"Kanunlar örümcek ağı gibidir, güçlüler onu deler geçer, güçsüzler takılı kalır"
Eşitlik veya hukuk veya adalet, hakikaten güçsüzlerin üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan sanal veya gerçek bir olgudur. Tıpkı her yıl / dönem, Genel Hukuk veya Hukukun Temel Kavramları derslerimde vurguladığım sözdeki gibi. "Kanunlar örümcek ağı gibidir, güçlüler onu deler geçer, güçsüzler takılı kalır". Bu sözü eskiden bir deyim veya atasözü olarak söylüyordum. Ancak bu sözün bir atasözü değil de 161-180 yıllarının (M.S. II. yüzyıl) Roma İmparatoru, aynı zamanda Stoacı bir filozof olan Marcus Aurelius'a ait olduğunu sonradan öğrendim.
Dünyadan;
Dünyaya baktığımızda, gerek diğer dünya ülkelerinin Birleşik devletlerin (ABD'nin) sorumsuzca saldırılarına ve sömürgesine ve zulmune ses çıkar(a)maması, gerekse dünyanın polisi veya gardiyanı olduğunu iddia eden Amerika'nın dünyanın özelde Amerika ve Avrupa'nın şımarık çocuğu İsrail'e ses çıkarmaması, İsrail'in yaptığı kötülüklerin hemen hemen her zaman cezalandırılmaması, yanına kar kalması bunun en güzel örneğidir. Türkiye hükumeti bu gün için İsrail'e posta koyması bu genel geçer evrensel gerçeği altüst etmiş gibi görülmektedir. Ancak ….gibi görülmektedir tabirini özellikle kullandım. Zira Türkiye'nin bu refleksinin kalıcı ol(a)mayacağını dünüşüyorum. Bu konuda hükumetin özelde Erdoğan'ın beni yanıltmasını can-ı gönülden temenni ediyorum. Ülkemin bu günkü siyasal tepkisini de ayakta alkışlıyorum.
Bu günkü Türkiye'nin tepkisi aslında uzun erimli bir tepkidir. Yani sadece ilişki dondurmakla İsail'den özellikle "Mavi Marmara" nedeniyle öç alınmakla kalmıyor aynı zamanda peeeKAKAnın baş destekçilerinden birisi olan ülke olan İsrail'in cezalandırılması ve bu ve bunun gibi zincirleme politik eylemlerle bir yandan da peeeKAKAnın siyasal ve küresel desteğinin kesilmesi sağlanmış olacaktır.
Türkiye'den;
Dünyanda var olan bu evrensel (ACI) gerçeklik sanki Türkiye'de yok mu. Aynen bu çifte standart, bir kısım devletler için uygulandığı gibi, Türkiye devleti de bir kısım (ayrıcalıklı) kurumlara, şirketlere, bireylere çifte standart yapmaktadır. Hatta bu çifte standart, dün değil devletlerin ilk ortaya çıkış tarihinden bu yana biteviye devam edegelmiştir.
Yıllarca bir dönem bir iktidar tarafından kollanan kurum, şirket veya zümreler, bir başka iktidar tarafından alaşağı edilmiş, HAK, HUKUK, ADALET, VİCDAN, EŞİTLİK paçavra gibi yerlere serilmiştir. Adına ister 28 şubat dönemi deyin, ister ERGENEKON SÜRECİ, ister DENİZ FENERİ davası deyin. Hukuk çıkarlara, menfaatlere vicdansızlığa alet edilmiştir.
Dün adli yıl açılış törenlerinde barolar birliği başkanının söylemeye çalıştığı şey de buydu zaten. Ne var ki dün o sözü söyleyen kişi ve kişiler çok daha önceki dönemlerde bizzat kendileri başka birileri veya başka zümreler veya başka kurumlar için çifte standartlar yapmaktaydı. Bu da ayrı bir gerçek. Yani kısaca bu konuda hiç bir iktidarın bir diğerinden daha fazla masumiyeti olduğunu ileri süremeyiz.
Toplumdan;
Aslında en başat çifte standart uygulayıcısı toplumun bizzatihi kendisidir. Devletler bile bir ülke içinde toplumun bir kısım kişi veya kurumlara karşı yaptığı çifte standart kadar çifte standart uygulayamamaktadır. Toplum, güçlü lehine güçsüze karşı, asker, polis lehine asker polis olmayana karşı, evli lehine bekar olana karşı, sabıkalı olmayan lehine (eski) sabıkalılara karşı, sağlamlar lehine özürlülere karşı, erkekler lehine bayanlara karşı, bekarlar lehine dullara karşı zevkle çifte standart uygulamaktadır. Toplumun vıcık vıcık çifte standardına karşı bireysel olarak zaten bayrak açmış mücadele içine girmişimdir yıllarca.
Aile(ler)den;
Dünyada var olan, ülke içinde var olan bu çifte standartlar sanki aile içinde yok mu? Bal gibi var ve en âlâsı ile var. Özellikle annelerin babaların erkek çocukları için kız çocuklarına yaptığı çifte standart, kız çocuğuna karşı geline yapılan çifte standart, oğula göre damada yapılan çifte standart, en küçük oğula karşı en küçük çocuğa yapılan çifte standart, eve para getiren için eve para getirmeyene yapılan çifte standart….
Bence genelden özele gidersek, kimse İsrail'in şımarıklığına karşı Avrupa'nın ve/veya Amerika'nın çifte standart uygulamasına bozulmasın.
Türkiye, Türk Toplumu Türk Ailesi ve dahi bütün insanlar önce kendine baksın, yani AYNAYA BAKSIN!
AYNAYA BAKSIN, AYNAYA BAKSIN, AYNAYA BAKSIN
AYNADAKİ EĞRİ BÜĞRÜ SİLÜETİNİ GÖRMEYE ÇALIŞSIN!
___________
Çifte standart, sahtekarlığın, samimiyetsizliğin türevleridir. Dün "sanal gerçeklik" filminden hatırladığımız olgular, bu gün veya çok yakın gelecekte teknolojik imkanlarla gerçek olacaktır. Yani siz bilgisayar teknolojisiyle yüzünüzü istediğiniz şekle veya kişinin yüzüne adapte edebileceksiniz. Yani artık insanlar yüzlerini de teknoloji yardımıyla sanal olarak değiştirebilecek. Bu tür gelişmeler de sahtekarların, samimiyetsizlerin dolandırıcıların sabırsızlıkla beklediği gelişmelerdir. Yarası olan gocunsun anacığım.
Not: Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.bilgievreni.com, www.gazetecanik.com, www.kamudanhaber.com, www.siyasalforum.net, www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıtbası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: Dünya, evrensellik, Hukuk, insan, kanun, küresel hukuk, Psikoloji, Siyaset, sosyoloji, Toplum, toplum bilim