“Seçim Ekonomisine veya
Keynesyen Eknomiye Giriş”
Yaşasın!!!Yine seçim var ortalıklarda.Yine devlet baba bizi gördü caddelerde sokaklarda.Kaldırımlar yapılıyor, çukurlar kapatılıyor, dereler ıslah ediliyor hovardaca!***Evet, hızlı ve hummalı bir çalışma süreci. Bütün Türkiye’de illerde ilçelerde bucaklarda ve köylerde.Esnaflar kapılarının önünden bakıyor, kimi elinde cep telefonu, kimini elinde kehribar tesbih, kimiyse bir çıkın anahtarla.***Yaşasın ne güzel bu seçimler, devlet baba seçim oldukça kapımıza gelmese de hizmeti getiriyor ya.Öpüyor hepimizi yanaklarımızdan ve diyor ki, bakın devlet var. Destek olun tüm varlığınızla.
Varlığınız malvarlığımıza armağan olsun diyorlar. ***BİR ÇAĞRIDA BULUNUYORUM BEN DE Her yıl seçim yapılsın, her gün olmasa da bu sebeple devlet her seçimde bizi görsün. Onu hissedelim. Yoksa devlet kapısından EVET cevabını almayı o kadar özledik ki.Bıktık usandık tekerlemelerden, ve dahi gevelemelerden. HAVET cevaplarından. Bilgililerin ilgisizliğini, ilgililerin de bilgisizliğini görmekten usandık. Her yıl seçim olsun. Bol bol seçelim.
***
Ne kadar çok seçersek bu konuda o kadar tecrübe kazanırız, karpuz yerine KELEK seçmemiş oluruz. Merak etmeyin, seçimi ve seçim mekanizmalarını yalama yaptırmayız. Haddimizi biliriz. Bizler TÜRK İNSANIYIZ. Devlete saygı ve güven yüzyıllar boyu genlerimize işlemiştir. Seçim yatırımları aslında durgunluk ekonomisinden çıkma politikasıdır. 1930 ekonomik buhranından Keynesyen politikalarla çıkılmıştı. Bilen bilir. Kamusal yatırımlarla durgunluk halindeki ekonomiye ilk çarpan ivmesi verilerek piyasaya likidite kazandırıp paranın dolanım artırılmış ve kitlenmiş olan makro ekonomik çark dönmeye başlamıştı. Seçimlerde de daha doğrusu seçim ekonomilerinde piyasaya şu yada bu şekilde böylesi bir canlılık gelmektedir. Tabi arada bir farkla o da kamusal yatırımların rengi ve yönü konusunda siyasal iktidar egoist davranmaktadır.
BURADA İŞİN İYİ YÖNÜ, BU HARCAMALARIN OYA DÖNÜŞMESİ İÇİN MİKRO KREDİ ŞEKLİNDE VERİLMESİ GEREĞİDİR. ZİRA BÜYÜK KARTELLERE BU DESTEKLERİN YAPILMASININ ETKİLİ BİR OY DÖNÜŞÜMÜ OLMAYACAKTIR. İŞTE BU NOKTADA SEÇİM EKONOMİSİ KEYNEZYEN EKONODİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.
Her yıl bizzat halk olarak biz karne vermek istiyoruz. Ne kadar çok karne lafı edilirse, o kadar çok çalışır öğrenciler.
BİR İTİRAF:
Bu yaşıma geldim, hiçbir parti yetkilisi kapımıza gelip bize oy verin demedi. Hiçbir tanıdığıma da bizzat milletvekili adayı veya başkan adayı gidip oy istememiş. Demek ki çalışılsa, birebir vatandaşın ayağına gidilse, çok daha iyi sonuç alınacak. Gerçi bu gün itibarıyla iktidar partisinin bu konuda içi rahat görülüyor. Hele ki, yapılacak olan seçim yerel bir seçimse, yerelde de açıkça çok başarısız bir başkanı da yoksa, yerelde ve merkezde tek başına ktidarda olmanın avantajıyla maça pardon seçime, 5 / 1 galibiyetle başlamaktalar. Bu durumda iktidarda olmayan partiler için OLAĞANÜSTÜ PERFORMANS GÖSTERMELERİ GEREKMEKTE.
Hiçbir parti kamu oyu araştırmasıyla karşılaşmadım. Bunca alanda dolaşmama rağmen otomobil kullanmamama rağmen, nasıl denk gelmediğimi anlayamıyorum. Bir benim oyumla ne değişir diyorsanız, benim Pazar yazımı beklemelisiniz, veya beklemeden “deniz yıldızı hikayesi” ni okuyabilirsiniz.