Sağlıklı ve etkili iletişim kurmada bireyin DNA / karakter yapısı son derece önemlidir. Bir kere kişinin dışa dönük mü içe dönük mü olduğu, bunun yanında egoist mi paylaşımcı mı olduğu, otoriter mi katılımcı mı olduğu, karşı tarafta bulunan kişi ve kurumlarla iletişim kurarken birinci derece etkili olan faktörlerdir. Aynı şekilde, kişinin genel nabız sayımları, tansiyon değerleri, burç özelliği etkili iletişim açısından birincil değerlerdir.
Bireyin Metabolizmik Hormonal Reaksiyonu ve (dna/karakter) Yapısı:
Yüksek Tansiyonlular: Yüksek tansiyonlu kişilerin çok daha agresif tepkiler ani davranışlar gösterdikleri bilinmektedir. Bu karakter özelliklerini iletişimin diğer parametreleriyle çaprazlama olarak irdelediğimizde bireyin iletişim davranışı ve duyumsal özelliği daha kompleks bir şekilde etkilenmektedir.
Dil ve alfabe yapısının kişinin karakter yapısıyla bir etkileşiminin olmadığını baştan belirtebiliriz. Ama kültür düzeyi düşük kişilerin aynı zamanda a tipi bir kişilik olması ve de yüksek tansiyona sahip bir kişi olması buna karşın aynı kişinin gelir düzeyinin de yüksek olmasını, bu kişinin erkek olmasını bir arada değerlendirdiğimizde, bütün bu faktörlerin kişiyi iletişimde kavgacılığa veya çatışmaya sürükleyeceğini görebiliriz.
Düşük Tansiyonlular da ise, bütün bunların tam tersi bir etki görülecektir. A tipi veya B tipi kişilikler açısından B tipi bir kişilik, Yüksek ve Düşük tansiyonlularda düşük tansiyon, erkek veya bayanlarda bayan cinsiyeti koç, boğa, arslan, akrep, ikizler burçlarına karşılık, balık, oğlak, yay ve terazi burçlarının, düşük tansiyonlunun davranış düzlemini olumlu yönde etkileyeceğini söyleyebiliriz.
Genel Sağlık Durumu: (ağrı/sızı/algolojik durum)
Kişinin genel sağlık sorunlarından ister akut bir hastalık veya sağlık sorunları çoğunlukla etkili iletişim de olumlu etkide bulunurken, iletişim anında ortaya çıkan rahatsızlıklar etki iletişimi olumsuz yönde etkileyecektir. Buna karşın, bedensel engellilik faktörleri beklendiği gibi duyumsal sorunlara yol açacaktır. Bunun yanında diğer faktörlerin çaprazlama kümülatif olarak olumlu yönde etkisi altında kaldığında, fiziksel veya bedensel engelli birey iletişimde orta yolu bulmaya çalışan bir kişi olarak karşımıza çıkacaktır. İlave olarak, ağrı/sızı algolojik etmenlerin şiddeti, duyumsal faktörler üzerinde perdeleyici rol oynayacaktır. Kişi uzun algılarını veya iletişim kanalların uzun süreli olarak açık tutmak istemeyecektir.
Din ve İnanç Faktörleri:
Din ve inanç faktörlerinin duyumsal süreçlerde en başta olumsuz etkisi varmış gibi görülse de, dinler, ister tek tanrılı olsun ister çok tanrılı olsun paylaşımı, yardımseverliği/yardımlaşmayı salık verdiğinden algıların sürekli olarak açık olmasını gerektirebilecektir. Buna karşın, yine bir çok din, bu tutumunu çoğunlukla erkekler üzerinde görmek istemekte, bayanların toplumun biraz daha gerisinde tutmak istemektedir. Bu durumda, erkeklere duyumsal süreçlerde ve etkili iletişim süreçlerinde teşvik edici olan dinler, bayanlar için tam tersi bir etkide bulunmaktadır.
Buna karşın, erkeklere oranla bayanların dinine karşı daha fazla düşkün olmasını da bu verilerin üzerine eklediğimizde bu yöndeki beklentilerimiz artan oranlı olarak daha fazla haklı çıkarmaktadır.
Gelenek ve görenekler açısından olaya bakıldığında, çoğunlukla gelenek ve görenek ile dinsel faktörler paralel olarak birer etken olduğunu söyleyebiliriz. Din ve inanç faktörlerini diğer temel faktörlerle çaprazlama olarak bir araya getirdiğimizde her bir kategoriye farklı etkisi olacağı muhakkaktır.
