Ahmet Fidan Kişisel Resmi Web Sitesi
Bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır

:: Eğitim

 

Eylül 30th, 2009 | in Bilim & Teknoloji, Eğitim, Felsefe | Yorum Yapin

Epistemoloji / Akla-Vurum Ne Değildir?

Bilgi felsefesi olarak ta adlandırabileceğimiz kavram,  beşeri bilginin yapısını ve geçerliliğini inceler. Nakil bilgisinin yani ilahi bilginin öz anlamında sorgulamasını yapmaz, yapsa yapsa bu bilgiyi orijinalinden tanrısal varsayım olarak kabul edip bu bilginin veya bilgiler bütününün etkisini ve sonuçlarını irdeler.

Epistemoloji ile mantık arasındaki ayrım ise, mantığın, geçerli akla vurmanın biçimsel yapısını incelemesi ve kişisel kaynaklı nesnel ve geçerli süzgüsünün ilkelerini ortaya koyar. Epistemoloji insanoğlunun bilme fiilinin veya ediminin yapısıyla ilgilenir. Yer yer, etik, toplumbilim ve din felsefesi gibi disiplinlere de referans gösterir. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , ,

Askıda kimlik!

Kimlik yığını ortalıklar, / Fotokopi tomarları her yerde.

Kişiliksiz ortaklıklar, / Elbise kalabalıkları perde perde.

Mil çekilmiş gözler, / İç çekişleri yortusuna vabeste.

* * * * *

Kişilikler o kadar satılmakta ki, askılıklar kimlik dolmuş boy boy yığın yığın.

Fırına gidiyorum, askıda ekmek ilişiyor gözlerime. Şatafatlı odalara girdiğimde, heybetli ve soğuk duvarların içine gizlenmiş kimliklerin ve kişiliklerin inlemesini duyuyorum. Devamını Okuyun

Etiketler: ,

 

Duyu Bozukluklarına Diyalektik Değinimler (III)

Ekonomik Durum/Gelir Düzeyi:

Ekonomik faktörler, potansiyel olarak iletişim açısından olumlu yönde bir tetikleyicidir.  Ancak, gelir düzeyi yüksek olan kişilerin çok düşük veya gelirsiz bireylere karşı sanal bir kast bulunmakta ve bu kişiler alt gelir gruplarıyla iletişim kurmak istememektedir. Bu kitlenin zevkleri, beklentileri tercihleri, hassasiyet noktaları bu kitlenin doğrudan müşteri konumunda olmadığı sürece önem taşımamaktadır.

Ekonomik düzeyi yüksek erkekler ile bayanlar ise birbirinden kısmen farklıdır. Erkekler tam anlamıyla farklı düzeyler veya kategorilere karşı ortalama bir tepki verirken kadınlar daha çok duygusal olmalarına karşın bu alt sınıflar ile olan iletişime biraz daha kapalıdır. Devamını Okuyun

Etiketler: , ,

Duyu Bozukluklarına Diyalektik Değinimler (II)

Dün, duyu bozukluklarına ilişkin kategorizasyonu yapmış ve onun üzerine diyalektik değerlendirmelerde bulunmaya başlamıştık. Kullanılan dili ve alfabeyi ve de kültür yapısını tutum ve değerleri aynı kategoride ele almıştık. Bu yazımızda da, diğer kategorizasyonlar üzerinde teker teker durarak diyalektik çıkarımlar yapıp optimum duyu ile sağlıklı ve etkili iletişimin gereklerini ortaya koymuş oluruz.

Yaş:

Çocuk ve genç yaştaki bireylerin algıları hızlı olurken, algıda yoğunlaşma süreleri yaşın ilerlemesiyle doğru orantılı Devamını Okuyun

Etiketler: , , ,

Duyu Bozukluklarına Diyalektik Değinimler (I)

 
Diyagnostik Açıdan, Duyu Bozukluklarına Diyalektik Değinimler
Çoğu zaman, gerek sözlü gerek yazılı gerekse işaret diliyle iletişim kurarken çamdan ve kavaktan bahsedilmektedir. Aynı alfabenin, aynı dilin kullanılmasına rağmen, “konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz, konuşuyoruz ama anlamıyoruz” şarkı sözündeki duruma düşülür…
 

Dinleme, Algılama Yoğurma ve Aktarma Süreçleri: 

Algı bozuklukları, hataları, algısızlık, İletişim bozukluklarının teşhisinde  en çok üzerinde durduğumuz konuların başında gelmektedir. Bu sorunların çözümlenebilmesi, öncelikle, semptomları patolojik bir veri olarak ortaya koyup diyalektik yöntemle aşama aşama ele almak gerekir. Sürecin diagnostik (diyagnostik) zemine sağlıklı olarak oturtulabilmesi için aşamalandırma veya kategorizasyon şarttır. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , , , ,

Kafası Pisuvara Sokulasıcalar

Daha makul bir başlık inanın düşündüm ama malesef aklıma gelen bütün mazbut yazı başlıkları isyan etti teker teker. Ben de şu anki kullandığım başlığı tercih ettim.

Şu mühendisleri, mimarları, tasarımcıları bir de dil bilimcileri anlamıyorum. Algılayamıyorum. Tasarımcı mühendis ve mimarları anladık ta işin içine dil bilimcileri neden kattın diye sorabilirsiniz hemen. Elbette ki katmak zorundaydım. Çünkü bize Siyasal’da okurkan kadife sesiyle İlter Turan hoca hep şunu söylemiştir. “Doğru ile yanlış arasında, iyi ile kötü arasında, sebeple sonuç arasında geçiş noktaları vardır. Bir olay veya olgunun tek sebebi veya sonucu yoktur”. Bu, siyaset biliminin temel mantalitesini aldıktan sonra, biz siyasallılar da, her şeye her şeyi karıştırmayı özel bir maharet edinmişizdir. Bunca lakırdıdan sonra sadede gelebilirim. Devamını Okuyun

Etiketler: , , , , , , , ,