Başkanlık Sisteminin Emniyet Sübapları
Dünyada çoğu ülkeye baktığımızda, en tepede, ya başkan, ya imparator, ya da kral var. Ancak böyle görülse de monarşi görünümlü bu yapılar 21. yüzyıl modern yönetim sistemleri çerçevesinde ya güçlü meclislerce ya da ikili meclislerce desteklenmiş veya dengelenmiştir.
Her ne kadar dünyanın egemen yönetimleri kronik oligarşik tahakküm altında olsa da yürütmenin bila kaydüş’şart pervazsızlaşmasına müsaade edilmeyecek bir medeniyet seviyesini yakalamış durumdadır. Bu yazımda, hanedanların egemenliği ilkesine dayalı oligarşi ekibinin varlığı veya durumunu tartışmayacağım. Bu başlı başına ayrı bir yazı konusu. Burada dile getireceğim husus, gündemdeki başkanlık sisteminin dengesini sağlayacak dinamikler üzerine olacaktır. Şimdi bunları maddeler halinde ele alalım. Devamını Okuyun
Etiketler: ahmet fidan, alaturka başkanlık, başkanlık sistemi, başkanlık tartışmaları, bilgi agı, yargı, yarı başkanlık, yasama, yürütme
Türk Adli ve İdari Yargılama hukuku AKIL TUTULMASI örnekleriyle doludur. Bunlardan sadece bir iki tanesini sıralamak istiyorum.
1. Yargıç veya Hakim ile Savcının aynı hizada Avukatın savunma makamı olarak aşağıda yer alması,
2. Duruşma salonlarının YARGILAMANIN ALENÎLİĞİNE RAĞMEN pentagon’un kripto görüşmeleri yapılıyormuş gibi KRALDAN KRALCI MÜBAŞİRLER TARAFINDAN gizli tutulması, girmek isteyenleri bir hışımla dışarı püskürtmesi
3. Son karar açıklanırken ayağa kalkılmasına rağmen her ara kararda (gerekmemesine rağmen) ayağa kalkma ritüelinin devam etmesi
4. İstinaf mahkemelerinin hala işlerlik kazanmaması,
5. Yargıçların tanık, sanık ve iddia makamını dinleyerek kendi başına metin yazıp iddia ve/veya savunma makamının görüşünü dinlemeye bile gerek görmeksizin kafasına göre metin dikte ettirmesi, bunun düzeltilmesine yönelik tarafları ima, baskı, jest mimik ve uyarılarla şiddetle terslemeleri, Devamını Okuyun
Etiketler: anayasa mahkemesi, Hukuk, hukuk devleti, hukukun egenemliği, kanun devleti, seçkincilik, yargı, yargıçlar bürokrasisi, yargıçlar egemenliği, yargılama, yargılama hukuku, YÜCE DİVAN
Şubat 22nd, 2013 | in
Hukuk,
Toplum |
Yorum Yapin
Adı Hüseyin Karakullukçu.
Öyle bildiğiniz türden bir insan değil. Bendeniz gibi. Yani latince prototip, eski dilde nev-i şahsına münhasır, öz türkçede kendine özgü bir karakter. Kesinlikle A tipi / bir dominant.
Önce kısaca tanıyalım, sayın Karakullukçu’yu.
Ben bir kişi veya konu hakkında araştırma yaparken ilk vikipedi’ye tıklarım, ikinci olarak ta ekşi sözlüğe. Çünkü vikipedi’de yazılanlar yüzde 99 doğrudur. Bir nevi sağ duyunun sesidir. Vikipedi’den sonra ekşi sözlüğe tıklarım. Öyle ki, arattığım sözcüğün blok olarak en az on sayfasını harici linklerini dahi tıklayarak okurum. Ekşi sözlükte de bir kişi veya konu her açıdan bütün çıplaklığıyla ve özgür bir ortamda eğilip bükülmeden ortaya konulur. Doğruluk payı, vikipedi ile kıyaslanamayacak kadar farklı olsa da. Devamını Okuyun
Etiketler: adalet, Hukuk, idari yargı, Siyaset, Toplum, yargı
Balyoz İndi, Ama Nereye!
