Editorial Letter:
Cities in the Past and Cities in the Future
Uygarlığın bugüne kadarki birikimine göre, evrenin kendi içinde henüz keşfetmediğimiz ve tam olarak algılayamadığımız sistematik ilişkiler içinde olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Bu sistematik ilişkinin gücü ve yaygınlığı, hem cansız hem de canlı varlıklar arasında devamlılığı sağlamaktadır. Bu devamlılık, bilinir ve kontrollü olduğu sürece evrimselleşme süreci beklenilir veya umulur şekilde gelişmektedir.
Şüphesiz ki 500 yıl sonraki geleceğin dünyası, son on bin yıla ait gezegenimiz kapsamlı yaşamın veya koloninin ötesine geçecek ve yakın gezegen ve ötegezegenlere taşkın bir nitelik taşıyacaktır. Bu aşamaya gelene kadar da, yakın gelecek 100-500 yıllık zaman içinde yer küremizde yine son on bin yıldır, bakir kalan yeraltı, okyanus dibi, su altı, yer üstü, atmosfer, troposfer, stratosfer… iyonosfer gibi katmanlarda asılı kalabilen mega yaşam alanlarının oluşturulması ve yönetimini bizlere gösterecektir.
Son on bin yıl önceki özellikle antik mega yapılarının o güne değin fonksiyonlarını günümüzde tam olarak keşfedemesek te, diğer yapılara odak ve örnek teşkil ettiklerini görmekteyiz. Ne var ki, son bin yılın yaşam alanlarını oluşturan yapılarının uygarlık izleri, son onbin yıldan çok daha silik görülmekte, bu da insanoğlu için son derece kaygı verici bir durum olarak görülmektedir. Tuğla, metal ve plastic alışımlı yapıların küresel bir felakete olan direnci, çevresel faktörlerin de tetiklemesiyle günümüzün “dirençli kentler” kavramını çok daha önemli ve öncelikli hale getirmektedir.
Son on bin yıldan buyana, geçmiş ile geleceği birbirine bağlayan “uygarlık izi” son bin yılda fiziksel ve yapısal olarak silik kalmıştır. Fiziksel ortam ve yaşam alanındaki bu silik durum, insanoğlunun dijitale ve sanala çekilmesi, yapay zeka gelişimleri ve hümonoid varlıklara evrilme süreciyle birlikte, olağan yaşam boyutunu da alt üst ederek “eterik” bir mecraya doğru yol almaktadır. Bu gidişatın türümüz için ne kadar istenilen bir süreç olup olmayacağının maalesef ki bu günkü bilimsel verilerle tam olarak ifade edememenin üzüntüsü içindeyiz.
EN:
According to the accumulation of civilization so far, we can observe that the universe has systematic relationships within itself that we have not yet discovered and cannot fully perceive. The strength and prevalence of this systematic relationship ensures continuity among both inanimate and living beings. As long as this continuity is known and controlled, the evolutionary process develops as expected or hoped for.
Undoubtedly, the world of the future 500 years from now, our planet of the last ten thousand years, will go beyond comprehensive life or colony and will be flooded with nearby planets and exoplanets. Until we reach this stage, the near future in 100-500 years, the creation of mega living spaces /structures on our globe that can remain suspended in layers such as underground, ocean bottom, underwater, above ground, atmosphere, troposphere, stratosphere… ionosphere, which have remained untouched for the last ten thousand years will show us its creation and management.
Although we cannot fully discover the functions of the especially the ancient megastructures last ten thousand years ago, we see that they serve as a focus and example for other structures. However, the traces of civilization in the structures that constitute the living spaces of the last thousand years are seen to be much fainter than those of the last ten thousand years, and this is seen as an extremely worrying situation for human beings. The resistance of brick, metal, and plastic structures to a global disaster, triggered by environmental factors, makes today’s concept of “resilient cities” much more important and priority.
The “trace of civilization” that connects the past and the future for the last ten thousand years has remained physically and structurally faint in the last thousand years. This situation in the physical environment and living space, along with the withdrawal of human beings to the digital and virtual, the development of artificial intelligence and the process of evolving into humanoid beings, is turning the normal life dimension upside down and moving towards an “etheric” dimension. Unfortunately, we regret that we cannot fully express with today’s scientific data how desirable this trend will be for our species.