Geçen yazımızda, kaderin alın yazısı olup olmadığını din biliminde kelam ve akaid literatürü kapsamında birkaç noktadan ele almıştık. İnsan fiilinin (işlem ve eyleminin) bizzat insan iradesi (istenci) ile olup olmadığının dinsel boyutu olduğu gibi, bunun fiziksel veya daha özelde tıbbi boyutu da bulunmaktadır. Yalnız insan iradesinin fiziksel kaynaklı olması bahsiyle bunun bile dinsel açıdan açıklanıp iradenin yaratılması olarak değerlendirilmesi mümkündür. Bu neticede kişilerin kişisel tercihi veya inanç boyutuyla ilgili bir olaydır.
Ancak ortada bir gerçek vardır ki, insan psikolojisinin kimyası veya haritası diyebileceğimiz DNA diziliminin insan karakteri üzerindeki kalıcı ve doğrudan etkisini ele aldığımızda, buradaki cüz’i iradeyi külliye dönüştürmemiz gerekmektedir. Hatta DNA kodları açısından olaya bakarsak, belki biraz iddialı olacak ama, mu’tezileci bir bakışla olayı açıklamamız gerekecektir. Çünkü bazı DNA kodları o kadar dominant veya güçlüdür ki, neredeyse o bireyin hangi durumlarda nasıl davranacağı hemen hemen ortaya konulabilir.
Bu gün için bu bakış açısında olmamız veya bu günün şartlarında bu sonuçlar çıkarmamız doğaldır. Ne var ki, 2020-2030 yıllarında bu açıklamamızı çok büyük ölçüde revize etmemiz gerekmektedir. Çünkü DNA kodlarına yapay yollarla müdahale edilebilmesi hatta organik çiplerle doğrudan değiştirilmesi gerçeği bizi din temelli bakış açısında mu’tezileci ekole doğru götürecektir.
DNA kıvrımlarının slikon karışımlı nanoteknolojik bileşimiyle birlikte kader kavramı, cybersapience toplumunda “tanrı” veya yaratıcı kavramını görmemizi gerektirmektedir. Tanrı veya yaratıcı kavramına daha önce değinmiştik. O bilgilerimizin üzerine diyeceğimiz, çok yakın gelecekte, insanoğlu mikrokozmozunda kendi çapında çok az bilinmeyenli bir denklem haline gelecektir. Kendi mikrokozmozunda bir denklemden bahsettim. Zira insanoğlunun toplam olarak bildikleri evren boyutunda düşündüğümüzde ancak topluiğnenin başı büyüklüğündedir.
Bu bilgilere insan ırkının evrende var olduğu günden buyana “ezeli örtük bilgi” açısından baktığımızda bu sözümün ne kadar geçerli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu gün için çok çok fazla bilinmezli olan dünya ve insanoğlu çok yakın gelecekte daha az bilinmez hale gelecektir, bu da kader kavramının biraz daha kolay anlaşılmasına hatta yer yer yönlendirilmesine neden olacaktır. Şu unutulmamalıdır ki, bu yönlendirme bile yine yüce yaratıcının bilgisi dahilinde olaylardır.
Not: Şehitlerimizi dua, saygı ve rahmetle anıyoruz.
Daha çok düşünme dileğiyle.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: Felsefe, fütüroloji, genetik, tasavvuf, teknoloji