Türk siyasal hayatında CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) nin önemi çok büyüktür. CHP ülkemizin (Tükiye Cumhuriyetinin) ilk siyasal partisidir. Demokrasinin tek parti de olsa başlangıcıdır. Aynı zamanda dönemin CHP başkanı İ. İnönü’nün Türk siyasal hayatına tek ve en önemli katkısı, sarsıntısız olarak CHP dışında bir partiye iktidarı devredebilmesidir.
Peki, Günümüzde Durum Nedir.
Günümüzde ise, tarihteki o devasa kurumun acınacak hali ile karşı karşıyayız. Öyle ki parti başkanlık koltuğuna ısrarla ve inatla oturmakta devam eden Deniz Baykal muhalif kanadı bu haliyle sürekli müteyakkız tutmaktadır. Öyle ki sayın Baykal’a tek bir muhalif kanat bile yetmemekte, muhalif kanadın bile muhalif oluşumları örgütlenmeye başladılar.
Bu da göstermektedir ki, CHP MUHALEFET KAVRAMINI Türk siyasal hayatında ciddi bir şekilde kurumsallaştırmıştır. Muhalefet partisi olan CHP, içinde muhalif kanadı sürekli müteyakkız tutmakla kalmadığı gibi muhalif kanat içinde veya dışında ikinci üçüncü alt muhalif kanadı bünyesinde barındıracak kadar çeşitlikte muhalefet örnekleri göstermektedir.
CHP nin içindeki bu MUHALEFET bağlamındaki heterojen yapı, bizlere hoş bir tebessüm ettirmektedir. Bu özelliğinden dolayı aslında hazanı oynayan CHP üstlendiği rolü kısa olmayan zaman diliminde zaten kanıksamış durumdadır.
Bu gün itibarıyla CHP içinde SARIGÜL Muhalefeti bir GERÇEK halini almıştır. Bu gerçek hem CHP nin gerçeği, hem de Türkiye’nin gerçeği olmuştur.
CHP deki bu artan oranlı muhalifleşme ve amipsi yapı, bu günkü tek ve egemen, dominant görünümlü iktidar karşısında ciddi anlamda sıkıntı oluşturmaktadır. Böylesi güçlü bir ülkenin iktidarının güçlü bir muhalefeti olmaması çok ta talep edilecek bir durum değildir.
CHP acilen politika ve taktiklerini değiştiresi gerekmektedir. Acilen halkla barışması gerekmektedir. Seçkinci veya elitist politik söylemlerden ziyade gerçekçi ve tabana yakın söylemler kullanması lazım. Köşk veya yalılardan ziyade iki gözlü gecekondu ailesinin evine girmesi lazım. Toplumun maddi ve manevi değerlerine karşı SÖZDE DEĞİL ÖZDE barışık olması lazım.
Cumhuriyet demokrasinin kurumsallaşmış ve devlet yönetime uyarlanmış yönetim şekliyse eğer Cumhuriyet Halk Partisi adında da Cumhuriyet varsa, parti üst yöneticilerinin bu isme layık şekilde cumhurun iradesine saygılı olup cumhurla bir takım tabakalar aracılar yardımıyla iletişim kurmaktansa birebir cumhura inmelidir.
Gerekirse parti başkanının gecekondu ailesiyle birlikte yemek yemesi gerekir. Tıpkı T. Erdoğan’ın, M. Sarıgül’ün yaptığı gibi. Guruplanan her iki kişilik (Başbakanımız ve Sn. Sarıgül) bu konuda benzer tavırlar sergilemektedir. Bu tavır ve tutum asla ve asla POPÜLİZM olarak görülmemelidir. Aksi takdirde her şeye popülizm yaftası yapılacaksa eğer, bu durumda haktan uzaklaşılmış olur. Zaten sorun da budur.
Halktan uzaklaşmanın bedeli bu tablodur. İktidarda olan parti güçlenerek seçimden çıkmakta, buna karşılık muhalefette olan bir siyasal parti ise, onca polarizasyona (kutuplaşmaya) rağmen yüzde yirmilerde seyretmektedir.
Bunun faturasını birileri ödemek zorundadır. Sayın Baykal, ya değişeceksin, sözde değil özde halka ineceksin ya da bulunduğun mercii terk edeceksin. Hak edenler o mevkii işgal edecektir.
Geçen günkü Obama ve Erdoğan’ı karşılaştırdığım yazımda da belirttiğim gibi, ülkenin değişen demografik siyasal fay hareketleri ve toplumsal katmanlar çok yakından takip edilip bu eğilimlere paralel politika üretmek zorunluluktur. Aksi takdir edersiniz ki yel değirmenleriyle savaşmak olur. Zaten bu gidişle, bir seçim dönemi sonunda CHP de kadavra partisi haline gelecektir.
Esenlik Dileklerimizle.