Bazı meslektaşlarım yazılarını yazarlar sonra ben bu yazıma en nasıl bir başlık koyayım diye düşünürler. Çoğu zaman yazıyı yazmaktan daha zordur başlık koyması derler. Bende durum tam tersi. Yazıyı yazarım ama daha yazımı kaleme alırken, bir sürü yazı başlığı gelir aklıma. Hangisini koyacağım diye seçim yapmakta zorlanırım. Hani bir söz var ya, “Eşeğin önüne üç ayrı yere ot koymuşlar, önce hangisinden başlayım diye düşüne düşüne açlıktan ölmüş” ben de (teşbihte hata var))) hangi başlığı tercih edeyim diye düşünene kadar sabah oluyor çoğu zaman. Bu yazıda da öyle oldu. Yazının başlığı, okuduğunuz başlık aslında. Akademisyen kimliğim ağır basınca şöyle kelli felli bir başlık atasım geldi. Onu da paylaşayım sizlerle. “Makro/Küresel Sorunlara Mikro/Yerel Çözümler”. Bu başlığı kullanırsam benden başka birkaç kelaynak daha okur yazımı başka da okuyan olmaz dedim ve sizin okuduğunuzu koydum. Aslında yazımın başlığına şunu koymak ta istedim. “Küresel Uyarı: Lütfen Sorumsuzluk Duygularınızı Aldırınız!” Duyarsızlık veya “bir benim hareketimle…” diye başlayıp yakınmayla biten cümleleri ve bahaneleri kullananlar için bir deniz yıldızı hikayesini paylaşmıştım sizlerle. Tıpkı denizyıldızı hikayesinde okyanus kenarındaki adamın yaptığı gibi tek başımıza küresel çevre sorunlarına karşı bireysel mücadelemizi yapmakta tereddüt etmeyeceğiz. 1. Örneğin, kağıtları çift taraflı kullanabiliriz,2. İş yerlerinde doğum günlerinde kendi kupamızı (bardağımızı) kullanabiliriz. (Büyük şirketlerde doğum günleri için inanılmaz plastik bardak tüketilmekte.)3. Poşet kullanımını mümkün olduğunca azaltabiliriz. (Örneğin, eskiden hiç poşet yoktu bunu düşünebiliriz.)4. Klima zorunlu değilse aspiratör yeterli ise aspiratörle serinleyebiliriz.5. Su tasarrufu için malum olan tasarruf yöntemlerini uygulayabiliriz.6. Bilgisayarın başında değilsek monitörü açma kapama düğmesinden kapatabiliriz. Bu büyük enerji tasarrufu sağlamakta)Mikro ölçüde bu ve bunlar gibi yüzlerce binlerce bireysel çözümler bulunmaktadır. Belki de en sonuncu olarak bu maddelere ekleyebileceğim ama sonuç olarak ise küresel çevre sorunlarına en etkili bireysel çözüm, atıkların kaynağından (evlerden/işyerlerinden) ayrışmış olarak toplanmasıdır. İşte bu durumda kelebek etkisi kendini gösterecektir. O halde öncelikle kelebek etkisini bir cümleyle açmamız gerekecektir. KELEBEK ETKİSİ En başta kelebek etkisi filminden bahsetmediğimi baştan hatırlatayım. Aslında “kelebek etkisi” kavramı, trigonometride ordinat apsis arasında ortaya çıkan değişkenlerin ordinat eksenindeki bileşim noktalarının birleşimiyle ortaya çıkmış bir kavramdır. Ordinat ve apsis eksenindeki bu bileşimlerin birleştirilmesiyle ortaya kelebeğe benzer bir şekil çıkmaktadır. İşte bu görüntü nedeniyle böyle bir isim verilmiştir. Bu görüntü ise, hiç tahmin edilemeyecek şekilde her hangi birinin bilinçli veya bilinçsiz hareketi veya etkisi sonucunda sebeplerin ve sonuçların birbiri peşine birleşmesiyle çok büyük olguların ortaya çıkması durumudur. Evsel, endüstriyel ve sanayi atıkları mutlak surette kaynağından ayrışmış olarak toplanmalıdır. Kağıt, cam, plastik ve organik atıklar için her ev veya işyerine dörtlü kutular konulmalı ve HER BİREY ATIKLARINI KARIŞTIRMAKSIZIN BU KUTULARA ATAR. Bu bireysel bir önlemdir ama etkili bir yönetimle küresel sonuca en yakın bir çözümdür. İşte kelebek etkisindeki gibi bir kişinin bir birimlik hareketi güçlü, devamlı ve bilinçli koordinasyon ve yönetimlerle çok büyük sonuçlar doğurmaktadır. Metal atıklarla ilgili bir ilave bir kutu oluşturmanın çok bir gereği yoktur. Çünkü, günümüzde her şey metalden plastiğe dönmüştür. Bu durumda organik atıklar şu aşamada doğrudan yakıt elde etmek üzere değerlendirilemeyeceği için metal atıkların organik atıkların içine atılması gerekecektir. Burada sabırlı , devamlı ve ısrarlı olunması gereken durum, bireylerin bilinçlenmesi, hatta bu davranışın DNA larına kodlanmasıdır. Şu durumda her dört atık ve artık kutuları karmakarışık atıklar atılarak kullanılacaktır. Bu konuda ne kadar temiz ve iyi ayrıştırılmış atık çıkarılırsa o kadar yüksek bedel ödenmelidir. Bu işlerle uğraşma görevi de evlerde çocuklara verilmeli ve ayrışmış atıklardan elde edilecek gelirlerin çocuklara verilmesi suretiyle teşvik edilmelidir. Bu uygulamadan ilk başlangıçta verimli sonuç alınmadı diye pes edilmemeli ve devamlı olarak medyada vurgulanmalıdır. Yine didaktik yazılardan biri ortaya çıktı. Sizleri yordum sevgili okurlar ama ölene kadar yormaya devam edeceğim.))Esenlik dileklerimle.
Etiketler: bilinçlenme, çevre, Kültür ve Sanat, küresel, Toplum