İş yaşamında başarının en önemli unsuru, gönüllülük ve motivasyondur. Devletlerin dış / ulusal savunma hizmetleri, komuta kademesi haricinde, kadim harbiye/askeriye mantalitesine göre vatandaşların yükümlü/zorunlu olduğuaskerlik görevini yapmakta olan erkek vatandaşlar tarafından yürütülmektedir.

Selçuklu'dan Osmanlı'ya ulusal savunma sisteminin insan kaynağı faktörü önemli ölçüdedeğişmemiştir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte Türk ordusu, İstiklal harbinin de sıcaklığı ile zorunluluk esasına dayalı bir yükümlülük sistemine dayanmaktaydı. Ancakburadaki yükümlülük sahrada ve hazarda (savaşta ve barışta) gerçekten gönüllülük ilkesine dayalı bir yükümlülüktü. Yani devletin yükümlü / zorunlu tuttuğu askerlik hizmeti, Türk Vatandaşları için, kendini TÜRK hissedenler için gerçek anlamda bir şeref ve onur anlamına geliyordu. Hatta Türk kültüründe ERKEK'liğe ilk adım, sünnet olarak atılırken, ikinci ve son aşaması da, ASKERLİK GÖREVİNİN YAPILMASI idi. Askerliğini yapan kişi, gerçek anlamda, (psikolojik ve sosyolojik olarak) erkek sayılıyordu.

Tabi bütün bu sosyokültürel terminoloji içinde Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana köprünün altından fazlasıyla sular akmış, Türkiye sınırları içinde kendini TÜRK hissetmeyen insanlar peydah olmuş, hatta Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman olan, kendi devletinin ordusuna karşı saldırıda bulunan tümörler gittikçe büyümeye başlamıştır.

Düne kadar sorun olarak algılanmayan, hatta algılanması düşünülemeyen şeyler, Türk Kültürünün genetik kodlarındaki ayrık otların türemesiyle devletin zorla askerlik hizmetini yürütmeye çalışması dava konusu olmuş ve 2011 yılı itibarıyla VİCDANİ RET kavramını ortaya çıkarmıştır. Aslında bunun içsel anlamda aktarımını, VİCDANSIZ RET olarak tercüme etmek gerekse de meselenin teknik boyutu başkaca boyutlarını görmek gerek.

Teknik Boyutu:

Bir ülkede askerlik hizmeti ideal anlamda 3 ayı geçmemeli ve bu sürede bekâ tedbirleri,* sivil savunma, doğal afetlere karşı korunma, ilk yardım vb. temel ve hayati önem taşıyan alanlarda eğitim verilmeli ve bu eğitim sadece erkeklere değil kadınlara da verilmelidir. Bununla ilgili olarak bir kaç ay önceki makalemizde zaten ayrıntılı olarak bahsetmiştik.** Zorunluluk olmalı, süre üç ayı geçmemeli ve bu zorunluluk sadece erkek vatandaşlarımız üzerinde değil kadın vatandaşlarımız üzerinde de bulunmalıdır.

Zaten artık PROFESYONEL ASKERLİK bağlamında olaya yaklaşıldığında bu açıklamalar tüm Türkiye'de kanıksanmış durumdır. Zira 1999 yılında M.S.B. Konya Personel Okulu Komutanlığı'nda askeralma projeleri yürütürken ve bu kapsamda aldığımız seminerlerde o zamanın Askeralma Daire Başkanı adına, Yarbay Şener KEÇECİOĞLU, profesyonel askerliğe geçişin (tabir caizse) devlet politikası haline geldiğini daha o günlerde Toplam Kalite Yönetimi Seminerinde dile getirmiş*** ve o zaman için Milli Savunma Bakanlığı Askeralma ve İnsan Gücü Yönetimi kapsamındaki çalışmalarımız hep profesyonel askerliğe yönelikti.

Psikolojik Boyutu:

Bir taraftan savunma hizmetinin profesyonel askeri kadrolar tarafından yürütülmesi gerektiği üzerine ulusal bir konsensüs oluşmuşken, bir taraftan da Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı psikolojik bağlılığı kalmamış etnik köken anlamında olmayan Türklüğünde genetik anlamda sorunlar olan, etnik anlamda zaten Türk olmayan kişilerin içte ve dışta yapacağı savunmadan ne kadar verim beklenilecek ki. Bu nedenle istemeden ve zorla yapılan / yaptırılan askerlik hizmetinin ne devlete ne yapana ne de topluma bir artı değer üretmeyeceği muhakkaktır.