Bu yazıyı, “yok mu bu davanın akl-ı selim değerlendirmesini yapan” diye soranlar için yazıyorum.
Balyoz darbe planı, bütün bir Ergenekon sürecinin ana eylem aşamasıdır. Bu eylem, ister askeri bir taktik olsun ister gerçek bir kurgu olsun çok ta fark etmez. Neticede büyük bir plan sürecinin en canalıcı aşamasıdır.
Ergenekon sürecine ilişkin şimdiye kadar fazlasıyla değinide bulunduğum için genel sürece fazla girmeyeceğim.
Balyoz darbe planı zaten şu ya da bu şekilde kamufle edilmesi için bunun hukuk önündeki ya da gün ışığındaki yansıması olmalıydı. Bu da zaten “balyoz askeri bir taktiktir” şeklinde açıklamalarla ortaya konmuştur.
Nasıl ki, “balyoz darbe planı” kapsamında temel hedef, Türkiye’deki İslamcı kesimin ya zapt-ı rapt altına alınması ya da kökünden yok edilmesiydi. Bu darbe planı da deşifre olur olmaz “güçlerin birleşimi” sonucunda üzerinde plan Devamını Okuyun
Etiketler: balyoz, Balyoz Darbe Planı, balyoz davası, Dünya, ergenekon, Ergenekon davası, Ergenekon süreci, Hukuk, kontrergenekon, politika, siyasallalşma, Siyaset, Toplum, yargı, yargıda politizasyon
İstinaf Mahkemelerinin Kurulması Hızlandırılmalıdır!
Osmanlı’nın son zamanlarından başlamak üzere (1864) Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren istinaf mahkemelerinin kurulması ve kanun tasarıları hep olagelen bir durumdur.
1932 yılında İstinaf Mahkemelerinin tekrar kurulması yönünde geniş bir tasarı hazırlandı. Bu tasarıyı sırayla 1952, 1975, 1977, 1993 ve 2002 tasarıları izledi.
2004 yılında Türk Hukuk Sistemi açısından çok hayırlı bir adım atılarak İstinaf Mahkemeleri resmen de olsa kurulmuştur. 5235 sayılı 26.9.2004 tarihli bu yasanın adı, “Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun” idi. Kanunun 2004 yılında meclisten geçse de, yürürlüğe girme tarihi olarak 1 Nisan 2005 tarihi verilmişti. Devamını Okuyun
Etiketler: bölge adliye mahkemesi, ceza muhakemeleri, ceza yargılaması, Hukuk, hukuk muhakemesi, hukuk yargılaması, istinaf mahkemeleri, istinaf mahkemeleri kanunu, istinaf mahkemesi, medeni hukuk, medeni yargılama, muhakeme, Siyaset, yargı, yargılama, yargılama hukuku, yargıtay, yönetim
Egemenlik Kayıtsız Şartsız Yargınındır!
Yargı sinir uçlarına dokunuldukça refleksini bildirileri yüksek sesle bağırarak ortaya koymakta. Siyasal yolla gereğini yaptıramayınca, yargı sistemi içindeki tümörlerin temizlenmesi işleminde duyduğu acının feryadıyla bütün bir ülkeyi uçurumun kenarına sürüklemek istemektedir.
Yüksek yargı, tümörün bünyeden temizlenmesi sürecinde sabır ve metanetle ve de sağduyu ile takip etmek yerine siyasal iktidarı vakitsizce seçime gitmeye zorlamakta. İşin kötüsü, halihazırdaki iktidar da her yargı veya ordu müdahalesinde oylarımızı artırdık, artırmaktayız” öngörüsüne tapmış bir şekilde kendine gereksiz ve mesnetsiz aşırı güven duygusuyla önü görülmeyen bir maceraya girmeyi düşünmekte. Devamını Okuyun
Etiketler: demokrasi, Hukuk, Siyaset, yargı