Bu başlığı herkesin tam olarak anlamasını asla beklemiyorum. Bu başlığı ancak ve ancak, kendi ülkesi dışında on farklı ülkeye gitmiş ve gittiği ülkelerde en az bir hafta geçirmiş kişiler algılayabilir. Ülke sınırlarının dışına hiçbir zaman çıkmamış kişilerin bilgi ve görgüsü, yaşı ve mesleği ne olursa olsun dünya insanı olma psikolojisini algılayamaz. Dünya insanı olmak psikolojik bir statüdür. Bir üst kimliktir. İnanılmaz derecede mutluluk veren bir tecrübedir. Beş raflı bir kütüphane dolusu kitabı okumaktan çok daha büyük bilgi ve tecrübe verir insana. Sevgili okurlarım, çevrenizde bu tür kişilerden birini tanıyorsanız onlarla daha yakından görüşüp tanışmanızı öneririm. Bu kişilerde göreceğiniz en belirgin özellik, hoşgörülü, hazımlı, çevrelerinde gördükleri eksiklik ve aksaklıklara karşı olabildiğince çözüm üretici olmalarıdır.
Dünya üzerinde gelmiş geçmiş medeniyetleri düşündüğümüzde öyle çok ta fazla çeşit olmadığını görürüz aslında. En fazla yirmi otuz medeniyet ancak gelmiş geçmiştir. Bu günkü ülkelerin her biri bu büyük medeniyetlerin bozulmuş veya bozulmamış türevleri veya uzantılarıdır. Örneğin Anglosakson medeniyeti, bütün Birleşik Krallık ve sömürge devletlerinde görülür. Birleşik Krallıktan türemiş Birleşik devletler Güney ve Kuzey Amerika kültürleriyle entegre olmasına rağmen yine de Anglosakson medeniyetinden çok ta fazla bir farklılaşma gösterememişlerdir.
Aynı şekilde Arap medeniyeti, Ortadoğu ve Afrika’nın bütün bir coğrafyasında görülür.
İran veya Pers Medeniyeti hep yerinde kalmış fakat asırlar öncesinden günümüze etkileri hiç eksilmeden devam etmektedir.
Roma Uygarlığı ile Helen Uygarlığı, birbirinin içinden süregelmiş ve halen Batı ve Orta Avrupa’nın içlerinde olduğu gibi sınırlı sayıda sömürge ülkesinde devam etmektedir.
Hint uygarlığı ise, başlı başına prototiptir. Tam anlamıyla oryantalizm kavramının ortalarında yer alır. Uzakdoğu kültürü olarak Çin ve Japon uygarlıkları farklı gibi görülse de aslında bu iki büyük hatta dev ülkenin uygarlıklarının birkaç asır yukarıya çıktığımızda birleştiğini görürüz.
Güney Amerikadaki Brezilya ve Arjantin’in benzer medeniyet ögelerini içerdiklerini görürken, Orta ve Kuzey Doğu Avrupa’nın İskandinav ülkelerinin kültürlerinde de bir birliktelik görmekteyiz. Kuzey kutbuna yakın Eskimolar ise her zaman ayrıt edici özelikleri bulunur. Bunun yanında yine uzak doğu hatta güney kutbu ülkelerinin en belirgin ögeleri arasında belirteceğimiz Avusturalya ülkeleri ve Arjantin’in sürdürdüğü medeniyet Aborijinlerle birlikte ayrı bir renktir.
Bunların dışında dünyanın dört bir yanına yayılmış genel karakterlerini hepimizin çok yakından bildiği Türkler ve Türk uygarlığı gelir ki bu konuda ayrıntıya girme gereği görmüyorum. Gördüğümüz gibi çok fazlaca bir çeşitlilik yok aslında. Bu ülkelerin en az beşine gitmiş bulunmanız dünya insanı olmanız için yeterlidir. Sevgilerimle.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: devlet, Dünya, insan, Kültür ve Sanat, medeniyet, Toplum