:: Din & İlahiyat
“Kanunlar örümcek ağı gibidir, güçlüler deler geçer, güçsüzler takılı kalır!”
Yüksek Seçim Kurulu yerel seçimlerle ilgili birkısım yasaklar ve ilkeler ortaya koydu. Bu ilkeler seçimlerin sulh ve sukun içinde ve geçerli ve güvenilir bir şekilde yapılması ve sağlıklı sonuçlar alınması açısından son derece önemlidir.
Hayatta önemli bir gerçek vardır. Çoğu zaman çoğu yerde, (ki bu “çoğu” kelimesi yerine “her” kelimesini kullanmak Devamını Okuyun
Etiketler: Hukuk, insan, kanun, Kültür ve Sanat, Toplum
Peki Küreselleşme içinde Türk Burjuvasisinin Materyalist Sufileşmesini nasıl değerlendirebiliriz?“Bunu öncelikle demiryolu makascısı” kavramıyla irdelemek gerekir ancak, ondan önce bize altlık olarak söylenecek şeyler var.Küreselleşme konusunda ‘batı” 300 yıl önce mikrokozmoz yapısını tamamlamıştı. 1600-1625 arasında 17. yy. ın içinde Protestanlar bu günkü dünyanın maddi çehresini çizmişlerdir. Bu çehrenin ardında güçlü bir rasyonallik bulunmaktadır. Batı parayla bilgiyi sürekli olarak evlendirmiştir. Düzenli bir üretim yapılırken dengeli bir tüketim yapılmaktaydı. Bu arada aile müessesesi de yok edilmiştir.Batının sürekli artan üretimi karşısında dengeli bir tüketim yapması durumunda bir sorun ortaya çıkacaktır. Pazar sorunu. Bu sorun da gelişmekte olan ülkelerle kolayca çözülecektir. Çünkü karşı cephedeki toplum, mikro kozmozunu tamamlayamamış, rasyonalleşememiş ekonomik toplumsal bir yapı içindeydi. “Ölümü gör ye, “dükkan senin aaabi” diyen insan sigarasını kavla yakmaya devam ederken “aheste çek küreği mehtab uyanmasın” nağmesini mırıldanıyordu. Oysa ki kürekleri aheste çekerek alınacak yolda bizi birileri sürekli sollayıp geçiyordu. Bu esnada batıdan gelen ucuz ve gelişmiş tüketim maddeleri pazarlara dolmaya başlamıştı bile. Batı pergelin güçlü ayağını bizzat maddenin üzerine koymuştu.Batı küreselleşmeden önce dünyayı küçültüp mikroyu araştırıyor. Öyle ki eline kamerayı alıp aylarca çöl faresinin barınmasını incelemektedir ıssız lut çöllerinde. Bu tür kişilikler karşısında bizim mikrokozmozdaki toplumumuz ne diyor. “küçüklükten beri zaten sıyırmıştı. Şimdi contayı yakmış. Dilimizde firma kelimesi ingilizced. “firm” kelimesinden gelmektedir. Bu kelimenin kelime anlamı sıkı, sağlam, sert demektir. Ekonomik kavganın temelinde bilgi bulunmaktadır. Oysa ki Ortadoğu’da ekonomi kavga üzerine değildir. Petrol yatağı üzerinden kazanılan para batının verdiği hesap numaralarına yatırılır. Saddam işte bu hesap numarasını vermek istemediği için sonunu getirmiştir.Doğu bakışı şiirlere ve beyitlere yansımıştır çoğu kez.