ohooo, hele o tarihleri bir görelim de kim öle kim kala… Doğru ya, Türkiye'de politika gelecek nesiller değil gelecek seçimler üzerine oturmakta. Bu kadar uzun erimli bir projeksiyon yapsa yapsa ishal yapar.
CHP ve Mustafa Sarıgül'ün bizzat kendisi el birliğiyle MUSTAFA SARIGÜL'ü harcamış ve bu konuda şahsımın ümitli olduğu son kişi de gerek kendisi gerekse yüce partisi tarafından kurban edilmiştir.
Güzel Yanlarını Görmeye Çalışırsak:
CHP Cumhuriyetimizin yadigarı bir partidir. CHP bütün partilerin anası bir partidir. CHP bütün partilerin duayenidir. CHP bu gün için liberal ve sosyal demokrat kitlenin can simididir. Hatta son zamanlarda levantenlerin tek umududur. CHP kim ne derse desin demokrasiyi bütüncül olarak işleten bir partidir. Ama ne gariptir ki, bütün süreç demokratik olarak işlerken, son noktada parti lideri şimdiye kadar hep FAŞİZAN ve ZORBA bir darbeyle demokratik süreçleri ve açılım ve atılımları, aykırı sesleri yerle bir etmektedir. Son GURULTAYLAR pardon KURULTAYLAR zincirinde Kılıçdaroğlu aynı hemleyi özellikle Mersin Milletvekili Gök ve ekip arkadaşlarına karşı yapmış ve Gök ve Ekibi refüze edilmiştir.
Teknik anlamda, gurultaylar son derece güzel hazırlanmıştı. Yağ yakıt ve enformasyon ikmali son derece başarılıydı. Hizmet kıtası tam teşekküllü çalıştı ve en azından sandalyelerin havada uçuşmadığı bir gurultayı geride bıraktık. TRT televizyonu da tarafsız bir kuruluş olduğundan dolayı gurultayı canlı olarak tam zamanlı olarak yayınladı.
CHP Den 28 Şubat'a Yönelirsek:
Sol veya demokratik sol iktidar, 28 Şubat sürecinde koalisyon hükumeti içinde olmasına rağmen, kamuoyu da dahil olmak üzere büyük bir kitleyi istediği noktaya kadar taşımıştı. Ne var ki, her yükselişin bir şımarma dönemi mutlaka olur ve o şımarıklık çöküşün ilk adımlarıdır. Bu da o dönem için, refah Partisi'nin ve AK Partinin kapatılması, Erdoğan'ın bir şiir yüzünden hapse atılması, bütün dünyaya maskara olduğumuz Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, (Abdullah Gül'ün seçilmemesi için yapılan zoraki hukuku dolanmalar) yine o dönemde derin devletin yaptığı faciaların ört bas edilemez hale gelmesi halkı fazlasıyla germiş ve halk ta teveccühünü çok doğal olarak MASUMDAN YANA KULLANARAK birinci, ikinci (yerel), ücüncü referandum ve dördüncü genel seçimlerle masumdan yana olan tavrını sürdürmüştür.
Aynı Nakarat Hep Aynı Aynı Olmasın!
Dün 28 Şubat sürecinde fazlasıyla şımaran sol ve demokratik sol kesim ve liderleri nasıl ki bu şımarıklıklarının cezasını KONTRERGENEKON darbesiyle ki bu halk darbesiyle bir diğer tabirle halk ihtilaliyle çekmişlerdir, bu gün için de aynı durum söz konusu olabilir. O halde lafımız iktidaradır ve aynı şekilde sürecin tersinden yürümekte olduğu KONTRERGENEKON psikozunu yönetenleredir.
Bu günkü süreçte, özellikle iktidar partisi akl-ı selimle hareket edip bir zamanlar mağdur oldukları hali unutmayıp karşı cephenin mağdur edilmemesi için dikkatli olmalıdır. Aksi takdirde, dün lehlerine olan mağdura yönelik hak koruması, yarın aleyhlerine dönebilir. Bu konuda gerek parti gerekse cemaat(ler) hassas olmalıdır. Bu konuyu bu kadar irdelemek bile yeterlidir zira özellikle iktidar partisinin milletvekili içeriği son derece sofistike ve aydın bir zümreden oluşmaktadır. Belki de Cumhuriyet döneminin en sofistike ve en eğitimli iktidar kadrosuna sahibiz. Araştırılması gereken bir konu. Bu nedenle iktidar bu cümlelerimden tafsilatlı olarak açılım yapacaktır. Yapmalıdır da. Yani bu satırlarım anlayanlar için çok şey ifade etmektedir.
Günümüzün aydın, geleceğimizin ümit dolu ve güçlü, dünyada da sözü geçen ulus olma dilek veya temennilerimizle. Esen kalın efendim.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, https://www.bilgievreni.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.org, https://www.gazetecanik.com, https://www.gercekgazete.web.tr, ile, Gazete Canik, Gerçek, vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: 28 Şubat, 28 şubat süreci, 28 şubat yıldönümü, ahmet fidan, chp kurultayı, chp kurultayı değerlendirmesi, chp kurultayları, Ergenekon süreci, kontrergenekon süreci, partilerin demokratikliği, sektör particiliği, siyasal değerlendirmeler, siyasal tarih, siyasi kritik, Toplum, yakın dönem siyaset, yirmisekiz şubat, yirmisekiz şubat kritiiği, yirmisekiz şubatın değerlendirmesi