Tuzla tersanesini son beş yıldır düzenli periyotlarla duymaktayız. Hani derler ya, reklamın iyisi kötüsü olmaz diye. Evet reklamın iyisi kötüsü olmayacaksa, Tuzla Tersanesinin orta ve üst düzey yöneticileriyle bu tersanenin bağlı olduğu siyasal kurumun başındaki kişi de kötü reklam sahibidir. Sanırım lafımız nereye gideceğinin istikametini göstermiştir. Bu talihsiz ölümler, japonya’da olmuş olsaydı eğer, şimdiye kadar tersane müdürü on kez, çalışma ve sosyal güvenlik bakanı da on kez istifa etmişlerdi veya intihar etmişlerdi. Bir kurum var ki orası korku filmlerindeki gibi sürekli olarak insan yemekte. Bir nevi gemi üretim yeri değil de kaza üretim yeri ve ömür tüketim yeri. Rakamlarla Tuzla Tersanesi İş Kazaları: 2004’te 5 işçi ölmüş,
2005’te 8 işçi ölmüş,
2006’da 10 işçi ölmüş
2007’de 12 işçi ölmüş
2008’in ilk 1,5 ayında 6 işçi ölmüştür.1992-2004 yılları arası 12 yılda 41 işçi, buna karşın,
2004’ten bugüne 4 yılda 41 işçi ölmüştür. Bütün bunlara rağmen, Tuzla Tersanemiz, gemi inşa siparişinde Avrupa birincisi ve dünya beşincisi olduğuna dair göğüs kabartıcı açıklamaları da her fırsatta okumaktayız. Gazeteciler yöneticiler tarafından eleştirilirler çoğu zaman. Ben de bu yazıyı çok kapsamlı bir araştırma yapmadan yazıyorum. Masamın başında. Düzenli periyotlarla insan ölen bir tesisin tepe yöneticisini ve o tesisin bağlı olduğu siyasetçinin gamsızlığı ve aymazlığı ve pişkinliği ve hoyratlığı karşısında onları istifaya çağırmak bir gerek değil bir görevdir. Tuzlada şimdiye kadar yaşanan yaşanacak bütün kötülük ve haksızlığı kınıyor ve devletin başındaki kişileri sendikaları sivil toplum kuruluşlarını göreve, insafa ve izana davet ediyoruz. İnsanoğlu düşünür. Bir yerde kaza olduysa önlem alınır. İlgili kişiler uyarılır tekrarı olmaması sağlanır. Bu korku filmlerine benzer ölümcül kazalar bir değil iki değil üç değil sürekli tekrarlanıyorsa ve buradaki yetki sahipleri hala yerini koruyor ve bu kişilerden hesap sorulup gereken yapılmıyorsa burada bir ihanet ve cinayet bulunmaktadır. Şimdiye kadar bu tesiste hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet yakınlarına da ACİL BİLİNÇLENME UYANMA/BASİRET diliyoruz. Hiç kimse yapmasa bile burada ölen kişilerin birinci derece yakınları bu aymazlığa karşı gerekeni sonuna kadar yapmalıydı. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeliydi, Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) ya durumu aktarsalardı. İlgili ve bilgisiz kişiler de buraların bu kadar sahipsiz olmadığını görselerdi. Ben de burnumdan ateş çıkacak hiddette bu yazıları yazmamış olsaydım. BİLE BİLE LADES NE ZAMANA KADAR? Tersane içindeki, özel sektör işletmeleri, maliyetlerini düşürmek ve kârlarını artırmak için, devletin koyduğu çevre koruma, güvenlik ve meslek hastalıkları ile ilgili kuralları herkesin gözü önünde çiğnemektedirler. Bu özel işletmeleri denetlemekle görevli kamu görevlileri de bu kural dışı davranışlara göz yummakta, gereken cezaları vermemektedirler. El birliğiyle kazaya megafonla geliyorum dedirtilmektedir. Torlak Tersanesi’nin eski sahibi Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak 12 Şubat’ta Uluslararası Çalışma Örgütü’nü kaynak gösterdiği rakamları sıraladıktan sonra Türkiye’de tersanelerde meydana gelen ölümlerin, dünya ortalamasının altında olduğunu söylemişti. Buna karşılık ILO temsilcisi, ölümcül kaza yüzdelerinin kendilerine ait olmadığını söylemiştir. Bu süreçte olayla ilgili yapılan manipülasyonlar da cabasıdır. YOKSA AMAÇ TOKATLAMAK MI? Yaygın bir kanaat vardır ya. Bir kamu kurumu özelleştirilecekse önce oranın ekonomik değeri dibe vurdurulur, sonra da yok pahasına satılır. Satılmak için de orası zaten sorunlu yer. Verelim kurtulalım denir. Bu niyette olanları damarlarındaki kan zaten temiz değildir. Onlar er geç hem bu dünyada hem ahirette hesaba çekilirler. Şu anda orada çalışan işçilerden kim bilir yüzlerce çözüm önerisi gelmiştir. Ama çok eminim ki, bu kişiler Tuzla Tersanesinde Terslenip Tokatlanıp Topa tutulup Tukaka edilmişlerdir. Bu sindirilmiş kişiler ve kişi yakınları da sindirilmiş korkutulmuş şaşkın insancıklar haline getirilmiştir. Beş maymun hikayesi gibi. (Politikada beş maymun hikayesini bir başka yazıda anlatırız bir bahaneyle.)
Etiketler: İş yaşamı, Siyaset, sosyal güvenlik, Toplum