Bazen kopuşların sinsi bir başlangıcı, bazen de yaşlanmış başlangıçların son noktası. (A.F.)
*****
“Zurnanın zırt deliği” demişler temizlik görevlisine.
Bir şimşek çakmış zihninde, bir fay hattı kırılmış yüreğinde. Azmetmiş, bir başlangıç yapmış hemen o saniye. Ve karar vermiş. “Ben de bu üniversiteyi yönetmezsem”… demiş ve deyiş o deyiş…
Günler günleri kovalamış, adam temizlik görevliliği yaparken dışarıdan liseyi bitirmiş, emekli olunca üniversiteyi bitirmiş, ardından yüksek lisans ve doktora… Derken temizlik görevlisi / hizmetli olarak çalıştığı üniversitenin önce hocası, sonra bölüm başkanı sonra dekanı ve en sonunda da Rektör’ü olmuş. İşte bu süreç, gerçek bir ZURNANIN ZIRT DELİĞİ hikayesidir.
Zurna yayvan ağzıyla, sivri diliyle, gizemli deliğiyle, nice insanların beynindeki çığ düşümlerinin ilk fiskesi olmuştur yıllarca.
Örneğin, Avusturya Macaristan Arşidükü Ferdinant’ın Sırplı bir öğrenci tarafından öldürülmesinin birinci dünya savaşının başlangıcının fay hattı olduğu gibi…
Bazen de, bütün bir yıl boyu tartışılagelen bir konunun veya gündemin sıcaklığı içinde üç beş derme çatma çizgiyle çizilen şaheser bir karikatürün ansiklopedi edasıyla bütün bir yılın özetini yapıvermesi gibi…. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Zurnanın zırt deliklerinin ürettikleri, ortaya koydukları özgün ve aklın yolu olur çoğu zaman. Zira onda binlerce tecrübe kırıntılarının sindirilmiş, bastırılmış, susturulmuş, pusturulmuş Aysberg’in devasa derinlikleri barınır.
****
Peki nedir zurnanın zırt deliği: Hayli araştırdım. Ama gerçek zurnacılara da sordum net cevap yok.
Üflemeli halk çalgılarından olan Zurnanın üstteki yedi deliğin arkasındaki aşağı yukarı tam ortaya gelen deliğine “zırt” deliği dense de bunda da bir kesinliği yoktur.
Yolum Tokat’a düştü bu yaz. Bendeniz de meraklı MELAHAT. Neyi meşhur buranın dendiğinde herkes yiyecek veya gezilecek yer düşünür. Ben de bunu sorduğumda aldığım cevabın en ilgincinin peşine düştüm. Zurnacı Oktay Dursun Usta’ya götürdü beni ayaklarım, dinledikçe, okudukça, bakındıkça envai çeşit zurnalara yılları çevirdim yorulana kadar koca bir seksen yıllık ömür şeritlerini izleyerek.
Tokat’tı yılların eskitemediği Ustalardan Biri Zurnacı Oktay Usta.
Dedesinden toruna geçmiş 80 yıllık bir atölyede geçmiş bir koca ömür.
Bu zanaata gönlünü kaptırmış bir elin parmağını geçmeyen ustalardan biri Oktay Dursun Usta.
Evini işine, işini evine katmış,
gecesini gündüze gündüzü de geceye yatırmış,
ham erik ağacı ile kayısı ağacının cümle aleme kallavisini sunmuş,
onları şirazeye sokmuş,
şimşirden dili de zurnanın uç deliğine yerleştirip öttürmeye başlamış yıllarca Oktay Dursun Usta.
Dedesinin yanında altı yıl çıraklıktan, dört yıl da kalfalıktan sonra üflemeye başlamış hayatın tüm feleğine inat.
Bir yandan üflemeye bir yandan üfletmeye başlamış zurnanın deliğinden hayatın bütün deliliklerine…
Zurna zoru sever. Ağacı bile ekşi meyvesi olan ham eriktir. Islandıkça tava gelir. Kayısı ağacı gibi. O yüzden bütün ağaçlar ıslandıkça şişer, erik ve kayısı ağacı ıslandıkça dirilir. Zurnanın yapımı ne kadar zorsa zurnaya sürekli üflemek te en az onun kadar zor. Diyafram nefesi bile yetmez çoğu zaman. O nedenle gerekli havanın bir kısmı da avutlara, yanak içlerine depolanır. O nefesin nasıl dakikalar boyu üfleneceğinin ilmi: İşte zurnanın zırt deliği.
Can alıcı nokta neyse o işte. Zurnanın en masum deliği olağan veya sıradan olanın olağan dışı olmaya başlamasının kurbanı olmuş ve Türk Deyimler sözlüğüne yerleşerek dolanıp durmuş dilden dile.
Haa, bu arada “Zurnanın Zırt Deliği” başlığıyla bir yığın aday adaylarının yaşamakta oldukları hayal kırıklıklarıyla ilgili siyasi bir konu ele alacaktım. Konumuz anılarımızın içinde kaybolup gitti. Ne yapalım bu da şiir, öykü, ironi, etnografi karışımı bir not olsun. Yakında rahmetli olacak bir zanaatin selâsı edasıyla…
Evet bu satırları da “zurnanın zırt deliği” yazdı. Zırt deliği diyenlere kapak olsun diye.
Mutlu ve aydınlık yarınlar dileğiyle efendim.
Etiketler: fay hatları, insan, Psikoloji, Toplum, Yaşam, zırt deliği, zurna