Üşüyordu kardelen,
Kararlı, iradeli, vefalı ve azimliydi.
Tamı tamına 9 aydır bekliyordu.rlı, iradeli, vefalı ve azimliydi.
Soğanına sarılmış, sıcağı ve soğuğu yalnızlığına katık etmiş öylece bekliyordu. Börtü böceğeyeni yılda klavuzluk edeceği günü sayıklıyordu adeta. Onun toprağı delip güne, aya ve yıla uyanmasıyla, bin bir türlü börtü delecekti toprağı saçılacaktı tüm güzelliğiyle. Böcekler çıkacaktı larvalarından, yaşamın gizemlerini keşfe koyulacaklardı.
O bekliyordu. Öylece bekliyordu. Gün sektirmemeliydi güne kement atabilmek için. Genetiğine kodlanan emre âmadeliğiyle özündeki gücü kolluyordu zamana dair. Uyanan akrepleri ve yelleri kovan iklimlerin değişmesini izliyordu zamana aman vermiyordu şüphesiz toprakaltının uyanıklığında.
Ve o gün, işte o gün gelmişti. Demiratma vaktiydi bu gün. Bir azimle çatlattı soğanını özü, tüm bir iklimin sessizliğini bozarak. Hızla yükseldi öz soğandan, gün doğmadan ilk çengel atılmalıydı gûne. Yamaçları yalayan günün ilk şavkı ona vurmalıydı kutlarcasına o anı.
İşte o an. O an bu andı. Çengelin ilk ucu toprağı delmiş adeta yeni doğan bir bebeğin ürkek ve bir o kadar da haykırırcasına yaşamın anlamını ve onun başlangıcını ilan edercesine.
Eğildi bütün vakurluğuyla ve diğer yaprağın çıkmasını bekledi klavuz yaprak, soğandan lisanı hal ile emir alaraktan. Ve diğer yaprakla birlikte günün fotosentezini tüm ciğerlerine doldurarak oluşan sinerjinin tılsımlı gücüyle bir hamle daha yaptılar ve güne ve yaşama sere serpe gerilerek. Tesadüf müydü bu, tabi ki hayır. O güne çengel atarken, nice kardelen topluluğu da doğuma durmuştu, hep birlikte kar beyazı kırlar hareketlenmeye başlamıştı.
Öz, köz köz olmuş gülü güne kavuşturmak için, toprağı son bir kez daha sömürüp yapraklara taşımak için kendi yiyordu adeta. Soğan bir taraftan iteliyordu yaprakları ve kardelen çiçeğinin ruşeymini okşuyordu gönderdiği özsuyuyla.
Ve bir yaprak daha, bir tomucuk daha ve bir yaprak daha hızla doğdu güneşin eşliğinde. İşte, işte o tamda oydu. Kardelen yaprakları uzuyordu bir yandan, diğer yandan da yapraklar özünden gelen emirle çiçeğe hazırlanıyordu el birliğiyle. Öz, söz tutmuştu güneşin sahibine. Ve çiçeğin tomurcuğu yumrulaşır yumrulaşmaz, soğan veda edecekti misyonunu tamamlayıp alemi toprağa.
Tomurcuğu açarken kardelen çiçeğinin, her fotosentezde üç enerji (ç)alıyordu yaşamdan. Biri tomurcuk, biri kendisi ve biri de bir yıl sonraki yeni soğanın gömleği. Çiçek açmadan daha, ertesi yılın gömleği dikilmeliydi toprak altında. Kat kat bezenecek ve kışın yalnızlığına gömülüp toprağın kucağına belenecekti.
Hayat döngüsü dönerken, feleğin döngüsü de dönmekte. Güzelleştikçe güzelleştirecekti doğayı, hayvanları ve insanları mutlu edecekti tüm nazenin ve efsunkarlığıyla. Nice başarı ve azim yüklü merdivenlerin basamaklarına mihenk tutulacaktı.
Kardelen Bu!
Karmış, tipiymiş, boranmış kime ne.
Güneşin cılız oklarına yapışmış bir kere.
Hayatın odağına kurulmuş bir kere.
Demlenmişti iklimin zorlarında, sığamamış durduğu yere.
Gün döndü, devran döndü, Vakit yaza çalmakta şimdilerde.
Demiralma vaktidir bu yıldan, onuruyla gururuyla düşürdü çiçekleri yapraklarını bir bir yerlere.
Ve yine başa dönmek için, bir yıl daha ileri gidebilmek için, sarıldı soğanına toprağın derinliklerinde.
Vee dostlar, işte kardelen ile delik açmaya çalıştık yüreklerinizin taa içlerine.
Ölümlü olan bizlerden tüm ERDEMLİLİĞİN bilinmezliklerine.
Kim demiş kızgın güneş altında, buzdan günlerin çiçeğinin öyküsü yazılmaz diye. İşte yazdık ve bitti. Umarım bir tebessüm bırakmıştır en daimisinden yüzlerinize.
Değerli dostlar!, Pazarınız mutlu, yarınlarınız kardelen çiçeği kadar umutlu, akşam kahveniz bol köpüklü olsun. Kalın sağlıcakla.
Kardelenler hakkında kısa ansiklopedik bilgi:
Alem | Plantae (Bitkiler) |
Bölüm | Magnoliophyta (Kapalı tohumlular) |
Sınıf | Liliopsida (Bir çenekliler) |
Takım | Asparagales |
Familya | Amaryllidaceae (Nergisgiller) |
Cins | Galanthus L. |
Ocak başından nisan sonuna kadar görülen, şubat – Mart aylarında çiçeğe duran Nergisgillerden Kardelen’in Türkiye’de ondöt türü bulunmaktadır. Bir çenekli çiçekli bitki familyalarından nergisgiller (Amaryllidaceae) içinde sınıflanan Galanthus cinsi bitki türlerinin ortak adıdır. çok yıllık, soğanlı ve otsu bitkilerdir.
Kardelen yaprağı, adet söktürücü, kalp kuvvetlendirici, sinir sistemini güçlendirici, virüs öldürücü soğanları ise, lapa şeklinde sürülerek yara iyileştirici ve çıban olgunlaştırıcı özelliği bulunmaktadır. Alzhaimer’a karşı da iyi geldiği söylenmektedir. Soğanlı kısmı yenmez, yenmesi durumunda, tehlikeli sonuçlar ortaya çıkar.
Türkiye’de kontrolsüz ihraç ürünüdür. Son zamanlarda ihracına sınırlama getirilmiştir. Bilinçsiz tüketimin devamlılığı, kayda değer sanayi türü üretiminin olmaması bitkinin neslinin tükenme noktasına gelmesine neden olmuştur.
Bitkinin Türkçedeki Yerel Adları:
Türkiye’de halk arasında, “garipçe”, “Öksüz Ahmet”, “aktaş”, “boynu bükük”, “karga soğanı”,”akça bardak” gibi yerel adlarla da anılan bu türler çok yıllık, soğanlı ve otsu bitkilerdir.
27/08/2013 Ordu
Etiketler: akça bardak, aktaş, boynu bükük, çevre, çiçek, çiçeklerin dili, doğa, galanthus, garipçe, kardelen, kardelen çiçeği, karga soğanı, nergisgiller, öksüz ahmet, öykü, süs bitkileri, tabiat, Yaşam