Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

 

 

Şeytan Kulağına Domdom Kurşunu!

Domdom kurşununu şeytan kulağına uçurmadan evvel domdom kurşununu izah etmek gerek.

Aşık Mahsuni Şerif yalın diliyle bu kurşun üzerine döktürmüş dizelerini. Tatlısesin yanık ve güçlü sesi her ne kadar kıvrak ve hareketli bir ritim katsa da, Aşık Mahsuni Şerif’e bu dizeleri yazdıran 12 Eylül Siyasal gelişmeleri ve Askeri darbesidir. Bu gün konuyu siyasate sokmadan burada siyasetten hızlı bir çıkış yaparak şu bizim domdom kurşununa dönelim.

Domdom kurşunu öyle herkesin tiye aldığı salakça veya şamalakça bir kurşun değildir aslında. Anlı şanlı domuz kurşunudur. Fişeğin içinde büyük bilye büyüklüğünde çelik küreler olduğu için domdom kurşunu denilmiştir. Fişeğin içine böylesi büyük bilyeler Devamını Okuyun

Etiketler: ,

Şubat 4th, 2010 | in Felsefe, Toplum | 1 yorum

Derinlerin Avcısı Neyin Peşinde?

Bilimsel olsun ya da olmasın bütün araştırmaların altında Ne/kim, niçin, nasıl, nerede, ne zaman sorularından biri veya birkaçı veya hepsi mutlaka bulunur. En basit ifadesi ile, merak duygusundan kaynaklanan bütün araştırmalar bu sorgu anahtarlarıyla çözülür. Bunun da aslı insanın doğasının gereği beyninde ürettiği imajları daha iyi algılayabilme uğraş ve /veya gayesidir. O da “nesin” “başlangıcın ne”, “nereye gidiyorsun” dur.

Takdir edersiniz ki, insan hayatı taa doğduğu ilk aylarından ölene kadar bir taklit sürecidir. Ölürken verilen vasiyet bile kendinden önce yapılanların bir taklididir. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , , ,

Dünya Terazi'nin Üzerinde!

Uzun zamandan beri, astrolojik gerçeklere değinmemiştim.. Koç, Boğa,  İkizler, Akrep gibi A tipi kişilikli burçlar ile Oğlak,Yengeç, Balık, B tipi kişilikli burçlar üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak daha önce birçok yazı ile değerlendirmelerde bulunmuş, Terazi ve Başak burcunun değerlendirmesini ötelemiştim. Bu pazar yazısını terazilere ayırmak için bir fırsat bulabildim.

Evrenin en önemli olgusu olan “denge” faktörü, terazinin vazgeçilmezleri arasındadır. Her ortamda ve her zamanda denge arayışlarının peşinde olan teraziler, bu dengeyi otoritede, hiyerarşide, ekonomik, siyasal ve/veya fiziksel güçte bulurlar veya bulmak isterler. Çünkü güç, terazi için dengenin vazgeçilmezidir.  Devamını Okuyun

Etiketler: , , ,

Ocak 25th, 2010 | in Kültür ve Sanat, Psikoloji, Toplum, Yaşam | 1 yorum

Toplumsal Endokrinoloji: Kardanadam Kişilikler

Bir zamanlar insanlık yazında (literatürde) bütün noktalama işaretlerini kullanmaktaydı. Zamanla, parantezi terk ederek ayrıntıdan kaçar oldu, daha sonra, noktayı terk ederek sözcükleri anlamsızlaştırdı, bir zaman sonra tırnak işaretlerine tapınmaya başladı, bütün duygu ve düşüncesi, tırnak işareti içindeydi. Yani başkalarına aitti. Sonunda ünlemi de terk etti ve hayatı monoton heyecansız lalettayn siber robotlara dönderdi.

Bu günün kardan adamlarında olduğu gibi. Malumunuz bu günün insanları TV ekranlarındakilerin hayatıyla mutlu olup avunmakta, mukallitçilikte şempanzeyi geride bırakmakta. Kişilikler ise, tıp dilindeki “endokronoloji” bilim dalı konusu gibi, kardan adam şeklinde erimekte. Devamını Okuyun

Etiketler: , , ,

İletişimde Tezatlar ve Mezatlar

İletişimde Tezatlar ve Mezatlar

Evrenin her yanı, canlı cansız, soyut somut büyük küçük, karanlık aydınlık, soğuk sıcak, vb. tezatlarla doludur. Tezatların  beceriksiz bir şekilde  bir araya getirilmesiyle gürültü, çirkinlik kavga bölünme ortaya çıkarken, ustaca bir araya getirilmesiyle melodi, motif/güzellik, zenginlik/güçlülük ve esenlik/mutluluk ortaya çıkmaktadır.

Düşünsenize, dünya haritasına baktığınızda, ortada Türkiye olmak üzere, haritanın sağ tarafında Japonya’nın, sol tarafında da Amerika’nın olduğunu ve bu ülkelerin (bize göre her birinin iki Devamını Okuyun

Etiketler: , , ,

Yitik Şehrin Koca Çınarının Düşen Son Yaprağı

Muhallebi çocukları, plastik, poşet ve plazma ekran devrinin bebeleri okumasın bu yazıyı!

 

Gün olur devran döner derler çoğu zaman. Gün olur olmasına da devranın dönmesi ne gizemdir bilir misiniz.

Dikine dikine muntazaman yerleştirilmiş, kara kıyamete meydan okumuş, güneşin yakıcı sıcaklığında kavrulmuş hayli kararmış ve de aşağı doğru uçlarından yıllara meydan okudukça dökülmeye mecbur kalmış cumbalarıyla vakur, duvarlarında incir bitmiş ahşap konakları görürsünüz bazen yürürken yitik şehrin en gözde avuç içi meydanlarından dap daracık ara sokaklara girdiğinizde. Cümleler kurarsınız, tıpkı bu yazının bir önceki cümlesi gibi, uzun uzadıya beyninizde devirler devranlar dönderirsiniz. Hoş beyninizde dönderdiğiniz devranların döngüsü, varsaydığınız uçuk kahve anıların derinliği sizin yaşınızla orantılıdır ya. Zaten bu pazar yazısısını öyle yeni yetmeler, muhallebi çocukları, palazma, plastik poşet devrinin insanları okumaz, okusa da hiç bir zevk almaz. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , , , ,