Gemileri Yakmak Gerekirse Yakacaksın

Hep ben verdim, verdim verdim alAmadım
Hep ben dinledim, dinledim dinledim dinlenEmedim
Hep ben taşıdım, taşıdım taşıdım, taşınamAdım
Hep ben düşündüm, düşündüm düşündüm, düşünülEmedim.
Hep ben korudum, korudum korudum kollanılAmadım.

Benden gidenlerle bana gelenlerin karşılaştırmasını yapacaktım geçenlerde.
Öyle ya karşılaştırma yapmak gerektiğinde karşılaştıracaksın. Hayatın T cetvelini, borçlusunu alacaklısını  kaydedeceksin, mizanını çıkarıp bilançoya vuracaksın.
Öyle ya, hayatın kendisi zaten bir düzen içinde değil midir ki. Yüce Allah bile, “biz göğü kaldırdık ve dünyaya dengeyi koyduk” dememiş miydi.
Öylesine öyle de, karşılaştırma yapmak için iki şey olması gerekirdi, ya da sağa koyarken birşeyleri, sola koyacaklarınınızın da olmas gerekecekti. Hasılı, karşılaştırma yapmak için en az iki şeyin olması gerekmeyecek miydi?

Bu arada;

Alıp alıp verdim içimde,

Acı da verse, bulgurlar öğüttüm midemde, değirmen taşları gezdirdim yüreğimde.

T cetvelini çizmesine çizmiştim ama yevmiye kaydı tek sutunlu işlenmezdi ki. Yine de devam edeyim dedim. İnadına devam ettim belki. Hatta inadına kar zarar bilançosunu dahi çıkardım.
Ne kar-zarar cetveliydi ama. Bir tarafın listesi tepe-basa, bir tarafın liste başlığı yokluğuyla kalmış bir başıyla ortada.

Öyle de bütün bunların ardından, demir alma vakti gelmişse bu çevreden veya bu mekandan, alıp başını gitmeli ne ses gelirse gelsin sağdan soldan.

Öyle ya, tebdil-i mekanda ferahlık varsa değiştireceksin belki ama bu da verilenler hanesine yazışmış yeni bir satır eklemek değil mi hayatımızdan.

Öyle de olsa, böyle de olsa yeni bir pencere açmak gerekmez mi?
Demir alma vakti gelmeden hayattan,
Gemileri yakma kararı vermek gerek, geç kalmadan ömürlük hesaptan.

Artık yeni başlangıçlar yapmak gerek.
Yeni bir penceden bakmak gerek. İçimizde taşlaşan ukdeleri patlatmak gerek.
Hayattan demir alacağımıza, yokluğa açılan gemileri yakmak gerek.
Açılan her yeni kapının keyfini çıkartmak gerek.
Olmazlıklarımızın bendini aşmak gerek.
Yeni penceremiz varken,
yaktığımız gemilerin
dumanına bakmak
gerek.

Sevgili dostlar, böylesi yazılar ve böylesi kararlar her zaman verilmez. Zira ömür sınırlı göçetmek mekan değiştirmek zahmetli ve zordur. Ancak gerektiği zamanlarda gereken mekan değişikliklerinin yapılmaması hata olur. Gemilerin yandıysa yapacak iki şey vardır, ya esir düşersin ya da bulunduğun ortamdan kurtulmak için çareler ararsın. Küllerinden yeniden doğmana gerek yok, Zümrüd-ü Anka olmasan da olur.

Her zorlukta da gemileri yakmaya değil de demiralmaya yönelirsek, bu hayatı yaşarız ama bu durumda hayatın mutluluğunun sesini değil, yalama yapmış laçkalığınn sesini duyarız.

Ben her zaman hayatın mutluluğunun sesini duymanızı isterim. Bol köpüklü pazar kahvenizle mutluluklar size yapışık kalsın.

Not:

Bu yazı, https://www.bilgiagi.nethttps://www.bilgievreni.com, https://www.gazetecanik.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.nethttps://www.ahmetfidan.com ile, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Paylaş

Etiketler: , , ,