Her yıl en az birkaç defa, Japonya’dan üst düzey yönetici statüsünde birinin intihar etme haberini okuruz medyadan. Japonlardaki böylesi intihara düşkünlük veya intihar olgusunun yerleşikliği nereden gelmiştir acaba diye bir düşündüğümüzde hiç te yeni bir olgu olmadığını anlarız.
“Harakiri” denilen kavram, Japonların bu intihar olgusunu apaçık ortaya koymaktadır. Harakiri bir japon’un kendini öldürmesi olgusudur. Öyle ki, kimliğine, kişiliğine onuruna işine ve mesleğine son derece düşkün olan Japon insanı bu konularda üzerine atılan bir iftirada, veya çözümleyemediği olaylar karşısında ilk olarak intiharı yeğlemektedir.
Önümüzdeki 25 30 yıl içinde yazılarımda genellikle CYBER SAPIENCE insan topluluğunun ortaya çıkacağından bahsederim. Siz okuyucularım benim bu kavrama yüklediğim özel önemi yakından bilmektesiniz. Aslında dünya üzerinde 25-30 sene sonra görülecek Cybersapience İnsan topluluğu bu gün itibarıyla Japonya’da davranış düzleminde oluşmuş durumdadır. Bu toplumun pür organik modelleri Japonlardır. Zira cybersapience insan topluluğunda beyninde çip taşıyan yarı mekanik yarı organik insan türünden bahsetmiştik. Bu gün için Japonlar da bundan pek farksızdır.
Japonların toplumsal ve kültürel hayat kalıplarına bir baktığımızda, diğer dünya ülkelerinin insanlarına oranla çok fazlaca kendilerine özgü davranış kalıpları oluşturmuşlardır. Bu davranış kalıplarından en belirgin olanı şunlardır: Japonlar dünyadaki diğer toplumlara göre en çok okuyan insanlardır. Öyle ki ulaşım araçlarında hemen hemen her iki japondan biri ya kitap dergi, ya da gazete okumaktadır. Okuma ve bilgiye olan bu yakın ilgileri o boyuttadır ki, tuvaletlerde klozetlerin yanında bir raf kitap bulunmaktadır. Orada geçirdikleri veya geçirecekleri zamanı bile değerlendirmek istemektedirler.
Bunlara ilave olarak iş yaşamındaki tutum ve davranışları da aynı şekilde kendilerine özgüdür. İş başı ve iş çıkış saatlerine uyumları saniyelerle ölçülmektedir. Bizde iş saati disiplini saatler ile başlayıp en hassas olanlarımızın iş saati esnetme aralığı dakika bazındadır. Yani bizlerin en hassasları bile işlerini birkaç dakika esnetmektedir.
Japonların İşkoliklikleri ya da işe düşkünlükleri, işyerinde örgütlenme yapısından büro dizaynına, iş akış sistemine kadar yansımıştır. En vahim durum da bir Japon’un işten ayrılmasıdır.
Emekliliği gelen bir Japon’un işten ayrılması olağanüstü bir durumdur. Bir Japon’un işten ayrılması için özel psikologlar ve terapistlerden eğitim alması gerekmektedir. Japonlar kültür olarak işlerini hayatlarının önüne getirmiş insanlardır. Durum bu olunca, işten ayrılmaları da onların psikolojik yapılarında büyük çöküntüler oluşturmaktadır. Emeklilikten sonra bir Japon’un sosyal hayata alışabilmesi için bahsettiğimiz tedavileri görmesi gerekmektedir.
İş disiplinine bu denli önem veren insanların iş yaşamında uğradığı bir haksızlık veya iftira veya üstesinden gelemeyeceği önemli bir olayda KENDİLERİNE GÖRE en onurlu olanı yani intiharı tercih etmektedirler. İşte bu bitiş, işi hayatında birinci plana getirmiş bir Japon için makineleşmiş organik insan modeline pek uymamaktadır. Zira cybersapiens insanların iftira veya haksızlık durumlarında kendi kendini imha etmeleri söz konusu olmayacaktır.
Japonların uzun metro yolculuklarında kitaplara veya okumaya olan düşkünlükleri ve bireyselleşmenin zirvesini yaşıyor olmaları karşısında bizdeki metro veya otobüs yolculuklarını kıyasladığımda acaba hangisi doğru diye sorgulamaktan kendimi alamıyorum. Zira bizde yolculuklar tam tersidir. Otobüs veya metroda daha ilk koltuğa oturulduğu ilk saniyelerde tanışılır, yolculuk sonunda ya ev ziyareti randevusu verilir, ya kucak kucağa ısmarlaşılır, ya akraba çıkılır. Yok eğer aylardan ramazansa ezan okunur okunmaz kimde ne varsa ortaya konulup ortak sofra oluşturulur.
Siz ne dersiniz. Acaba hangisi doğru. Bu soruma tam cevap vermeseniz de içinizden gelen sesin her şeyin orta kararı olduğunu duyar gibiyim.
Mutlu yarınlar dileklerimle.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: Dünya, kültür-sanat, Toplum, Yaşam