Dile kolay “empati” den bahsetmek. Latinler buna empati demişler, bizim dilimizde veya kültürümüzde bu kavramın tek bir kelimeyle ifadesi yoktur. Bu kelimenin en kısa ifadesi “diğerkamlık” dır. Yani kendini karşındakinin yerine koyarak karar verme davranışı.
Elbette ki her şeyin bir orta yolu vardır. Empatinin de bir orta yolu vardır. Her şeyi karşınızdakine göre değerlendirir veya ona göre davranırsanız, ortada BİREYSEL KİŞİLİK diye bir olgu kalmayacaktır. Buna karşın EMPATİ ye hiç başvurmamak ta, tam anlamıyla egoistlik veya bencillik olacaktır. Bu iki arada bir derede bulunan bir noktada kendimizi konumlandırmalıyız.
Anlayış kıtlığı denilen, olay veya olguları kendi çekirdek beyniyle algılamaya çalışan beyin korteksi gelişmemiz insancıklar sürekli toplumda sorun olmaya devam ederler. Öyle ki bu kişiler kadim atasözümüzü bir çırpıda siler atarlar. O atasözümüz neydi: “Her koyun kendi bacağından asılır” Bu kişilere göre bu atasözünü bir çırpıda bir kağıda yazıp hiç açılmamak üzere tozlu bir kütüphane rafına yerleştirmemiz gerekmektedir. Bu gelişmemiş beyinlerin, bütün olayları sadece kendi doğrularına, bilgilerine, değerlerine göre değerlendirmeleri çoğu zaman katlanılmaz bir sancı haline gelir. Hatta normal kişiliklerin bile kalp krizi veya beyin kanaması geçirmesine neden olabilirler.
Toplumda en çok ta bir sözü on hatta yüz kez anlatıp da bunları hiç dinlemeden yine bildiğini okuyan yontulmamış beyinleri gördükçe veya duydukça ifrit olurum. Ne söyleseniz, onlar bozuk plak gibi, bozuk plak gibi, bozuk plak gibi, bozuk plak gibi tekrarlaya tekrarlaya karşılarındaki kişilerin ömrünü tüketirler.
Bu tür kişiler genellikle bayanlar arasından çıkmaktadır. (Lütfen böyle olmayan bayanlar üstüne alınmasın. Çünkü ben burada bir genelleme yaptım. Bu kapsamda olmayan bayanlar pek tabi ki olacaktır. “Meşguliyet” kavramını işsiz güçsüz aylak aylak baba parası yiyen bir kişinin algılaması nasıl ki anlamsızsa, “empatik duygular” da bazı egoist ve bencil kişiliklerde, özellikle de kişilikleri çok gelişmiş olup ta beyni bununla paralel olarak gelişmemiş insancıklarda anlamsızlaşmaktadır.
Bütün bunların ilacı ise, empatik duygularınızı gübrelemenizdir. Yani olayları değerlendirirken biraz daha kendinizi karşınızdakinin yerine koymanızdır. Ben bile şu an empatik duygularımla hareket ederek, kişisel öfkemi buraya bu yazıyı yazarak geçirmemem gerektiğini, sizleri de bu duygularıma ortak ederek beş on dakikanızı kullanmak istemiyorum ve yazımı bu günlük kısa tutuyorum.
Bunları yazmasaydım zaten diğer kategorilerde yazacağım yazılara duygusallık bulaşacaktı ve bu durumda da yazılarımdaki standardı koruyamamış olacaktım.
İyi ki “yaşam” diye bir kategori var da, bütün dumanlanmış ve tsunami oluşmuş duygularımızı buradan aktarabiliyoruz. Yaşam kategorisini bir nevi sığınma kategorisi olarak görüyorum.
Mutlu yarınlar dileğimle.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com, https://www.gunesgazetesi.net https://www.bilgiagi.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: blinçlenme, insan, Kültür ve Sanat, sosyoloji, Toplum, Yaşam