Kimin elinin kimin cebinde olduğu, hangi kurum ve kuruluşun sahiplerinin hayatta kalmak için kimlere ne kadar komisyon (veya haraç) verdikleri beni hiç ama hiç ilgilendirmez. Bu kurum ve kuruluşların kamu kurum ve kuruluşları olması durumunda ve bunların yöneticilerinin iktidarda (koltukta) kalmak için kimlere ne diyetler ödediği ise beni ikinci dereceden ilgilendirir.

Ama beni birinci dereceden ilgilendiren bir durum var ki, o da, benim cebime hükümetin elinin uzanması. Bir kamu emekçisi olarak benim sabit gelirime yapılan enflasyon zammı ile reel pisasadaki enflasyon oranı arasındaki fark cebimden her gün için çekilen (çalınan) paranın oranıdır.

Hükümetin (güya) çaktırmadan yaptığı hırsızlık sonucu elde edilen gelirler, maalesef hükümetin dün genel seçim için yarın yerel seçim için iktidarda kalmasını sağlayacak fonlara ayrılmaktadır. Sabit gelirimizle nelerin kimlerin finansmancısı oluyoruz bir iki örnek vereyim.

Benim cebimden bir gecede buharlaştırılan reel enflasyon farkı, iktidarın bir ayıbının görülmemesi için çok satan gazetelere sus payı olarak armağan edilmekte.

Benden çalınan veya zorla alınan enflasyon farkı parası iktidarın koltuğunu garantilemek için parayla oylarını satan ve balık tutmak yerine her gün yarım kilo balık almaya alışmış miskin insanlara finanse edilmektedir.

İktidarın sosyal devlet ilkesi gereği yaptığı yerinde yardımlara karşı saygımız sonsuz ve diyeceğimiz laf olamaz. Ancak çevreden eşden dosttan gördüğümüz duyduğumuza göre, bu yardımların nasıl yapıldığını biliyoruz. Özellikle da sağlık durumu yerinde olup ta İŞSİZLİK YAFTASIYLA adı muhtaçlar listesine yazılan kişilerden ben hakkımı alamasam da inancım gereği Allah hesabını soracaktır.

İŞSİZLİK YANILGISI
Hiçbir zaman işsizlik diye bir olgu düşünemiyorum. İşsizlik olgusu tamamıyla psikolojik bir olgudur. Sorun işsizlikten çok gelir bölüşümünün adil olmaması ve bu sebeple ezici çoğunluğun gelirinin düşüklüğüdür. Bir insanın çalışmak isteyip te işsiz kalmasını mantığım kabul etmemektedir. Çalışan her halükarda her yerde her ortamda kendine iş bulur. Yeter ki kişi çalışmak istesin.

Ancak konu zaten çalışmak değil, herkesin mümkünse rantiye olmak istemesi, değilse bedavadan yaşamak istemesidir. Evrende her şeyin bir orta yolu bulunmaktadır. Bir devlet için, sosyal devlet ilkesi son derece iyi gerekli hatta zorunludur. Ancak sosyal devlet olgusunun da abartılmaması gerekmektedir.

Bir taraftan sosyal devlet ilkesinin gereğini KENDİNE GÖRE VE TARAFLICA YERİNE GETİREN iktidar, bir taraftan da sabit gelirlileri sömürmemelidir. Bir zamanlar Robin Hood benzetmesi yapılan Erdoğan, bu gün için tam tersi role bürünmüştür. Bunun sonu pek iyi görülmemektedir. Başbakan’a ve ekibine Allah basiret versin demekten başka ne diyeyim ki.

Mutlu ve bilinçli yarınlar dileklerimle.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

 
Paylaş

Etiketler: , , , ,