1990 Öncesi ve 1990 Sonrası Türk Siyasal Hayatındaki Sinikler, Stoacılar, Entellektüeller, Dantellektüeller, Saklambaç Oyunları ve (A)sosyal demokratik Şizofreni

Tarihsel dönüm noktasını doğru mu ayırdım yanlış mı ayırdım o kadar da emin değilim. Ama temelde toplumsal / kentsel dönüşüm alanlarının fay hattının kabaca çizilmiş bir zamanlamasıdır bu 1990 lı yıllar.

1990 lı yıllar muhafazakar kesimin entellektüalitesinin gerilme şişme patlama arifesi yıllarıydı. Öyle ki, bu patlama 1994 yılında Refah Partisi’nin (yerel) iktidara geldiği yıllardı. En büyük çatlak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı sayın Sözen’in safahati, sabık İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel’in safahat içindeki sefaleti ve çöp dağlarının halk kitlelerini patlatırken pusuda sinmiş olan öteden beri kendini şarj etmekte olan (sinik) muhafazakar entelijensiyanın siyaseten siperlerinden çıkıp alanlarda aksiyon üretmesiyle başlamıştı.

Halkın şu ya da bu şekilde önce yerel seçimlerde sonra genel seçimlerde verdiği oyların üzerine kurulan, kendini ideal tip yönetime kurgulamış entelijensiyanın danışmanlığında ‘o zaman için’ Allah’tan korkan siyasetçileri, planlanan kurgulanan türde EN CİCİ EN İDEAL YÖNETİM MODELLERİ ortaya koymaya başlamıştı. Tabi bu ERDEMLİ HİZMET ETME SÜRECİ zaman ilerledikçe “orta stoacılar” da da olduğu gibi tefessüh (bozulma) sürecine girecektir. Bu halleriyle dünün sinikleri bu günlerin ‘orta stoacı’ larına dönüşeceklerdi.

Bu bahiste, “sinikler” ile “stoacılar”ı vurgulamakta olduğumuz tema içinde biraz açmak gerekecektir. Sinik, (kinik) okul, Sokratesçi okullardan biri kabul edilir. Siniklik, Sokratesin öğrencisi olan Anthisthenes tarafından ortaya atılan bir okuldur (ekoldür.) Buna göre, öğretide, mutluluğa ancak ERDEMLE ulaşılacağını, ve bu erdemin de dünyevi hazları yadsımakla mümkün olabileceğini (mülkiyet, aile, din v.b. değer ve yargıları redderek) ulaşılabileceği belirtilir. Diogenes daha sonra bu öğretiyi yaygınlaştırarak eyleme dönüştürmüştür ve gerçek erdeme ancak bu şekilde ulaşılacağını savunmuştur.

Söylentiye göre Diagones yaşamını bir fıçının içinde devam ettirmeye vardırarak, toplumsal gereksinmelerden kendisini tamamen yalıtmaya yönelmiştir. Bu doğasal yaşayışın temelleri, insani değerlerin doğaya aykırı olduğunu öne süren stoacılık tarafından beslenmiştir. Bu haliyle yazı başlığımızda dile getirdiğimiz sinikler ile stoacıların aslında aynı kaynaktan beslendiği, özde yatay ve dikey adalet anlayışıyla idealize edilen (İslam’daki) hakça yaşam, Marksizmdeki komünal yaşam iç içe geçmiş merdivenin basamaklarıydı.

Kıbrıslı Zenon’un öncülüğünü yaptığı Helenistik düşün sistemi olan Stoacılar, ise, dünya ile yani doğa ile barışık yaşamayı, genelde de dünya vatandaşlığını ön planda tutarlardı. Stoacılar ile, bizim bildiğimiz malum Sosyal Demokratlar, benzeri bir psiko-sosyal ruh ve yaşam kalıbının oyuncusu olmuşlardır yıllarca. Hatta geçenlerde bununla ilgili (16 Ekim 2010 tarihinde www.bilgiagi.net te) “Sosyal Demokratlar Niçin Farm Ville Oynarlar” başlığı ile bir makale kaleme almıştım. Onların içindeki doğayla özdeş ama bir o kadar da kozasal yaşamlarını Facebook taki sanal tarlalarda sürdürdüklerini ironik bir dile ifade etmiştim.

1990 öncesi bürokrasinin, devlet yönetiminin en seçkin yerlerine yerleşmiş, yer yer çöreklenmiş, yer yer yapışmış yer yer buraları parsellemiş sosyal demokrat zihniyetler, 90 sonrası her yıl tedrici olarak ellerinden iktidar gücünün alınmasıyla yer yer agresif, yer yer darbe yamakçılığıyla gereken legal veya illegal bütün yollara tevessül etmekten geri durmamışlar. Ki bunlardan birisi de (iddia olunan) “ergenekon” sürecidir.

Ne gariptir ki, her iki okulun birbirinin mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) olduğu gibi, her iki cephe hem 90 öncesi hem 90 sonrası aynı süreçleri farklı zaman ve mekanlarda yaşamışlardı. Bu süreç, bir zaman meydanlarda gerillacılık oynamayı, bir zaman kontrgerillaya dönüşmeyi bir zaman da iktidarın öldürürken gülümsemesini gerektirmiştir. Ne gariptir ki, her iki cephe de eşitlik ilkesinden yola çıkarken, yolculuğu seçkinci eşit olmayanların eşit kalmaması (sözde) idealiyle tamamlamışlardır.

SONUÇ:

2010 yılı itibarıyla dünün sinikleri (kinikleri) semirmiş sinme eylemini sona erdirmiş ve aksiyon üretmeye devam etmekteler. Yine dünün stoacıları ise, bu gün Farm Ville nin sanal tarlaları arasında Stoanın süslenmiş direklerini, sütunlarını sanal bahçede tecimsel (ticari) meta olarak kullanmaya başlamışlardır. 1990 öncesi aksiyoner stoacılar 1990 sonrası tedrici olarak iktidardan çekilirken 2005 li yıllardan itibaren sinik (saklanmış) bir stoacı durumuna gelmişlerdir.

2010 yılının sinmiş Stoacıları ile dünün siperlerinde şarj olmuş sinikler, bu günün aksiyoner lejyonerleri olmuş durumda. Toplumun bu iki kesimi başta başörtüsü olmak üzere ve yarınlarda çok daha temel can alıcı konularda şartları eşit olmayan oyun içinde aksiyoner ve reaksiyoner savaşımını sürdüreceklerdir.

Dünün entellektüelleri bu günün çeşme başı icraacıları olurken, dünün seçkinci dantellektüelleri bu günün saklambaç oyunundaki gizlenenleri haline gelmiştir. Bu oyundaki “EFE” ise, 2050 ila 2100 yılları arasında başta “ebe” olmak üzere kime ne rolü biçecek ve bu süreçte toplumsal yapı devingenliğini sulh ve sukun içinde mi, yalama ve yalpalama ile mi sürdürecek bunu zaman gösterecektir.

Biz bu süreçte saklambaç oynarken, oyunculuktan EFE  olmaya terfi edebilecek miyiz, yoksa körebe oyununda Ebe olurken sobelenecek miyiz, sobeleyecek miyiz, bu da ayrı bir konu.

Ülkemiz için, toplumumuz için, insanlık için hayır ve esenlik dileklerimizle.

Not:

Bu yazı, https://www.bilgiagi.nethttps://www.bilgievreni.com, https://www.gazetecanik.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.nethttps://www.ahmetfidan.com ile, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Paylaş

Etiketler: , , , , , , , , , , ,