Eğer bu gün neşeniz yerindeyse onu rahatsız edin. Çoşkunuzu dostlarınızla paylaşın. Sabah sizinle birlikte kalkan sevgi kırıntılarını insanlara armağan edin, gördüğünüz insanlara selam verin, merhaba deyin, gülümseyin. Teşekkür edin, özür dileyin. Ama bunları yapın. Şundan eminim ki, bunları yaparsanız hiç birşey kaybetmeyeceğiniz gibi, çok şey kazanacaksınız.
Bu gün otomobilinizin kornasını çalmayın. Bakın göreceksiniz ne kadar gereksiz gürültü yaptığınızı.
Akşam evinize kıymetli bir misafiriniz gelince TV’nizi kapatın ve onunla sohbet edin. İnanın bu ona sunacağınız en güzel yemeklerden daha iyidir.
Konuşmadığınız birisi varsa, gururunuzu yenin ve ona bir kere de olsa selam verin, merhaba deyin.
Konusu gelmişken bir büyüğün sözünü aktarmak isterim size: “Aç herkese açabildiğin kadar sineni, ummanlar gibi olsun, inançla geril, kalmasın el açmadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”.
Dünyanın maddiliğinden sıyrılın, denizin güzelliğini seyredin, ağaçların saflığını hissedin. Bu imkanınız yoksa, şehrin betonları arasından çıkıp sevdiğinizle veya içinizdeki “siz”le yeşil ve mavinin buluştuğu bir yere gidin ve hayata sevgiyle bakmak için enerji toplayın. Bir yere çıkmaya zamanınız yoksa gözünüzü üç beş dakika hafifçe kapatın ve bunları hayal edin, denizin serin ve köpüklü sularının yüzünüze vurduğunu tahayyül edin, ve manen vücudunuzdaki statik elektiriği dalgalara verin.
Hafta sonu parayla satın alınamayacak dostluklar edinin. Eski bir dostunuza, şehrin merkezine uzak bir yerdeki kıraathanede acı bir Türk kahvesi ısmarlayın.
Bu gün yarın ve her zaman sol kulağınızı manen kapatın sağduyulu olun.
Bu gün yarın ve her zaman yatağınızdan düzgün kalkın, elinizden geldiğince erken kalkın, gününüz bereketlenir. Az da olsa kahvaltınızı yapın, Güzellikleri ve sevgileri etrafınıza yayın.
Şu kesin ki kaybetmeyeceksiniz, ka—za—na—cak—sı—nız.
Kalbinizdeki sevgi tomurcuklarının açması yakınlarınızdan itibaren tüm dünyaya yayılması dileklerimle.
Not: Bu yazı beyhude bir yazıysa, Her zaman ve her yerde yaşasın kötülük.