Belki de doğada kendine özgü canlılardan en nadide olanıdır nilüferler.
O nadide varlığıyla biz insanlara yüzlerce ders vermekte, / Duruşuyla, oluşuyla, hem her şeyiyle nilüferler.
Bir gizem, bir hayranlık, bin bir endamla mündemiç o nazenin varlık, / Doğuşundan ölümüne gerçek bir okul, tutkulu bir ekoldür insanlara nilüferler.
İnsanoğlu ölümlü, insanoğlu aciz, insanoğlu bîkes, nâtuvân…
Nilüfer de aciz, hassas ve nâtuvân, acizliğinden nâlân…
Nilüferlerin böylesi insansı halleri DERS alanlar için güçlü bir hayat iksiri aslında.
O erdemin çiçeği, o mütevazılığın çiçeği, o gizemin çiçeği.
(A.Fidan)
Latince lotus olarak adlandırılan ve genellikle durguna yakın yavaş akan ırmak kenarlarında veya longozlarda yetişen Nilüfer çiçeklerinin kökleri sudaki metrelerce derinliğe rağmen suyun dibindeki toprağa saplanır. Öyle ki, Devamını Okuyun
Etiketler: bitki, botanik, çevre, doğa, doğal yolculuk, ışık, longoz, longozlar, lotus, lotusgiller, nilüfer, nilüfer çiçeği, su, tılsım
Devletlerin, Kurumların ve İstisnasız Her Bireyin Yaşamlarında (İçinde) Elektrik/Elektroniğin Olmadığı Bir "b" Planı Olmalıdır!
Tarihin Sonu, Kime Göre ve Hangi Ölçüye Göre
Dünyada çoğu şey olduğu gibi "tarih" kavramı da görecelidir. Evrenin yaradılışından bu güne geçen zamanı dilimleme tarzı ve/veya yöntemikültürden kültüre, medeniyetten medeniyete farklılık gösterir. Herkes tarafından kabul edilen tarih, bu gün için miladi takvim olsa bile,miladi takvim duygudan ya da fizikoşimik olaylardan bîhaberdir. Maya takvimi, olayları ve zaman dilimlerini fizik ve fizik ötesi olaylarla birlikte değerlendirir. Bu anlamda maya takvimi duygusal, diğer bir tabirle mutasavvıf bir Devamını Okuyun
Etiketler: astroloji, astronomi, doğa, doğal afet, doğallık, doğanın ruhu, Dünya, enerji, evren, evrenin sonu, evrenin varlığı, evrenin yaradılışı, evrensel sezi, Felsefe, fütüroloji, güneş, güneş enerjisi, ilkel dünya, ilkellik, kozmoloji, maya, maya kültürü, maya takvimi, mayalar, pozitif enerji, Psikoloji, takvim, tarihin sonu, taş devri, tesadüfler, tevafuklar, Toplum
Kasım 20th, 2011 | in
Beslenme & Gıda,
Bilim & Teknoloji,
Çevre & Doğa,
Gezi ve Turizm,
Hikayeler,
Hukuk,
Kent/Şehir,
Kültür ve Sanat,
magazin,
Pazar Yazıları,
Psikoloji,
Sağlık,
Siyaset/Politika,
Tarih,
Toplum,
Yaşam |
1 yorum
Çiğdem der ki, ben elâyım/âlâyım, bendan âlâ çiçek var mı?
Çiğdem Çiçeği derler onun adına,
Kaneviçe dokur iğne yapraklarıyla,
Karın beyaz tenine bezediği morötesi tonlarıyla
Çiçeklerindeki oku nevbahara saplaya saplaya
Kışı yaza taşımanın yazı kışa taşımanın çilesin çeker gergef olur sarp yamaçlarda… (A. Fidan)
* * * * *
Zorlu kış mevsimi henüz pılını pırtısını toplamadan çiğdem filizlenmeye başlar topraktan. Gün yüzüne çıkmak için karın tamamen kalkmasını bile beklemez. Kardelene nazire yaparcasına beyaz karlar Devamını Okuyun
Etiketler: ahmet fidan, botanik, çiğdem, çiğdem çiçeği, çile, doğa, gıda, kış bahar, meşakkat, mutfak, nevbahar, pazar yazısı, Yaşam, yemek
Soylularla patatesler arasındaki tek ortak nokta, her ikisinin de değerli taraflarının toprak altında olmasıdır.
Kök, her şeyin temeli anlamına gelir bilirsiniz.
Sebzelerin, bitkilerin en faydalı kısımlarıdır. Patatesinden soğanına, yerelmasından sahlepine, ginsenginden turpve havucuna…
Atatürk "İstikbal göklerdedir" demiş ama, ben buna ilave yapmak istiyorum. "İstikbal köklerdedir" Hem de her zaman.
Kök topraktadır. Toprak güçtür, hakimiyettir, berekettir, kutsallıktır, zenginleştirici katalizördür. Matematikte bile kök, sayıların kategorik özetidir. Devamını Okuyun
Etiketler: alternatif tıp, beslenme, diyet, doğa, doğal bitkiler, doğal tedavi, gastroloji, hayat, pazar yazısı, Sağlık, şifalı bitki, Yaşam, zakkum, zıkkım
Önce Siz Dalga Geçersiniz Hayatla, Sonra Hayat Dalgasını Geçer Bütün Bir Hışmıyla…
Ekranlarından izlemek gibi değil hayatın bir dalgayla gelip bir dalgayla gitmesi veya gidememesi veya geri gel(e)memesi…
Önce, canınızın yongası olmuş malınızın ve sevdiklerinizin göz göre göre yok olmasının Devamını Okuyun
Etiketler: doğa, doğal afetler, Yaşam
Yitik Şehrin Koca Çınarının Düşen Son Yaprağı
Muhallebi çocukları, plastik, poşet ve plazma ekran devrinin bebeleri okumasın bu yazıyı!
Gün olur devran döner derler çoğu zaman. Gün olur olmasına da devranın dönmesi ne gizemdir bilir misiniz.
Dikine dikine muntazaman yerleştirilmiş, kara kıyamete meydan okumuş, güneşin yakıcı sıcaklığında kavrulmuş hayli kararmış ve de aşağı doğru uçlarından yıllara meydan okudukça dökülmeye mecbur kalmış cumbalarıyla vakur, duvarlarında incir bitmiş ahşap konakları görürsünüz bazen yürürken yitik şehrin en gözde avuç içi meydanlarından dap daracık ara sokaklara girdiğinizde. Cümleler kurarsınız, tıpkı bu yazının bir önceki cümlesi gibi, uzun uzadıya beyninizde devirler devranlar dönderirsiniz. Hoş beyninizde dönderdiğiniz devranların döngüsü, varsaydığınız uçuk kahve anıların derinliği sizin yaşınızla orantılıdır ya. Zaten bu pazar yazısısını öyle yeni yetmeler, muhallebi çocukları, palazma, plastik poşet devrinin insanları okumaz, okusa da hiç bir zevk almaz. Devamını Okuyun
Etiketler: doğa, günce, hayat, insan, nostalji, Tarih, Yaşam