Resim: İyi Niyetli Etik Kapsamlı Sıralı Hak Arama Yolları

Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü ile Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği Arasındaki Alegori

Yazı Alt Başlığı: Kamu Yönetiminde Tüzüklerin Yönetmelikleştirilmesi Süreci[1]

Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü (SSHT) nün değişim gerekçeleri, alegorisi veya gizemması toplum katmanlarında konuşulmaya devam edilirken bazı gri alanların giderilmesi gereksinimi doğmuştur.

Türk silahlı kuvvetleri ve ASAL (Askeralma) teşkilatı 1839, 1879, 1928 yıllarında değişim geçirmiştir. 1983’te kabul edilen 2941 sayılı 24 maddelik Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu[2] ile seferberlik sistemi değişime uğramıştır. 1990 yılında yayınlanan 110 maddelik Seferberlik ve Savaş Hali tüzüğü[3] ile bu günkü şeklini almıştır. 21/05/2024 tarihinde çıkarılan 105 maddelik Seferberlik ve Savaş Hali yönetmeliği[4] ile konuya ilişkin son mevzuat güncellemesi yapılmıştır.

Son yönetmelikle, seferberlik konusunda, hak ve hürriyetlerin kısmen veya tamamen durdurulabildiği ilave edilmiştir. Doğal olarak yönetmeliği yürütme yetkisi de Cumhurbaşkanına aittir. Tüzüğün 2. Maddesinin j bendinde, seferberlik “…hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen sınırlandırıldığı hal” ibaresi, yönetmeliğin, 4. Maddesinin ğğ bendinde, “….hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen durdurulabildiği hali” şeklinde güncellenirken, savaş hali konusunda ise, Tüzüğün, 2. Maddesinin R bendinde, “…hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen sınırlandırıldığı durum”, ibaresi yönetmeliğin 4. Maddesinin ff bendinde, “…hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen durdurulabildiği hali” ifade etmektedir. Kısaca, savaş ilanı konusunda, tüzükte “sınırlandırıldığı” ibaresi, yönetmelikte, “durdurulabildiği” hali şeklinde güncellenmiş ve bu değişiklikle hak ve hürriyetler üzerinde bir daralma eğilimi ve psikolojisi görülmüştür.

2017 yılındaki Anayasa değişikliğinden itibaren yedi yıl geçmesine rağmen, hatta değişiklik sonrası Cumhurbaşkanlığı seçiminden itibaren altı yıl geçmesine rağmen, tüzük neden güncellenmedi de bugün tüzük olarak değil de YÖNETMELİK olarak düzeltildi. Bir kere, Tüzük, kanunun/yasanın altında yönetmeliğin de üstünde bulunan hukuksal hiyerarşiye sahip bir mevzuattır. TÜZÜK ile düzenlenen bu hususun YÖNETMELİK düzeyine indirilmesi amaçsallık açısından alegorik bir operasyondur.

  1. Tüzüklerin Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ruhuna uymayan mevzuat düzenlemesi olduğu iddia edilecekse eğer, böylesi hassas bir konu MEVZUAT AÇISINDAN TENZİLİ RÜTBE FORMUNDA neden aradan onca zaman geçtikten sonra güncellendi.
  2. Bu bir uyum operasyonu idiyse eğer, “savaş hali” tüzükte temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırıldığı” ibaresi, aynı bahiste, temel hak ve hürriyetlerin durdurulduğu ibaresine dönüştürüldü?
  3. Bu mevzuat güncellemesi neden aceleyle çıkarıldı, aceleyle çıkarılmadıysa, neden bir dolu içerik, yazım ve mantık ve bağlantı / entegrasyon hatalarıyla dolu?
  4. Yönetmeliğin 35. Maddesinde ortaya konulan Yedek personel kaynağının tespitine ilişkin hükümler neden muammalarla doludur?
  5. Bu yönetmelikte denetim fonksiyonu neden öngörülmemiş, kurumların ve sürecin kötüye kullanımı veya suistimal edilmesine yönelik öngörünün net bir hükmü bulunmamaktadır?