Kullanılan dil ve alfabe yapısının dinsel açıdan doğrudan bir etkisi yokken, kültür yapısının (kültürel farklılaşma bağlamında) dinsel etkenlerle ters yönde bir etkileşimi söz konusudur. Yaş faktörü temel olarak dinsel etkenler ile ters orantılı bir seyir izler. Yani duyumsal süreçlerde, teşvik edici olan din, küçük yaşlarda nötür veya az etkide bulunurken, ilerleyen yaşlardaki etkisi artmaktadır. Din ile eğitimin ister istemez iletişim kanallarının açıklığı bağlamında dindar erkekler olumlu etkisi olurken, kadınlar açısından olumsuz yönde bir etkileşimi olacağı şüphesizdir. Ekonomik gelir düzeyi ile dinsel faktörlerin duyumsal ve algısal süreçlerde ters yönde bir etkileşimde olduğunu söyleyemeyiz. Zira gelir düzeyi çok düşten çok yükseğe doğru ilerledikçe kişinin iletişim algı kanalları değişmektedir. Gelir düzeyi düşük bireylerin daha çok kişisel konulardaki iletişim kanalları açık iken, yüksek gelir düzeyindeki kişilerin toplumsal konudaki iletişim konularına karşı daha duyarlı olacağından hareketle , gelir ile dinsel faktörlerin etkenlik faktörünün çok kompleks bir nitelik taşıdığını itiraf etmeliyiz. Yani bu durumun gerçeğe yakın olarak çözümlemesi (tahmini) oldukça zordur. Bireyin metabolizmik reaksiyonu (dna/karakter) yapısı, genel sağlık durumu, (ağrı/sızı/algolojik durumları), din ve inanç faktörleri açısından yine değişkenlik göstermektedir. Yani dışa dönük kişiler, a tipi kişiler, paylaşımcı kişiler, dindar erkekler ise çözümlemede birbirini destekleyen bir etki görülürken, bunların tersi durumunda yani söz konusu kişinin bayan olması durumunda iletişim kanallarını ve duyumsal süreçlerini daraltıcı etkisi olacaktır.
Bireyin İletişimin Konusuna Verdiği Öncelik Derecesi:
İletişim konusuna bireyin vermiş veya vermekte olduğu öncelik derecesi, bütün faktörler üzerinde genel olarak doğrusal bir etkide bulunacağını kolaylıkla söyleyebiliriz.
Ancak şunu da belirtmeliyiz ki, eğitim ve kültür düzeyi, yaş, yükseldikçe/ilerledikçe, öncelik verilen konular bireysellikten toplumsallığa doğru bir öncelik süreci izleyecektir. Cinsiyet ise bayanlar lehine, öncelikleri kişisel veya bireysel konulara yönelttiğini diğer faktörleri açıklarken ortaya koymuştuk.
Diğer faktörlerde ise, bireyin iletişim konularına vereceği öncelik açısından doğrusal bir korelasyon ortaya koyabilmek oldukça zordur.
SONUÇ OLARAK:
İletişim veya duyumsal süreçlerde ve algılama süreçlerinde insan davranışları onlarca etkenin kendi alt türleriyle çaprazlanması sonucunda yüzlerce opsiyonlar (seçenekler) ortaya çıkarken, bu seçeneklerin alt kategorilerin çaprazlanmasıyla bireyin davranış düzlemine yansıması ise, binlerce seçenek ortaya koyabilmektedir.
Bütün bu veriler ışığında, insanoğlunun iletişim sürecindeki duyumsal davranışlarını tahmin etmek oldukça zor olsa da pek tabi ki imkansız olmadığı ortadadır. Neticede bir çok varlıkta olduğu gibi, insanoğlu keşfedilmeyi bekleyen meçhul bir harita gibidir. Bu haritaya baktığımız ve kafa yorduğumuz derecede onu okumakta kolaylık yaşarız.
Uzunca bir yazı dizisinin son bölümünde amacımın çok okunmaktan öte bilim alanında ilgililere birer kıvılcım çaktırmak olduğunu itiraf etmeliyim. Esenlikle.
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.bilgievreni.com, www.kamudanhaber.com, www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net , www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.