Katsayı Ödül Olmalı, Ceza Değil!

Eğitim sisteminin, sınav sisteminin, ölçme ve değerlendirme sisteminin, yerleştirme sisteminin zırp pırt değiştirilmesi bu sistemlerin kurbanı olan gençler üzerinde ne büyük etki ortaya çıkardığını bu gün için görebilmemiz mümkün değildir. Zira takdir edersiniz ki, kaza veya yaralanma anında acının veya tahribatın kazanın sıcaklığı ile çok az hissedildiği bir gerçektir. Sınav sistemindeki bu tür değişiklikler gençlerin eğitime olan angajmanlarını bozmakta, devlet otoritesine olan güven ve bağlılığı zedelemektedir.

Hukukun genel ilkeleri olduğu gibi devlet yönetiminin de genel ilkeleri vardır. Bu ilkelerin en önemlisi de, devletin yönetim ve yürütüm kademelerinde yer alan kişilerin (idarenin) takdir yetkilerini toplum menfaatlerine göre kullanmaları gereğidir. Sadece devlet yönetiminde değil çağdaş yönetim sisteminde cezadan çok, ödül sisteminin daha etkili sonuç verdiği bir gerçektir. Bu gerçeğe göre, üniversiteye giriş sistemindeki katsayı uygulaması (her ne kadar ortaya konulmasıda iyi niyet olmadığı bütün ülke genelince bilinse de) idarenin işlem veya eyleminin makul esaslara oturtulması evrensel bir gerekliliktir.

Üniversiteye giriş sınav sisteminde amacın, yatay ve dikey adaleti birlikte uygulayarak çok daha başarılı olmak isteyenlerin önünü açma, destek olma gerekliliğini taşımasıdır. Oysa ki, Danıştay’ın, YÖK’ün şu ya da bu şekilde çözüme kavuşturduğu katsayı sistemini toplumda kaos ortaya çıkarmayacak şekilde sonuçlandırması devlet geleneği ve sağduyu açısından gereklilikti. Danıştay’ın verdiği karar, kötü niyetli ve devlet geleneği ve teamüller açısından sakat bir karardır. İdarenin işlem ve eylemleri hangi hususlarda sakat sayılır ve iptali gerekir bu mevzu bahis konusu değil. Zira yetki yönünden, şekil yönünden, sebep yönünden, konu yönünden ve maksat yönünden bir idari karar iptal edilebilir. Danıştay da kararını bu ilkelerden birine veya birkaçına oturtmuştur. Ne var ki, Danıştayın kararı, idarenin işleminin maksat yönünden iptalini iyi okuyamadığı ortadadır. Zira maksat çok daha fazla çalışıp daha fazla başarılı olmak isteyenlerin önünü açmaktı. 

Şu da var ki, Danıştay bu kararını on gün sonra açıklasaydı, yani tercihler doldurulduktan sora bu karar açıklansaydı, en azından gelişen son durum tercih yapan gençlerin kaderiyle oynamayacaktı. Bu durumda da yargı gerek YÖK e gerekse Türk Parlamentosuna durumun hukuksal açıdan nasıl çözülebileceğini gösterebilecekti. Ama belli ki, gaye, üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğundan tercihlerin bitmesine 2-3 gün kala böyle bir karar açıklanıyor ve gençlik kaosa sürükleniyor, çalışanların sınav angajmanları bozuluyor. Durumun bu hale gelmesinde iyi niyet yoktur ifadesi çok çok masum kalmakta, bir iki adım ileri giderek, bu kararın böylesi bir zamanlama ile açıklanması tam tersine ülkenin dirlik ve düzenliği aleyhine bir durum ve bu duruma neden olanlar da (en masum ifadem ile) kötü niyetli kişilerdir.

Durum ve Yapılması Gereken:

Danıştayın kararı ortadadır. Bu kararın geri alınması mümkün değildir. Karara itiraz kısa süre içinde çözüm değildir. YÖK, sınav maratonunun içinde olan gençlerin konsantrasyonlarını bozmadan ivedilikle kararlarını hukuksal zemine oturmak için B, C, gerekirse yumuşak g planlarını ortaya koymalıdır.

Siyasi iktidara gelince, bir an önce parlamentodaki ezici çoğunlunu da kullanarak, (köprüleri atmış olduğu MHP ile de yeniden temas kurarak) en hızlı şekilde parlamentodan 2547 sayılı YÖK kanununda gerekli değişikliği geçirmelidirler. YÖK kısa dönem içinde tercih süresinin uzatılması vb. taktikleri devreye koyacaktır. En kötü ihtimalle iktidarın parlamentodan Danşıtay’ın kararına temel aldığı bu maddeleri güncelleyerek açıklanmış kararı hükümsüz veya sonuçsuz hale getirmesi yani metrukiyete uğratması gerekmektedir.

Aydınlık yarınlar temennisiyle esen kalınız.

Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, https://www.bilgievreni.com, https://www.gazetecanik.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.net, https://www.gercekgazete.web.tr, https://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete ve Balıkesir Demokrat gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Paylaş

Etiketler: , , ,