Önceki yazımızda parmakucu toplumundan bahsetmiştik ama bu topluma nasıl gelindiğinden bahsetmemiştik. İster big bang diyelim ister yaratılış gerçeği diyelim ister teolojik ister materyalist bakışla bakalım insanoğlu’nun dünyaya ilk gelişinden buyana sürekli olarak bilgi ve bilim gelişme sürecini korumuştur. Tarih öncesi çağlardan ilk çağa kadar dünya üzerindeki devasa yapılar gizemini korurken bu yapıların normal şartlarda o zamanın insan aklıyla ortaya konulması ilk insanların bilgisiz veya evrimleşmiş yaratıklar olduğunu en başta çürütmektedir. Gerek Piramitler, gerek yer altı şehirleri, gerekse Babil’in asma bahçeleri vb. olağanüstü yapılar ilk insanların da güçlü bilgiyle donatıldığını göstermektedir. Bu bilgi yine insana yaratıcı taarfından verilmiş “AKIL” ögesi kullanılarak sürekli geliştirilip güçlendirilmiştir.
İnsanoğlunun ilk hesap makinesini abaküsler olarak nitelendirebiliriz. Aynı zamanda bu abaküsleri bilgiyi sayma makinesi olarak ta nitelendirebiliriz. [b]Abaküse benzeyen ilk araçlar bundan 3,000 sene önce kullanılmıştır[/b]. Otomatik hareketlerden yararlanan ilk toplama makinesini Blaise Pascal geliştirmiştir. Pascal bu makineyi tasarlarken, bir tarafa doğru döndürülen dişli çarkların hareketinden faydalanmıştır. Daha sonra Leibniz aynı prensiple çarpma işlemi de yapabilen bir makine daha geliştirmiştir.
Hesaplamada elektronik sistemin öncüsü İngiliz bilim adamı Charles Babbage’dir. Babbage’nin Analitik Motor adını verdiği cihaz, belli bir programlama içinde hesapları otomatik olarak yapabilmekteydi.
Gerçek anlamda bilgisayarlar, 1941 yılında Berlin’de Kondrad Zuse tarafından geliştirilmiştir. Onun yaptığı bilgisayar, elektron lambalarından oluşuyordu ve aynı yıllarda Busines Machines Corporation adlı firmanın yaptığı otomatik bilgisayardan çok daha hızlı çalışıyordu.
[b]1946′da, Amerikalı J. Presper Erchert ve John W. Mauchly, yüksek işlem hızına sahip tam elektronik ilk sayısal bilgisayarı geliştirdiler. 17,500 civarında elektron tüpü, 1,500 röle, 70,000 direnç ve 10,000 kondansatörden oluşmuş 30 ton ağırlığındaki bu dev makina, on haneli 5,000 sayıyı bir saniye içinde toplayabiliyordu.[/b]
Sonraki yıllarda inanılmaz bir süratle geliştirilen bilgisayarlar, bilgiyi çabuk ve doğru bir şekilde işleme ve saklama özellikleri nedeniyle, kısa sürede günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiler. Bilgi üretimi ve dolaşımı hızlandı. Bu gelişmeler sayesinde, bir toplumun bütün bireylerinin bilgiye kolayca ulaşmaları ve onu tüketmeleri mümkün oldu.
Bilgi toplumunun oluşumunu hızlandıran bu gelişmelerin yanısıra, basımevlerinden uzay gemilerine kadar hemen bütün makina ve araçların kontrolünü de bilgisayarlar üstlenmeye başladı. Böylece insanlar uzun süre alan ve oldukça karmaşık olan yorucu ve bıktırıcı işlerden kurtuldular.
Sanayi döneminde mekanizasyonla insanlar kol gücünün yerini almak için makine kullanırken, bilgi toplumunda ise makineleri kullanmak için makineleri kullanmaktadırlar. Artık makineleri kullanmak için bir makine kullanılmakta. Bu makineye de [b]BİLGİYİ SAYMA MAKİNESİ (BİLGİSAYAR)[/b] denmektedir. Bu makineler geliştikçe çipler ve mikroişlemciler de akıl almaz hızda gelişmeye ve güçlenmeye devam etmektedir. Bu çiplerin organik yapıyla bütünleşmesiyle cybersapience insan ırkı ortaya çıkacağından bahsetmekteyiz. Bu toplumsal kesiti ilerleyen yazımızda ele alalım.
Mutlu yarınlar temennisiyle, esen kalın.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
(Bu yazı toplamda 14, bugün ise 0 kez okunmuş./backup)
Etiketler: fütüroloji, insan, Kültür ve Sanat, teknoloji, Toplum