Omurgasızlara başta ben olmak üzere çoğumuz kızar, hatta ifrit olur. Onların genişlikleri, vurdumduymazlıkları, kişiliksizlikleri, tepkisizlikleri karşısında çoğu zaman kahroluruz. Ama toplum denilen örgütlü örgütsüz insan yığınının yıllar boyu varlığını sürdürebilmesi için omurgasız tipler kaçınılmazdır. Hatta toplumda omurgasız tipler birer çimento görevini üstlenirler. Demek ki neymiş, baştan bunca eleştirdiğimiz bu emsalsiz yaratıklar toplumların sulh ve sukunu, yönetimlerin bekası için vazgeçilmez bir faktörlermiş. Yani bunlar toplumun çimentolarıymış.
Omurgasızlar Uzun Yaşarlar!
Toplumun omurgasız tipleri kestaneyi çizdirmezler, uzun yaşarlar. Onlar için risk en büyük sorundur. Ve bu sorundan ustalıkla her zaman ve her yerde uzak durmayı başarırlar. Bir risk varsa eğer, omurgasız tipler, riske karşı bile geçimli olurlar. En huysuz en otoriter, en ters yöneticilere karşı bile omurgasız yaratıklar alabildiğince dostane ve postane ilişki yürütürler.
Omurgasızların dostane ilişkileri çoğu zaman pragmatist (faydacı/çıkarcı) hedonik (zevkçi) oportunist (fırsatçı) çerçevede devam eder.
Onların postane ilişkileri ise son derece ustacadır. Taraflar arasında canlı yayın yaparlar. Tarafların sözlerini karşı tarafa aktarırken, kıvırma, yanıltma, manipüle etme gibi bütün yan sanayi ürünü özellikleri kullanırlar. Onlar için bir haberin veya olayın düpdüzgün aktarılamsı kadar vahim bir olgu yoktur. Çünkü onların postanecilik anlayışı, düz ayna mantığıyla çalışmaz, ya çukur aynayı ya da tümsek aynayı kendilerine ilke edinmişlerdir.
Omurgasız kişiler ya riskten uzak durdukları ya da risk ile çok kısa zaman içinde akraba olmayı başardıkları için, kendi kibrit kutusu hücre evlerinde yaşasalar da bu yaşam uzun sürer.
Onlar ya “hee” derler geçerler, ya da fiziksel olarak var görülen omurgalarının içlerini boşaltverirler.
Eee, sizler de omurgasız olun diyemeyeceğim. Öyle kolay meziyet değildir omurgasız olmak. Bu ya bir karakter meselesi ya da özel uzmanlık meselesi.
Harekette bereket vardır nitekim.
Şimdi sorarım size: Bu pazar yazısı biraz kısa oldu değil mi?
Aman cevap bile vermeyin, “heee deyin geçin” hem başka bir yazı okumanız için biraz zamanınız kalır işte.
Mutlu pazarlar efendim. Kalın sağlıcakla. Pazar kahvesi içtiğinizde kahve falı baktırırsanız, fala itiraz neyin etmeyin.
Hee deyin geçin.
Bu kısımlara birer şiirimsi ekleyecektim vakit geç oldu. [Saat: 04:23] Keyfim olursa eklerim bir ara.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, https://www.bilgievreni.com, https://www.gazetecanik.com, https://www.kamudanhaber.com, https://www.siyasalforum.net, https://www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: insan, pazar yazısı, Psikoloji, Toplum, Yaşam