“Her arz kendi talebini yaratır” ilkesi, iktisat biliminde temel bir ilkedir. İktisat biliminin a politik, a historik, a moral, ilkelerini de göz önüne alırsak bu bakış açısıyla olayı daha iyi değerlendiririz. Bundan 10 yıl önce, bilgisayar kıraathanelerinin ve seyirhanelerinin her mahalleye gireceğini, en küçük kasabaların bile ana caddelerinde Telsim Shop, veya Türkcel Plazaların boy göstereceği kiminaklına gelebilirdi ki.

Büyüklerimizden artık sıkılarak dinlediğim “bir alet varmış ki, çok uzaktaki insanların sesleri veya görüntülerini onunla izleyebilecekmişiz” türündeki biyografik serzenişin bu boyutlara geleceğini kimse tam olarak kestirememiştir. Aynı şekilde, yarın da şehir içlerinde trafik sıkışıklığının kalmayacağı, şehir içi havayolu trafiğinin ve küçük çaplı kule hava meydanlarının kurulacağı, hava yolunu kullanan bireysel ulaşım araçlarının kendine özgü trafik kurallarının olacağını, hatta hatta, insanların ve eşyaların ulusal ve uluslararası ışınlanmasından doğan anlaşmazlıklara ilişkin özel mahkemeler kurulacağını kimse kestiremez.

İnsanoğlu Allah’ın kendine verdiği en kıymetli nimet olan aklını giderek daha etkin bir şekilde kullanmakta ve bundan dolayı teknolojideki ilerlemenin sonu her geçen gün giderek daha gizemli hale gelmektedir.

Bilgisayar devrelerinin, atomun, insanın ve hatta Kur’anın özü ve özeti olan noktanın esrarı ve anlamı derinleşmeye devam etmektedir.

Bütün bu gelişmelerin yanında bizim insanımız, Macig Bax (Sihirli Kutu, yani televizyon) ve İnternet kıraathanelerinde seyirci figüranlığını uzmanlaştırmaya tüm gayreti, inadı, gafleti ve saflığıyla devam etmektedir. Çalışanlar işten döndükten sonra evinde yemek, televizyon ve uykudan başka bir aktivitede bulunmamaktadırlar. Dışardan fevkalade gelişmeler olarak görülen internet kıraathanelerinde gençlerimiz kompitürlerde (erotik) film izlemek, oyun oynamak, sevgilisiyle veya yeni yetme asıntısıyla chat yapmak dışında halihazırda başkaca bir şey yapmamaktadır.

Orta yaşlı insancıklarımız, kibrit kutusu evlerinde PTT üçgeninin esiri olmuş, hayvansal güdülerin tatmininden sonra Pijama, Terlik ve Televizyon mefhumlarından başka zenginleştirilmiş potasyum gübresi katamamaktadırlar hayatlarına. Burada karikatürize edilen insancıklarımız, özellikle büyük şehirlerde zaten fazlaca bir alternatiflerinin kalmadığını düşünmektedirler.

Egemen medyanın ali tensiplerince kamuoyuna sunulan kişi ve konuların bir zihniyet afyonunun uzantıları olduğu, zaten yarı uyutulmuş insancıklarımıza sahil çerezi gibi gelmekte, hatta pamuk prensese sunulan zehirli elmadan daha cazip görünmektedir. Bu sanal ve seyirsel atmosferde bilinçli insanların yaptığı ozon deliği dev ekonomik güçlerin aksi müdahalesiyle ölü doğmaktadır.

Digital toplum ya da parmakucu toplumu, ya da ekran toplumu, karşısında bulunan en büyük bilgi silahını adeta görememekte, tam anlamıyla Pazar, pazarlama ve müşteri mantığından öte, geri bırakılmış bu insancıklar üretim unsuru olarak görülmemektedir. En değerli kaynaklarımızın hoyratça kullanıldığı güzel Türkiye’mizde, konuşan, bozuk düzene aykırı düşen beyinler derhal bir gece müdahalesiyle susturulmaktadır. Ama yine de ümit varız. Güzel Türkiye’mizdeki insancıkların, figüran ya da seyirci imajını kırıp bilgi üreten güçlü bireyler olacağı günleri bekliyoruz.

Paylaş

Etiketler: , , , , ,