Bu başlık ta neymiş, yazarımız yine neyi neresinden tutmaya çalışmış acaba demelerinizi duyuyorum sanki. Bu merak duygularınızı fazla örselemeden konuya girelim.
“Doly topluluğu” benim onyıllarca dile getirdiğim yazılarıma konu ettiğim “uydum kalabalığa” mantalitesiyle hareket eden sürü halindeki insanları kasdetmek için kullandığım bir tabirdir. Teknopark hayranlarını açıklamadan önce bilmeyenler için “teknopark” kavramını tanımlayalım kısaca.
Teknoparklar, büyüklüğüne, işlevine, yapısına, bulunduğu ülkeye bağlı olarak farklı isimlerle anılmaktadır. Bilim parkı, araştırma parkı, endüstri parkı, teknokent, teknopolis kullanılan isimlerden bazılarıdır.
Teknoparklar, kurulduğu yöre, bölge ve genel olarak ülkedeki bilgiye dayalı kurumlarının ve işletmelerinin teknoloji alanındaki rekabet edebilirliğini ve yenilikçi niteliğini geliştirmek amacıyla; bilgi ve teknolojinin üniversiteler, araştırma merkezleri, şirketler ve pazarlar arasında dolaşmasını teşvik eden ve kolaylaştıran, innovasyona (buluşçuluğa) dayalı şirketlerin kurulmasını ve gelişimini destekleyen, paydaşlarına ARGE çalışmalarında kullanılacak yüksek nitelikli ofis alanları ve destek hizmetler sunan, profesyonel anlayışla yönetilen örgüt veya örgüt gruplarıdır.
50 li yıllarda ABD’de kurulan Silikon Vadisi ile ortaya çıkan teknoparklar, dünyada üniversite sanayi işbirliğini sağlama konusundaki en başarılı model olarak öne çıkmıştır. Günümüzde, bir çok sanayileşmiş ülke, teknoparkları teknolojik ve ekonomik gelişmenin en önemli aracı olarak görmektedir.
Teknoparklarda ARGE faaliyeti yürüten kuruluşlar; sanayi ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren kuruşlarının ARGE birimleri olabileceği gibi bu kuruluşların kurduğu bağımsız ARGE şirketleri, bilgi tabanlı şirketler, akademisyenlerin kurduğu ARGE şirketleri, genç girişimciler tarafından kurulmuş bilgiye dayalı çalışmaya odaklanmış ARGE şirketleri olabilmektedir.
Bugün dünyadaki teknoparkların sayısı 1000’i geçmiştir. Türkiye’de, Mecidiyeköy Levent bir ölçüde Beylikdüzü havzası teknopark alanları (adayı) olarak görülebilir.
Teknoparkları biraz ayrıntıya girdikten sonra başlığımızla ilgisini açıklayacak olursak, başta belirttiğim doly psikolojisi bu alanlarda çalışmak için elinden gelen gayreti göstermektedirler. Öyle ki adı üzerinde teknoloji yoğun hizmet sektörü olan bu havzalarda çalışanlar belli konularda tam ve olağanüstü bilgiye sahipken alanları dışında tam anlamıyla karanlıklar içindedirler. Bütün bunlara ilave olarak bu tür havzalarda tekno kentlerde çalışanların tıpkı bundan 30 sene sonra yaygın olarak görülecek cybersapience insan topluluğundaki gibi içi boşaltılmış elbiseler olduklarını görürüz. Sosyal hayatın neredeyse hiç olmayacak şekilde tekdüzeleştiği, işin tanrısallaştırıldığı, “stres” ve “yoğunluk” kavramlarının en popüler söylemler olduğu ve bütün bu davranış şablonunun hayranlıkla ve zevkle giyildiği bir piskozdur bu teknopark hayranlığı.
Her yıl üniversitelerimizden mezun olan onbinlerce genç bu tekno kentlerde iş bulmak için büyük çaba sarf ederlerken, büyük bir bütünün parçası olmayı bireysel olarak müteşebbis olma riskine göre tercih etmekteler. Tabi bu en kolay tercih olmakta. Çünkü bu tür istihdam depoları hem risksiz hem de yüksek gelir vaad etmektedir. Burada bizim hayıflandığımız ve irdelemeye devam edeceğimiz esas konu, bu havzalardaki çalışan insanların sosyal davranışlarındaki tekdüzelik veya yapaylıktır. Bu kitlenin koşaradımlarla cybersapience insan topluluğuna gittiklerini şimdiden söyleyebiliriz.
Esenlik Dileklerimle.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.