“Zeytin gözlüm sana meylim nedendir?
Bu sevmenin kabahati kimdedir
Gül olmuşsun dikenlerin bendedir
Zeytin gözlüm uzaklarda işin ne
Şarkıları düşürürüm peşine” demiş Hüceste Hanım şiirinde ve bunu da Selahattin İÇLİ sanat müziğiyle ne güzel yorumlamıştır. Bu haliyle de 1980 li yılların en beğenilen parçası olmuştur.
Hüceste Hanım (Aksavrın) kalbindeki sevgiliyi ve sevginin içine batırdığı dikenlerin acısını dökerken kağıda, hayatın acı ve tatlısını, özlem ve kavuşmasını aktarmış oğluna seslenirken. Zira ‘zeytin gözlü’ Hüceste Hanım’ın öz be öz oğludur.
Bu sanat ve müzik girizgahından sonra sadede gelebiliriz.
Evet bu pazar yazımda aşık olduğum varlığa girişinin soft bir geçiş olmasını istedim belki de.
Zeytin, evrenin en makul (Kur’an’da) övülmüş and içilmiş, vücut hatları yumuşak olan ve bir o kadar da parlak olan bitki, meyve, yiyecek…
Zeytinin hangi yönünü ele alacağımı bile şaşırıyorum. Hatta her bir yönü için kitap yazmak istiyorum.
Zeytinin ovalliği üzerine, sihah renginin veya yeşil renginin asaleti ve saflığı üzerine, parlaklığı üzerine, yaz kış yeşil kalan yaprakları üzerine, geç meyve veren sabırlı bir ağaç olması ve yaşlı bir ağaç olduğu için de bilgeliği üzerine, tropikal iklimi seven dengesi üzerine, yaprakları ve meyvesiyle barışı temsil etmesi üzerine, yeşilin ve barışın koyun koyuna girdiği bir konseptte güçlü dikenlerin gerçekliği üzerine neler söyleyebilirim neler yazabilirim ki satırlar, ekranlar kitaplar yetmez.
Bendenizin zeytin aşkını bir başka yazıya bırakmak üzere biraz da o muhteşem bitkinin o muhteşem ürünü olan zeytinyağının türevine yağ çekmek istiyorum.
Çok eminim ki, zeytinyağına benden başka yağ çektiğini itiraf eden yazar olmamıştır eminim.
Sevgili zeytin, sana yağ çekmek istiyorum bu yazımda. Sen de yağlısın ben de yağlıyım bu sefer.
Herkes şefine, müdürüne, başkanına, patronuna hocasına, komutanına karısına veya kocasına yağ çeker şu hayatta. Çok mutluyum ki ben de bu kişilere yağ çekme özürlü olduğumdan zeytin olarak sana hatta senin yağına yağ çekmek istiyorum.
Senin yağının insan ruhu üzerinde inanılmaz mutluluk verici saf ve samimiyetine, inanılmaz güç, enerji ve dayanıklılık veren bileşenlerine, senin yağı kullanan iklimin bayanlarının güzelliğine, erkeklerinin keyifliliğine, sabununun saflığına yağ çekmek istiyorum.
Sevgili zeytin, her kahvaltımda senden en az otuz tane yerim, yağının üzerine pul biber, kekik ve limon döküp minik minik roka koparıp üzerine serpiştirip yağına ekmek bandırmasam da soframda seyretmek bile yeterli benim için.
Sevgili ağaç, zeytininin yağını yediğim ağaç, sen sabrın, bilgeliğin, güçün ve direncinle hep var ol. Allah seni bana, beni sana hep yakın etsin. Kara çam bile girmesin aramıza.
Zeytinim, zeytin gözlüm, sana meylim nedendir bilir misin?
Bu pazar kahvaltınızda zeytine ayrıcalık yapmadıysanız pazartesi gününüzün iş stresine zeytin ve zeytin yağına ekmek bandırarak başlayın derim.
Esenlikler dilerim efendim.
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar, https://www.timeturk.com, https://www.gunesgazetesi.net, https://www.haberanaliz.net https://www.bilgievreni.com, https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: Kültür ve Sanat, pazar yazısı, Toplum, yağ, yağ çekme, Yaşam, zeytin