:: Kent/Şehir
Kasım 18th, 2009 | in
Bilim & Teknoloji,
Çevre & Doğa,
Dünya,
Eğitim,
Ekonomi,
Felsefe,
İş yaşamı,
Kent/Şehir,
Kültür ve Sanat,
Toplum,
Yaşam |
1 yorum

Demokratif Çöplük
5 Nisan 2008 tarihinde, “Demografi Paradoksu Üzerine Siyasal Tedbirler” konulu bir makale kaleme almış ve bu makalemde zaman ilerledikçe, nitelikli nüfus artış hızı dramatik bir şekilde azalırken, niteliksiz nüfus artışı tam tersine dramatik bir şekilde artmakta olduğunu belirtmiştim. Bu gidişle, bundan 20 yıl sonra, toplum, neredeyse vasıfsız, sürü gibi güdülen, kişiliksiz insanlar çöplüğüne dönüşecektir.
Dünya Gerçeği:
Dünyada geri kalmış ülkelerin nüfusları hızlı artmakta, beyazlara göre zencilerin nüfusları hızla artmakta, diğer dinlere göre Müslümanların nüfusları hızla artmaktadır. Bu noktada olaya “islamlık” penceresinden bakıldığında pembe bir tablo ortaya çıksa da, zaman ilerledikçe bu kitlenin sayısı arttığı kadar içinin boşaldığı da ayrı bir gerçektir. Devamını Okuyun
Etiketler: demografi, demografi paradoksu, demografik çöplük, nüfus, Toplum

Kent Kimliği Oluşturmanın Zorluğu
Kent Kültürü Oluşturma Stratejileri
Her olay veya olgunun ekonomik bir açıklaması olduğu gibi, bazıları da her olay veya olguyu salt ve saf olarak ekonomik açıdan görür veya düşünür. Bu durum genellikle kişilerin mesleklerine, karakterlerine ve cinsiyetine göre değişmektedir. Ancak ekonomik olarak bayındır veya kalkınmış nice kentler vardır ki, ruhsuz, zevksiz ve de soğuk görünümlüdürler. Tıpkı varlık içinde yüzüp te, gerek kılık kıyafet olarak, gerekse davranış veya yüz ifadesi olarak bir ruh ve kimlik ortaya koyamayan bireyler gibi. Devamını Okuyun
Etiketler: estetik, Kent, Kültür ve Sanat, mimari, Toplum, yönetim

Yitik Şehrin Koca Çınarının Düşen Son Yaprağı
Muhallebi çocukları, plastik, poşet ve plazma ekran devrinin bebeleri okumasın bu yazıyı!
Gün olur devran döner derler çoğu zaman. Gün olur olmasına da devranın dönmesi ne gizemdir bilir misiniz.
Dikine dikine muntazaman yerleştirilmiş, kara kıyamete meydan okumuş, güneşin yakıcı sıcaklığında kavrulmuş hayli kararmış ve de aşağı doğru uçlarından yıllara meydan okudukça dökülmeye mecbur kalmış cumbalarıyla vakur, duvarlarında incir bitmiş ahşap konakları görürsünüz bazen yürürken yitik şehrin en gözde avuç içi meydanlarından dap daracık ara sokaklara girdiğinizde. Cümleler kurarsınız, tıpkı bu yazının bir önceki cümlesi gibi, uzun uzadıya beyninizde devirler devranlar dönderirsiniz. Hoş beyninizde dönderdiğiniz devranların döngüsü, varsaydığınız uçuk kahve anıların derinliği sizin yaşınızla orantılıdır ya. Zaten bu pazar yazısısını öyle yeni yetmeler, muhallebi çocukları, palazma, plastik poşet devrinin insanları okumaz, okusa da hiç bir zevk almaz. Devamını Okuyun
Etiketler: doğa, günce, hayat, insan, nostalji, Tarih, Yaşam

Karadeniz, Neden Kara Deniz?
Neden Karadeniz, Neden Kara Deniz?
Duru su saydamdır bilirsiniz. Denizler veya büyük göller çoğunlukla göğü yansıttığından mavidir. Peki neden Karadenize kara deniz denmiş?
Bazı kaynaklar, Karadeniz’in derinliklerinde fazla zehirli bileşen olduğu için daha koyu renkli görünmekte olduğunu söyleseler de, böylesi büyük ve açık bir deniz için böyle bir etken mantıklı değildir. Ayrıca, uzay haritalarında diğer denizlere göre Karadeniz’in diğerlerine göre daha koyu olduğunu hiç görmedim. Olmazları ortaya koyduktan sonra olur tarafından biraz da tarihsel açıdan incelediğimizde konunun daha çok sosyolojik bir neden olduğu görülmektedir.
Devamını Okuyun
Etiketler: coğrafya karadeniz, iklim, karadenizli, Kültür ve Sanat

Askıda kimlik!
Kimlik yığını ortalıklar, / Fotokopi tomarları her yerde.
Kişiliksiz ortaklıklar, / Elbise kalabalıkları perde perde.
Mil çekilmiş gözler, / İç çekişleri yortusuna vabeste.
* * * * *
Kişilikler o kadar satılmakta ki, askılıklar kimlik dolmuş boy boy yığın yığın.
Fırına gidiyorum, askıda ekmek ilişiyor gözlerime. Şatafatlı odalara girdiğimde, heybetli ve soğuk duvarların içine gizlenmiş kimliklerin ve kişiliklerin inlemesini duyuyorum. Devamını Okuyun
Etiketler: pazar yazısı, Yaşam

En Yakın Dostlarım Sözcükler
Pazar günlerini sevmezdim eskiden.
Son yıllar bir başka seviyorum Pazar günlerini. Çünkü Pazar yazısı yazıyorum. Elimden geldiğince her pazara misafir olacağımda, içinde yüzlerce sözcüğün olduğu bir buket cümlelerden oluşan yaşama dair gazete makalesiyle Pazar Günü’nün kapısını vuruyorum. Hoş Pazar yazılarını cumartesi gecesi yazıyorum ama) Anlı şanlı Pazar yazısı diyorum ya adına, ona ithaf ediyorum ya, hıh, en azından Pazar gününü yaşamayı hak ettim diyorum.
Çoğu okurumun da Pazar günleri Pazar yazımı beklediklerini biliyorum. Pazar yazımın beklendiğini bilmek beni daha da bir heyecanlandırıyor.
Dost Çekmecesi: Devamını Okuyun
Etiketler: dil, edebiyat, pazar yazısı, Yaşam