Memuriyete ilk başladığım yıllar, genel müdürümün misyon haline getirdiği sloganı hayatta unutmam. Bu misyon benim için hayat misyonu olmuştur. Gerçi bu slogan benim karakterime de uygundu ama ölene kadar bu misyon üzere devam edeceğimden zerre şüphem yok.
Genel müdürümün misyonu aslında toplam kalite yönetiminin bir ilkesiydi. “Bana sorun getirme çözüm getir” in kısaltması olan BSG – ÇG formülasyonu her çalışanın arka panosunda en orta yerde duruyordu. Evet gerçekten de yenilikçi, üretken, girişimci çalışkan tipler ya çalışır ortaya koyarlar, ya da üretim kademelerinde sorunlarla karşılaştıklarında mutlaka çözümleri de yanında sunarlar.
Bu misyonun veya sloganın tam tersi duruma ben klişeleşmiş olarak CHP Zihniyeti derim. Şimdiye kadar bu yaşa geldim ve bu konuda tecrübem zaman ilerledikçe değişmedi pekeşti.
Normal mantık şunu gerektirir. Bir kişi bir işte veya olayda herhangi bir sorun görüyorsa veya arıza görüyorsa sorunu gören bu sorunun çözümünü de biliyordur, bilecek durumdadır. Yalnız dikkat edilmesi gereken nokta, söz konusu sorunun çözülmesi değil, çözülme yolunun gösterilmesi. Diğer bir deyişle ortaya konulan soruna yapışık olarak çözümün de peşinden getirilmesi.
Son on yıl içinde Sabih KANADOĞLU nun çıkışları ve açıklamalarını şahsen ben hep takozcu mantık olarak değerlendiriyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimi krizinin baş mimarı çoğu kişinin takdir edeceği gibi KANADOĞLU dur. Sözde soruna karşı çözüm de önermektedir fakat, Türkiye’nin ilerlemesine gelişmesine yol almasına mekanizmaların çalışmasına engel olacak, geciktirecek ne varsa sayın Kanadoğlundan gelmektedir.
Eğer bir kişi herhangi bir yerdeki olaya veya işe veya çalışmaya engel olmak istiyorsa, KANADOĞLU’na danışmalıdır. Kanadoğlu o işin veya olayın veya çalışmanın nasıl yürümeyeceğini, nerelerde sorun çıkacağını SORUN ÇIKMASA BİLE HUKUKA EN UYGUN HANGİ AŞAMALARDA KİMLER TARAFINDAN SORUN ÇIKARILACAĞINI en ince ayrıntılarıyla ortaya çıkarıverir.
Bu konuda iş bozma veya takoz koyma veya engel olma işlerini faaliyet alanı ilan eden bir danışmanlık şirketi kurulmuş olsa sayın KANADOĞLU en güzel adaydır.
Bu yazımla Kanadoğlu’nun usta bir sansasyoncu ve patinajcı olduğunu vurgulamaktayım. Kanadoğlu aynı zamanda nadide bir hukukçudur. Çok zeki bir kişiliktir. Hukukun ve mevzuatın (tüzenin) ruhunu okuyabilen (ama kendi çıkarlarına ve siyasal görüşüne göre okuyan) bir hukuk adamıdır. Bu yönüyle kesinlikle Nobel Hukuk ödülüne aday gösterilmelidir. Kendisinin keskin zekasını, engin hukuk bilgisini kutluyorum.
Geçen yıl Nisan ayında başlattığı 367 tartışmasıyla Ankara’da tüm planları değiştiren Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu en son çıkışıyla yiye yaptı yapacağını. Haziran Ayında yine bol bol Kanadoğlu konuşacağız…
Mutlu günler bol güneşler dilerim?
Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar https://www.yazarport.com , https://www.gunesgazetesi.net https://www.kamudanhaber.com https://www.bilgievreni.com , https://www.siyasalforum.net https://www.gercekgazete.web.tr www.radyobrt.net ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.