Korona döneminden on yıl önce yaşadıklarımızın bir film olarak tüm dünyaya izletildikten sonra, 10 yıl sonra 2020 yılında tüm insanlığa o filmi yaşatan İRADE, 20211 yılı öncesinde Türkiye ve Suriye cumhurbaşkanlarının can ciğer kuzu sarması iken, Suriye ve İran sınırlarındaki mayınlar onca tartışma ve siyasi operasyonlarla temizlendikten on yıl sonra 2021 yılında Suriyelilerin ve daha sonra Afganların mayınların temizlendiği bölgelerden akın akın yürüyerek Türkiye’ye hücum etmelerini yaşatan İRADE aynı iradedir. Sakın ola ki kimse komplo lafını etmesin, tesadüflerin birisi veya ikisi olabilir ama zincirleme olarak sistematik şekilde devam ediyorsa buna hala olağan siyasi ekonomik akış şeklinde bakmak, tam anlamıyla gaflettir.

Bugün için, Atatürk’ün gençliğe hitabesinin son paragrafı[5] fiilen yaşanmaktadır. Bu durum tepkisini geç veren Türk Kamuoyu nezdinde farkındalığa gittikçe daha fazla sahip olunmaktadır.

Düzenli olarak Amerika tarafından fonlanan Özel Harp Dairesi ve onun Kontrgerilla yapılanması, JUSMAT’tan bozma Seferberlik Tetkik Kurulunu oluşturmuş, bu yapı da kendi içinde Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) yi oluşturmuştur. Bu tüzük ve yönetmelik alegorisi, bu yapılanmanın halihazırdaki iktidar nezdinde teşkilata hukuksal zemin oluşturan bağların sağlanmasına da temel oluşturacaktır.

Bu günkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bakanlar kurulu, zaten fiiliyatta atamayla gelen kamu personeli hüviyetinde Daire Başkanlıkları gibi çalışmaktadır. Bu nedenle Tüzüklerin siyasal ve teorik alt yapısı boşalmış idi. Müstakbel gelecek seçimler ile yeniden parlamenter sisteme dönülene kadar hükümet sistemi ve bakanlar kurulu terminolojisinin Tüzük düzeyinde işlerliği oldukça zor bazen de anlamsız hale gelmekteydi. Bu bakımdan yürütülen süreç zahirde gereklilikten ibarettir.

SONUÇ:

Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü kaldırılmıştır. Yerine aynı adla nur topu gibi bir yönetmelik gelmiştir. Türk hukuk sisteminde bu tür süreçler parlamenter sisteme geri dönülmesini zorlaştırmaktadır. Gelişen dijital sistem ve teknolojiler ile devletin küçülme süreci paralelinde tüzüklerin Türk mevzuat sisteminden tümden kaldırılmasına ilişkin gerekçeler başlı başına bir çalıştay veya yargı forumu konusudur. Ancak Seferberlik ile ilgili güncellemenin bu bağlamda ele alınması görünüşte masum olsa da arka planlarında fazlaca alegoriler ve alegorik varyantlar barındırmaktadır.

Gelinen son noktada, merkezi yönetim kapsamında muhtemelen yargı çatısı altında ve mantıken anayasa mahkemesi çatısı altında yönetmelikleri inceleme kurulu veya dairesi oluşturulup, tüm kamu tüzel kişiliklerinin çıkarmış oldukları yönetmeliklerin hukuk denetiminden geçmesi yönetmeliklerdeki teknik ve içerik hatalarının giderilmesi ve yönetmeliklerin diğer kamu kurumlarının yönetmelikleriyle entegrasyonu açısından gerekliliktir. Yazımızın ilgili alanda bulunan kamu ajanlarına ve bilim insanlarına, toplum katmanları arasındaki ilgili kişilere faydalı olmasını ümit ederim.

[1] Hocam, neden anlayacağımız dilden yazmıyorsunuz diye soranlar için: Yazmayacağım, çünkü düşük düzeyli terminoloji (kavram bilim) yazınca, yazılarımın anlam ve önemi daralmış olmaktadır. Sırf kitleler anlayacak diye böyle bir oportünist bir yazım yöntemine yönelecek değilim. Yazılarımı anlamayanlar için, bol bol kelime ve kavram okumalarını buracıkta öneririm.

[2] Bu kanun da 2018, 2019, 2021 tarihlerinde muhtelif olarak güncellemelere uğramıştır. https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/2.5.90500.pdf

[3]  Bu tüzük te 1991, 1995, 2000, 2001, 2006 ve en son 2007 de değişikliğe uğramıştır. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=2941&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5

[4] Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği, 21/05/2024 tarihinde kabul edilmiş ve ertesi gün RG’de yayınlanmıştır. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=8510&MevzuatTur=21&MevzuatTertip=5

[5] “…Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.” Güncel çeviri: Hatta bu güç odakları, kendi menfaatlerini, ağababalarının siyasal talepleriyle birleştirebilirler.)