Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

 

Bazı meslektaşlarım yazılarını yazarlar sonra ben bu yazıma en nasıl bir başlık koyayım diye düşünürler. Çoğu zaman yazıyı yazmaktan daha zordur başlık koyması derler. Bende durum tam tersi. Yazıyı yazarım ama daha yazımı kaleme alırken, bir sürü yazı başlığı gelir aklıma. Hangisini koyacağım diye seçim yapmakta zorlanırım. Hani bir söz var ya, Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Ağustos 31st, 2008 | in Ekonomi, Kent/Şehir, Toplum | Yorum Yapin

KENTLERİN İL VE İLÇE OLMA DURUMLARI HAKKINDA GENEL ÖLÇÜLER NELER OLMALIDIR?
Yıllardır, Balıkesir Bandırma’nın il olması konusu gündeme geldiğinde sümeninin altına bakarak aranmaktadır. Burada Balıkesir’den kastımız, Balıkesir’in kadim yöneticileridir.

Prensip olarak olayları değerlendirirken her zaman elimden geldiğince objektif olmaya çalışmışımdır. Balıkesir’de oturuyorum. Diğer bir ayağım da Bandırmada. Üstüne üstlük Balıkesir’e çok uzak olan Karadeniz insanı olduğumu üzerine koyarsak, zaten objektif olmamam için bir neden bulunmamaktadır. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

İstatistiklere bakılırsa, 2008 yılının Ağustos ayının en çok orman yangını yaşandığı ay olduğu görülür. Öyle ki son 30 yılın bütün bir yazda belki de son 50 yılın en fazla ve en zayiatlı orman yangını yaşanmıştır.

Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, antalya ‘daki yangın, 1979 yılından bu yana en büyük orman yangını olarak kayıtlara geçti. Türkiye , en büyük orman yangınını 23 Mart 1979 tarihinde Muğla ‘nın Marmaris ilçesi Çetibeli köyünde yaşamıştı. Çıkış sebebi bilinmeyen yangında 13 bin 260 hektar orman alevlere kurban gitmişti. İstatistiklere göre, 27 Temmuz 1996 tarihinden beri çıkan büyük orman yangınları 5 bin hektarı geçmedi. Daha çok Muğla , antalya , Çanakkale üçgeninde çıkan büyük yangınlar, bin 200 ile 4 bin hektar arasında etkili oldu. Marmaris ‘e bağlı Çetibeli köyünde 27 Temmuz 1996 tarihinde ihmal ve dikkatsizlik sonucu çıkan ve beş gün sonra kontrol altına alınabilen yangında toplam 7 bin hektar alan kül olurken, 25 Temmuz 1994 ‘te Çanakkale Eceabat’ta anız kaynaklı çıkan yangın 4 bin hektar yeşil alanı tahrip etti.

Türkiye, son büyük yangını 12 Ağustos 2002 ‘de Balıkesir ‘in Kepsut ilçesinde yaşamıştı. Çıkış sebebi bilinmeyen yangında 3 bin 537 hektar orman alevlere teslim oldu. Büyük yangınlar en çok temmuz-ağustosta görülürken yangınlara daha çok ihmal ve dikkatsizlik sebep olmaktadır. Zaten ben de bu konuya değinmek istiyorum.

Türkiye’de orman yangını istatistikleri orman kanununun kabul edildiği 1937 yılında başlıyor ve günümüze kadar yaklaşık 80 bin orman yangınında 2 milyon hektara yakın orman alanı yanmıştır.

İstatistiklere Göre Orman Yangınların Çıkış Nedenleri:

Doğal nedenler: % 6,

İnsanlardan kaynaklananlar: % 94.

İnsan kaynaklı yangınların büyük kısmı kasıt, ihmal, dikkatsizlik ve kazalardan kaynaklanıyor. Ancak, her üç yangından birinin nedeni de tam olarak bilinemiyor. Ormancıların genel görüşü “Türkiye’de orman yangınlarının yüzde 42’si ihmal ve dikkatsizlikten çıkıyor, en dikkatsizler ise çoban ateşi yakanlar. “Yangın istatistikleri incelendiğinde Akdeniz ülkeleri
içinde yine de yangın çıkan ülkenin ve birim yangın başına yanan alan yönünden Türkiye çok da fena sayılmaz. Durum bu olsa da kötü örneği örnek olarak almamak gerek.

