Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasıyla ilgili bizleri rahatsız eden onlarca sorular var her birimizin kafasında. Bunları önem sırasına göre olmaksızın ortaya koymak istedim.
Bu sorular, hem durduramadığım, bastıramadığım merak duygularımdan hem de ortalıkta açıklanamayacak olayları vatandaş olarak yutmamızı bekleyen kişilere karşı yutmadığımızı vurgulamak için sorulmuştur.
Soru 1: Aradan 3 buçuk gün geçmesine rağmen, Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopterin düştüğü söyleniyor, peki bunca zamandan sonra ölenler enkazdan alındı da hiç mi bir Allah’ın kulu bu enkazın fotoğrafını veya video görüntüsünü çekmedi.
Oraya çıkanların (köylüler ve cesetleri almaya gidenlerin) hiç birinin kamerası veya cep telefonu yok muydu.
Soru 2: Olay yerinin bulunmasından sonra hiç mi bir basın mensubu enkaz fotoğrafı çekmek istemedi, yok eğer çekmek isteyip te buna izin verilmediyse neden izin verilmedi. Gizliliğinin gereği neydi? (Ayrıca bu çekilecek görüntüler, habercilik başarısı bir tarafa ekonomik olarak bile onbinlerce lira veya dolar yapar) Bu ne gizlilik, bu ne yutturmaca, bu ne meraksızlıktır?
Soru 3: Kurtarma ekibinden kişiler neden geri dönemiyor, onlar neden AKUT’u veya askeri kuvvetleri aramıyor, köylüler yetkilileri aramış olsa olay yerine hemen askeri timler, AKUT, basın kuruluşları gitmek istemiyor?
Soru 4: Ölen beş kişiden altıncı kişinin yani muhabirin 112 yi ararken ki ses tonu kaza geçirmiş bir kişinin ses tonuna ne kadar benziyordu? (Bu kişinin bağırması telaşlanması gerekirken, hayat kagısı yaşaması gerekirken “erhan abi” diye bağırıyor. Sanki onlarla yan yana sohbet ediyorlarmış gibi.)
Soru 5: Ayrıca bacağı kırık olan kişi helikopterden çıkamaz ve de yirmi dakikada donmya başlar, donması gerekirken kırık bacağıyla helikopterden dışarıya nasıl çıktı?
Soru 6: Komondo eğitimi almış kişi (iha muhabiri) ilk yardım ve hayatta kalma (beka tedbirleri) konusunda ve acil yardım konusunda yardım isteme konusunda bilgi sahibi olması gerekmez mi?
Soru 7: Helikopterdeki kişilerden sadece bir kişinin mi telefonu açıktı. Altı kişinin telefonu yok mu oldu. Bu gün telefonların batarya takılıyken bile yeri bulunabilirken, bunlara nasıl kayıtsız kalındı?
Soru 8: Arama ekibi o köyü / köyleri en iyi bilenlerden neden yardım almadılar? (Çünkü bulmak istemediler, çünkü bir yerleşim yerini oraya en yakın köy ve o köyde yaşayanlar bilir, çünkü, aramalara köylülerin dediği yerden başlansaydı bulunacaktı.)
Soru 9: Yazıcıoğlu’nu taşıyacak helikopter yarım saatliğine kalkış yapıp nereye gitti de geri geldi ve ondan sonra helikoptere bindiler, uçan araçların en önemli özelliği olan yer tanımlayıcı özelliği hiç mi yoktu, Kılıçdaroğlu’nu taşırken, Adanalı dizisini çekerken sağlamdı da Yazıcıoğlu binince mi bozulası tuttu?, Sağlam ise eğer, yarım saat içinde helikopterin II. gelişinde mi bozuldu?
Soru 10: Helikopter pilotu, eski bir subay. Yani uçuşta çok tecrübeli. Öyleyken o helikopterin o havada o coğrafyada o iklimde uçup uçamayacağını çok rahatlıkla kestiremez miydi?
Soru 11: Muhsin Yazıcıoğlu son zamanlarda neden çok ölümden bahsediyordu, yoksa ölüm tehdidi mi alıyordu?
Soru 12: 30 km kare 6000 kişilik arama ekibine göre çok mu büyük bir alandı, baz istasyonu odak alınarak merkeze doğru koordineli bir tarama yapılamaz mıydı?
Soru 13: Altı kişinin cep telefonu 2 şer saaten 12 sat şarjlı ise (en kötü ihtimalle 5 saat şarjlı ise) o iha muhabiri neden onların telefonlarını kullanıp sinyal göndermedi veya kurtarmacılara komondo bilgisiyle istikamet göstermedi, veya acil kurtarmadaki kişi/kişiler ulaşımı sağlayacak bilinçli sorular sormadı? Yoksa bir kısım güçler sinyali mi yok etti?, yok ettiyse niye yok etti?
Soru 14: Helikopter kazasından sonra muhalefet neden olayın sorular ve gizemler boyutuna eğilmediler? Sus pus oldular
Soru 15: Kazadan hemen sonra neden en yetkili ağızlardan ihtilaflı bilgiler verildi, devletin üst düzey bürokratları Yazıcıoğlu’nun yaralı olduğunu, tedavi edilmekte olduğunu NASIL SÖYLEYEBİLDİ. Bu yanlış bilgiyi bir valiye kim söyleyebilir, neden söyleyebilir, (oyalamak için daha kaliteli bahaneler bulunamaz mıydı?
İlk elde aklıma gelen sorular ve durumlar bunlar, bu sorulara çok daha fazlası ilave edilebilir. Bu soruların cevapları er geç zamanla ortaya çıkacak, önemli kısımları da gizemli kalacaktır bu gidişle.
Şu anki verilere göre bir Türk Vatandaşı olarak yine Muhsin Yazıcıoğlu’na ve hayatını kaybeden diğer kişilere Allahtan rahmet yakınlarına da baş sağlığı diliyorum.
Aydınlık yarınlar temennisiyle esen kalın.
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Etiketler: dedektiflik, derin devlet, gizem, helikopter kazası, kaza, mafya, Muhsin Yazıcıoğlu, Siyaset