İlkelde, "vicdani ret" kavramı batıcı ve kışkırtıcı gibi görülse de, kendi içinde tarafların tamamı açısından son derece makul bir kavramdır. Ancak burada "vicdani ret" kapsamına alınacakların kimler olacağını, bu kapsama girmek için hangi şart veya şartlar aranacağını, bu grubun askerlik hizmetlerinin yerine sayılacak vatandaşlık yükümlülüklerini nasıl yerine getireceklerinin içeriği son derece dikkatle doldurulmalıdır. Zira vicdani ret kapsamına giren kişilerin zaten Türkiye Cumhuriyeti ile psikolojik anlamda bağlılığı zaten sorgulanmaktayken, bu kişilerin askeri değil de sivil kamu kurmlarında çalışırken güvenlik riski oluşturup oluşturmaması dikkate alınması gereken bir durumdur. Zira bu kişilerin gizlilik niteliği taşımayan hizmetleri bile kötü niyetli olarak ya baltalamak ya da sûiistimal etme niyetinde olabilirler. Bu açıdan bu grup kişilerin askerlik süresince istihdam edilecekleri yer ve işler en hassas olunması gereken işlerdir.

Şu da var ki, eğer Türkiye profesyonel askerlik sürecini 5 yıl içinde tamamlamış ve silahlı kuvvetlerin bütün kadroları profesyonel ekip tarafından oluşturulmuş olsaydı, zorunlu askerlik hizmetleri kadın erkek 3 aya düşürülmüş olsaydı, en başta ve daha önceki makalemizde dile getirdiğimiz durumda olsaydık, VİCDANİ RET düzenlemesine gerek bile kalmayacaktı.

Askerlik ve Şehadet Olgusu:

Askerlik hizmetinin sadece yönetsel boyutu bulunmamakta, bir yandan da askerlerin psikolojik yapılarının içinde bulunan ŞEHADET olgusu yine bu tartışmalarla yeniden tanımlanması gerekmektedir.

Dinsel bir kavram olan "şehadet" diğer bazı dinlerde de olduğu gibi kaynağını kutsal kitap olan Kur'an dan almaktadır. "Allah yolunda öldürülenlere "ölü" demeyin, zira onlar diridir, fakat siz hissedemezsiniz" ayetiyle sabittir. Burada "Allah Yolunda öldürülme" olgusu vatan için öldürülme olarak düşünüldüğünde vatan sevgisi de imandan bir cüz olarak düşünüldüğünde vatan (savunması) için ölenler de şehit kapsamında algılanmaktadır. Bu nedenlerle hukuk sistemimiz, "şehit" kavramını, "utsal bir ülkü veya inanç uğruna savaşırken ölen kimse" olarak tanımlamıştır.

Şimdi burada ZORLA ASKERLİK HİZMETİ YAPTIĞINI İDDİA EDEN kişinin şu ya da bu şekilde askerlik süreci boyunca ölmesi durumunda ŞEHİT olarak addedilmesi, bütün Türk İslam Tarihi boyunca şehit olmuş dededelerimizin kemiklerini sızlatacaktır. Bu kişinin ölümünün psikolojik ve sosyolojik statüsü sadece ve sadece "ÖLÜ" olarak tanımlanmalıdır. Bu nedenle "şehitlik" ve "şehadet" kavramlarının da bu bağlamda bütün iç hukuk metinlerinde ve düzenlemelerde yeniden tanımlanması gerekmektedir.

Ayrıca sadece devlet ile psikolojik bağlılığı olmayanların ASLA VE ASLA ŞEHİT SAYILMAMASI GEREKTİĞİ gibi aynı zamanda dinsel anlamda "şehadet" mertebesinin oluşması ile askerlik hizmetinin zorunluluğu manevi anlamda çelişmektedir. Manevi anlamda gerçek şehadet mertebesi için askere giden veya askerlik yapan kişinin seve seve veya can-ı gönülden bu hizmete kendini adamasıyla mümkündür.

Konunun bedelli kısmını da bir sonraki yazımıza bırakmak ümidi ile. Esen kalınız.

* Bekâ tedbirleri: Hayatta kalma, fiziksel varlığını dış tehlike ve risklere karşı devam ettir(e)bilme tedbirleri

** 21 Temmuz 2011 tarihli yazımız https://www.bilgiagi.net/tskda-sozlesmeli-askerlik-donemi-uzerine-bir-analiz/58834/

*** Toplam Kalite Yönetimi Bilgi Broşürü, MSB Asal Daire Başkanlığı, Mart 1999

Not: Bu yazı, www.bilgiagi.net , www.bilgievreni.com , www.gazetecanik.com , www.kamudanhaber.com , www.siyasalforum.org , www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıtbası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Paylaş

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,