Her bir ağacın ve her bir metrekarenin yanma veya ortadan kalkmasının maliyetinin doğrudan veya dolaylı olarak kendisine döneceğini asla ve asla görmeyen KÖR GÖZLÜ AYMAZ, SÜRÜ PSİKOLOJİLİ, SORUMSUZ insan görünümlü yaratıklar orman içlerinde ve çevresinde yangın çıkabilecek tedbirsizlikleri yapmaktadır. Bu tür sorumsuzluk örneklerinin ne cinsiyetle ne yaşla ne eğitimle ne de etkin kökenle ilgisi yoktur. Tamamıyla GENETİK BOZUKLUKTAN KAYNAKLANMAKTADIR. Bu bozukluk ta önce kişisel sorumluluk sonra da toplumsal sorumluluktur.

Bütün bunlara ilave olarak bir örnek te kasıtlı orman yakan kanı bozuk yaratıklardır. Üç beş kuruş veya belki de çok büyük servetler kazanmak hayali veya amacıyla yangın çıkarmakta ve buraların imara açılmasına sebep olmaktadır. Devlet denilen otorite insanları KAMUNUN MENFAATİNE GÖRE yönlendirmek durumundadır. Bu devlet otoritesi POLİTİKAYI AYAK OYUNU OLARAK BİLENLER TARAFINDAN OLUŞTURULDUĞU İÇİN yanlış yönde kullanmaktadırlar. Oysa ki politika, karar ve eylemlere etki eden bütüncül tercihlerdir. Devlet yönetiminde politik tercih sahibi kişilerin HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN ORMAN ARAZİLERİNİN ve VERİMLİ OVALARIN İMARA AÇILMASINI ENGELLEMESİ GEREKİR. Bu konuda dikkatsizlik hassasiyetsizlik ve sorumsuzluk bile başlı başına topluma ihanettir.

Sevgili okurlarım.

Bize düşen hiç kimseden bir şey beklemeksizin toplumsal sorumluluk dahilinde hareket etmek ve ormanlarda yangına yol açacak en küçük şeyden kaçınmak, görülebilecek tehlikeleri de derhal yetkili mercilere duyurmaktır. Bu konuda kesinlikle ihmal erteleme yapmadan hemen harekete geçmeliyiz. Bu doğa bu nimetler bize verilmiş kıymetini bilelim. Veren güç bir gün alır, çıplak topraklarda beton blokların arasında inversiyon altında kışları, kavurucu sıcak altında da yazları geçirmeye başlarız.

Yazı Sözlüğü:

İnversiyon: Isı terselmesi, kızın düzlük kentsel alanlarda ısı  ve atık kirlilğinden kaynaklanan dumanlar nedeniyle güneş ışıklarının duman katmanına vurup geri yansıması sonucu ortaya çıkan karanlık ve bulanık hava koşulu.

Not: 

Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.comwww.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr,  ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler: , ,

“Gelin ülke olarak bir yol ayrımı yapalım muasır medeniyetin doruğunda”

Yıllarca, Tanzimattan I. meşrutiyete, II. meşrutiyetten Cumhiriyetin ilanı ve o günden bu günlere kadar hep “muasır medeniyetler seviyesi” lafı edilmiş, bunu Cumhuriyetimizin Kurucusu M. Kemal Atatürk te, Türk milleti için çizdiği yol haritası ve vizyon olarak 29.Ekim 1933 yılında “milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracağız” tabirini kullanmıştır. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Tuzla tersanesini son beş yıldır düzenli periyotlarla duymaktayız. Hani derler ya, reklamın iyisi kötüsü olmaz diye. Evet reklamın iyisi kötüsü olmayacaksa, Tuzla Tersanesinin orta ve üst düzey yöneticileriyle bu tersanenin bağlı olduğu siyasal kurumun başındaki kişi de kötü reklam sahibidir. Sanırım lafımız nereye gideceğinin istikametini göstermiştir. Bu talihsiz ölümler, Devamını Okuyun

Etiketler: , , ,

Ağustos 9th, 2008 | in Eğitim, Ekonomi, İş yaşamı, Toplum, Yaşam | Yorum Yapin

Özelleştirme dört koldan sürerken eğitimdeki özelleştirme de paralel olarak tam gaz yürümekte. özel okulların ve dershanelerin sayısını günden güne artarken özel (vakıf) üniversiteleri de bunu takip etmekte. 2002-2003 eğitim döneminde 2 bin 122 dershanede 606 bin 522 öğrenci okurken yeni müfredat sonrası sınav sayısındaki artış 2007-2008 eğitim döneminde dershane sayısını 4 bin 31’e, öğrenci sayısını ise 1 milyon 12 bin 861’e yükseltmiştir. Hükümetin özel okullara sağladığı teşvikler sonrasında 2002-2003 eğitim döneminde toplam bin 235 olan özel okul sayısı ise 2007-2008 eğitim döneminde 2 bin 553’e kadar çıkmıştır. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , , , ,