“Sosyo-entellektüalite” Sözcüğüne, “Sosyentellektüel” İğne!

Adamın biri bir yalan uydurmuş, sonra o yalana kendi inanmış” der atasözlerimizin biri. Önce sözcüğün irdelenerek literatüre eklenmesini sağlayıp onu kavramsallaştırarak üzerinde polemik yapmak  benim fazlasıyla hoşlandığım bir olaydır. “sosyo-entellektüalite” sözcüğü de bu gibi kelimelerden hır çıkarmam için bir örnek. Belki de kendime bile itiraf edemeyeceğim bir hastalığımdır bu. Bu hastalığımın adını da “sözcük/kelime fetişizmi” olarak koyalım şimdilik.

Buna bir örnek te “otorite fetişizmi” diyaloğunu gösterebilirim. Geçenlerde bir iki meslektaşa “sen hasta birisin” diye söyleniverdim. O da olanca hışmıyla feveran etti. Bu ne demek şimdi. Ben de daha bir zevklenerek:

– Evet sen bas bayağı “otorite fetişistisin” dedim. Çok ta itiraz etmedi. Çünkü otorite fetişizminin ne demek olduğunu bilmiyorlardı. Hatta kavram için içten içe çıkarsama yapmaya çalıştıklarını da biliyordum.

Başka konudan konuşmalar devam ederken, adını zikretmeye gerek görmediğim sevgili (saygıdeğer) meslektaşım google amcasından araştırmış fakat bir sonuç bulamamış elbet. Ben de her zamanki gibi, mutlu mesut gülümsemeyle;

– Bulamazsınız tabi ki hocam!, çünkü henüz o sendromu yazmadım, yani o sözcüğü kavramsallaştırmadım dedim.  Neyse  yarın da bahsi geçen bu olguyu sendrom olarak irdeleyerek kavramsallaştırmaya çalışacağım.

Sosyal sözcüğünü, dışa dönük, toplumla ilgili, bireyin ve mahrem alanların dışındaki ortam olarak tanımlayalım. Bunun yanında, entellektüalite sözcüğünü de, akılın/muhakeme gücünün  kullanımıyla ilgili isimleşmiş sıfat çatısında bir insan özelliği olarak tanımlayalım. Bu durumda sosyo-entellektüalite kelimesini maddi anlamda şöyle tanımlayabiliriz:  Sosyo-entellektüalite, daha çok sosyal olaylarla ilgili, toplum bilim disiplini içinde toplumsal olay veya olguların muhakeme edilmesi, irdelenmesi işi veya durumudur.

Sözcüğü maddi anlamının dışında subjektif bakışla kullanıma yönelik olarak tanımlayacak olursam, bu tanımın içine eleştirel birkaç yafta ve/veya argüman katmanın daha isabetli olacağını düşünüyorum. Zira bu sözcüğü  “sosyo-entellektüalite” kalıbı içine oturtarak biraz da sentaks (söz dizimi) ve de sözcük ritmi açısından paralellik kurarak, bir anlam yüklemek istiyorum. Bu durumda, sözcük ritmine subjektif kullanım amacını da katarsak, “sosyo-entellektüalite” kavramını, “sosyentellektüel hale dönüştürmüş olacağız.

Aslında sosyentellektüalite içinde olan veya üzerine bu özellikler atfedilen kişi veya kişi gurubunu çok çok ham ve kaba biraz da güncel tabirle “göbeğini kaşıyanların veya toplumdaki reel katmanlardan habersiz “sırça köşkte yaşayanlar” ın toplumla ilgili âfâkîlerin / ayağı yere basmayanların oluşturduğu kesit olarak tanımlamak istiyorum.

Bu toplum kesimi, ister bay olsun ister bayan olsun son derece seçkinci/elitist tarzda bol bol konuşurlar, vatan-millet-sakarya üzerine ilahi doktrinler üretirler. Hatta o kadar ileri giderler ki, konuşurken bile bizzat kendi davranışlarıyla kendilerini yalanlarlar. Örneğin, temizlik ve bilinçlilik tartışması yapılırken, belediyenin gerekli yerlere çöp kovası koyması gerektiği halde koymadığını belediyenin sorumsuz hareket ettiğini söylerler ve de vatandaşların da söz konusu çöp kovalarına çöplerini koymadıklarından bahseder, insanların bilinçsiz, eğitimsiz olduğu üzerine ahkam keserler. Bu ahkamı keserken de, elindeki sigara izmaritini önüne atar veya deniz kenarındaysa elindeki çöpü denize atıverir. Dakika 1, gol 1 mantığıyla, kendi kendini yalanlamış olurlar.

İşte çoğunlukla bayanların yaftalanması açısından sosyete tabiriyle ifade edeceğim, baylar açısından elitist/seçkinci tabiriyle ifade edeceğim bu tür insan kesitinin davranışlarında hemen hemen çoğu zaman söyledikleriyle yaptıkları arasında tam bir zıtlık bulunmaktadır. Zaten bu tür insan kesiti, toprağı saksıda, halkı da hak otobüslerinde görülen şeyler olarak bilirler. Bundan dolayı da söylediklerini ya uygulamazlar, ya da uygulanamayacak iddialar/argümanlar ortaya koyarlar. Genel olarak bu kesitin toplum üzerine yaptıkları lakırdılar topluluğunu “sosyentellektüalist yaklaşımlar olarak değerlendiriyorum. Yani sosyete entellektüellerin ayağı yere basmayan/gerçekle bağdaşmayan söz ve davranışları. Bu sözcüğü kurgulamak için Öz Türkçe kelime düşündüm ama bu kalıp kadar yakışıklı bir bileşim/terkip bulamadım doğrusu. Buraya kadar anlattığım içeriği kapsayacak öz türkçeden ibaret bir bileşim üreten olursa bizzat bana e posta ile dönüş yapmalarını beklerim.

Bitirmeden yaşamış olduğum sosyentellektüalist bir davranışa daha örnek vermek istiyorum.

Bir gün, nezih bir mekanda “aydın” denilebilecek bir kişilikle sohbet etmekteydim. Konu yardımlaşma ve empati (diğerkamlık)  duygularıydı. Aydınımız bütün özenli cümleleriyle yardımlaşmanın insanın vazgeçilmez ve olmazsa olmaz özelliği olarak tanımlamıştı. Daha sonra hem vakit geç olduğundan hem de yağmur yağmaya başladığından mekandan ayrılmaya karar verdik. Direksiyonda aydın kişilik oturmaktaydı. Bulunduğumuz yer de şehir dışında bir yerdeydi. Yola çıktık, yağmur kırkbeş derecelik açıyla hızla cama vururken  yol kenarında kapalı olmayan otobüs durağında birininin ıslanmakta olduğunu ve alabileceğimizi söyledim.

Cevap: “İn midir cin midir boşver, zaten yeterince geç kaldık” idi. Tabi ben bu aydın kişiliğin sosyentellektüalist saltolarını baştan anlamıştım ve sert yağmurda ıslanmakta olan kişiyi almayacağını zaten biliyordum. Test etmiş oldum bir kere daha.

Söz söylenir, kalem yazar, tuşlar tıkırdar.

Hayatın gerçeği ne söze, ne kalemin mürekkebine, ne de klavyenin şıkırtısına benzer.

Hayatı hissetmek için, onun içinde olmak gerekir.

Bu yazı da sosyentellektüel kişilere bir nağme olsun. Kalın sağlıcakla.

Not:

Bu yazı, www.bilgiagi.netwww.timeturk.comwww.bilgievreni.comwww.haberanaliz.net www.siyasalforum.netwww.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Paylaş

Etiketler: , , ,