“Rah-ı Hakkadır seferim,Ben bu dünyayı nederim” diyor.Bununla nereye gidebilirsiniz. Devlet düzenine gelince, Ulus devlet ne olacak?Gerek ABD gerekse AB modeli Osmanlı modeline dayanmaktadır. Amerika Güçlü bir Osmanlıdır. Osmanlı’da farklı uluslar olmasına rağmen devlet olgusu çok güçlüdür. (*) Emanuel Kant, AB nin temelidir. Farklı insanlar bir araya gelir birlik oluştururlar. Osmanlı devleti ise Hegelcidir. Devlet boyutu daha güçlüdür. “Devlet ebed müddet”. Bizde üç Türk bir araya geldiğinde “bu ülke nasıl kurtulur”u konuşur. Başka toplumlardaki devlet olgusu bu kadar gelişmemişitir.Buna ilave olarak AB nin en sıkıntılı tarafı sevgi ve gönüllülük esasına dayalı bir ordusu bulunmamaktadır. Devletlerin birel olarak savunma sistemleri var fakat bir Avrupa ordusu yoktur. Bu rasyonel toplum rasyonel bir Avrupa ordusunu yapamamıştır. Yalnız buna karşın, iç güvenlikleri güçlüdür.Yine ‘batı’nın insanı sevgiden, aşktan mahrumdur. Batının insanı DOST suz bir toplumdur. Batıda “ölümü gör ye”, “komşu, aşure çorbası getirdim, afiyet olsun” yoktur. Batının insanı bir kaşık tuz için komşusuna para öder. Bunlar “iyi” veya “kötü” kavramlarıyla yaftalanan olgular olarak söylemiyoruz.Ulus devletlerin bekasının devamı, AB içinde güçlü pazarlıkları gerektirecektir. 250-300 milyon Türk bulunmaktadır dünyada. Türkiye’deki milliyetçilik 100 yaşına gelememiştir. Yani Anadolu topraklarındaki Türk milliyetçiliği tamamlanmamış bir Türk milliyetçiliğidir.
Etiketler: din, Ekonomi, insan, tasavvuf, Yaşam
Ekim 7th, 2008 | in
Bilim & Teknoloji,
Bilinçlenme,
Din & İlahiyat,
Dünya,
Eğitim,
Ekonomi,
Hukuk,
İş yaşamı,
Kültür ve Sanat,
Psikoloji,
Toplum,
Yaşam |
Yorum Yapin
Sayın okurlarım. Hatırlarsınız, 02 Ekim 2008 Perşembe günü, ”Bayram Tatilleri En Az Birer Gün Azaltılsın!” başlığını taşıyan bir yazı yazmıştım. Devamını Okuyun
Etiketler: bayram, insan, tatil, tembellik, Toplum, Yaşam
Ekim 2nd, 2008 | in
Din & İlahiyat,
Dünya,
Ekonomi,
İş yaşamı,
Kültür ve Sanat,
Toplum,
Yaşam |
Bayram Tatilleri En Az Birer Gün Azaltılsın! için yorumlar kapalı
Ne olur, yazı başlığımı görüp te tepkiyle olaya yaklaşmayın.
Önce bütün Türkiye’ye değerlenirmek yapmak için tepki göstermeye sonra da yöneticilere aklı Devamını Okuyun
Etiketler: bayram, insan, tatil, tembellik, Toplum, Yaşam, yönetim
1970 li yıllardan bu yana Türkiye’de var olan tartışmanın fay hattı toplumsal bazlı olarak bu gün en üst hukuksal düzenleme olan anayasa ile hüküm altına alınmıştır. Bu durumun temelde bir olumlu bir olumsuz etkisi olacaktır. Birincisi, bahsini ettiğimiz gibi, yarım yüzyıla yakındır tartışılagelen ve yasaklayıcı ve engelleyice olarak uygulanan başörtüsü ve/veya türban kullanımı, anayasal olarak temellendirildiğinden hukuksal altyapıya kavuşmuştur. Öte yandan Devamını Okuyun
Etiketler: bilinçlenme, din, Hukuk, Toplum, Yaşam
Geçen yazımızda, kaderin alın yazısı olup olmadığını din biliminde kelam ve akaid literatürü kapsamında birkaç noktadan ele almıştık. İnsan fiilinin (işlem ve eyleminin) bizzat insan iradesi (istenci) ile olup olmadığının dinsel boyutu olduğu gibi, bunun fiziksel veya daha özelde tıbbi boyutu da bulunmaktadır. Yalnız insan iradesinin fiziksel kaynaklı olması bahsiyle Devamını Okuyun
Etiketler: Felsefe, fütüroloji, genetik, tasavvuf, teknoloji